Bebek İsimleri Listesi - K Harfi İle Başlayanlar
108
İsim | Cinsiyet | Köken | Anlamı |
Kûhsar | Erkek | Farsça | 1. Dağlık. 2. Dağ tepesi. |
Kaan | Erkek | Türkçe | 1. Çin ve Moğol imparatorlarına verilen isim. 2. Hakan, hükümdar. |
KaB | Erkek | Arapça | 1. Topuk kemiği, aşık kemiği anlamında. 2. (Mecazen): Şeref, şan, onur anlamında kullanılır. 3. Kab b. Züheyr (Vll.yy.): Sahabedendir. Rasulullah için okuduğu Kaside-i Bürde çok meşhurdur. Birçok dillere çevirisi yapıldı. |
Kabil | Erkek | Arapça | 1. Olabilir, mümkün. 2. Cins, soy, sınıf, tür, çeşit. -Hz. Âdemin büyük oğlu olup kardeşi Habili öldürmüş ve yeryüzünde ilk kan döken insan olmuştur. |
Kadem | Erkek | Arapça | 1. Ayak. 2. Adım. 3.Yarım arşın uzunluğunda bir ölçek. 4 Uğur. |
Kademran | Erkek | Farsça | 1. İlerleyen. |
Kader | Erkek | Arapça | 1. İman esaslarından, Allahın bütün yaratıklar için hüküm ve irade ettiği hallerin oluş şekli,alın yazısı, takdir. 2. Talih, baht. 3. Kötü talih. 4. Güç kuvvet. |
Kadı | Erkek | Arapça | 1. Hüküm, karar, hakimlik. 2. Seri devlette, mahkeme reisi. İlim sahibi yetkili. Kadı İyaz: (İyaz b. Musa b. Ümran es-Sebtî: (1083-1149). Meşhur fıkıh ve hadis bilgini. İspanyada Gırnata kadılığı yaptı. 20yi aşkın eseri vardır. |
Kadife | Erkek | Arapça | Yüzü ince sık tüylü, parlak ve yumuşak kumaş |
Kadim | Erkek | Arapça | 1. Ayak basan, ulaşan, varan. 2. Ezeli, evvelsiz. 3. Çok eski zamanlara ait eski atik. 4. Yıllanmış. - Kelam-ı Kadim, Kuran-ı Kerim. |
Kadın | Erkek | Türkçe | 1.Yetişkin dişi insan. 2. Evlenmiş kadın. 3. Evli ve itibarlı kadın, hanım. |
Kadir | Erkek | Arapça | 1. Değer, kıymet, itibar. 2. Parlaklık. 3. Kudret sahibi kudretli, kuvvetli, güçlü. 4. Allahın isimlerinden. Kuran-ı Kerimde 50ye yakın yerde geçmektedir. Başına"abd" takısı olarak "Abdülkadir" olarak kullanılır. |
Kadirbillah | Erkek | Arapça | 1. Allahla güçlenen. Gücünü Allahtan alan. 2. Ebul-Ahmed b. İshak. Abbasi halifesi (Öl. 1031). Halife Muktedirin torunu. |
Kadire | Erkek | Arapça | Güçlü kuvvetli |
Kadirşah | Erkek | Farsça | 1. Güçlü, kuvvetli hükümdar, padişah. 2. Kadir ve şah kelimelerinden türetilmiş birlesik isimdir. |
Kadreddin | Erkek | Arapça | Dinin kudreti, gücü. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır |
Kadri | Erkek | Arapça | 1. Değer, itibar. 2. Onur, şeref, haysiyet, meziyet. 3. Rütbe, derece. |
Kadrican | Erkek | Farsça | Değerli, itibarlı, can, ruh. - Kadri ve Can isimlerinden meydana gelen birleşik isim |
Kadrihan | Erkek | Türkçe | – Değerli hükümdar, yönetici. |
Kadriye | Erkek | Arapça | (bkz. Kadri) |
Kafi | Erkek | Arapça | El veren, yeter, yetecek, yetişen, kifayet eden |
Kafiye | Erkek | Arapça | 1. Şiirde, mısra sonunda yer alan kelimelerin ses benzerliği, ses uyuşması, uyak. 2. Eski nesrimizde zaman zaman yer alan ses benzerliği ve uygunluğuna dayanan sanat, seci. |
Kağan | Erkek | Türkçe | Hükümdar, hanların hanı |
Kağan | Erkek | Türkçe | 1. Hakan, imparator. 2. Kükremiş, öfkelenmiş, kükreyen, öfkelenen. |
Kahhar | Erkek | Arapça | 1. Ziyadesiyle kahreden, kahredici, yok edici batırıcı. 2. Allahın isimlerinden. - İsim olarak kullanılmaz. - (bkz. Abdülkahhar). |
Kahir | Erkek | Arapça | 1. Allahın sıfatlarındandır. Kuran-ı Kerimde iki yerde geçer. 2. Kahredici, zorlayan. 3. Yok eden. 4. Ezici kuvvet. Kahir Billah: Abbasi halifesi. (Ebu Mansur Muhammed el-Mutezid). Muktedirin kardeşi. |
Kahraman | Erkek | Farsça | 1. Yiğit, cesur, (bahadır). 2. Hüküm sahibi, iş buyuran. 3. Fars mitolojisinde Rüstemin yendiği kimse. - (bkz. Bahadır). |
Kahta | Erkek | Türkçe | Fırat nehri kollarından birinin adı, Malatyada aynı isimle yerleşim bölgesi vardır |
Kahya | Erkek | Farsça | 1. Efendi, emir. 2. Ev sahibi, aile reisi. 3. Çiftlik yöneticisi. |
Kaid | Erkek | Arapça | 1. Rehber kumandan. 2. Atlan yedekte götüren. 3. Oturan, ikamet eden. |
Kaide | Erkek | Arapça | 1. Oturan. 2. Temel, esas. 3. Başkent. |
Kaim | Erkek | Arapça | 1. Duran, ayakta duran. 2. Bir şeyi yapan icra eden. 3. Allahın emrini ifa eden. |
Kaime | Erkek | Arapça | 1. (bkz. Kaim). 2. Türklerde kağıt para manasına gelmektedir. |
Kainat | Erkek | Arapça | 1. Var olanların hepsi. Yaratıklar. Yer gök. - (bkz. Evren). |
Kalagay | Erkek | Türkçe | Al, kırmızı renk |
Kalender | Erkek | Farsça | 1. Dünyadan elini eteğini çekip başı boş dolaşan. 2. Alçak gönüllü, gurur ve kibirden uzak, üstüne başına dikkat etmeyen bulduğu ile yetinen kimse. |
Kalgay | Erkek | Türkçe | 1. İzci kumandanı. 2. Kırım hanlığında veliahta verilen unvan. |
Kalhan | Erkek | Türkçe | 1. (bkz. Kalgay). 2. Kahramanoğullarının han soyundan, ceddi de Kalhan adını taşımaktadır. |
Kam | Erkek | Arapça | 1. Hekim. 2. Düşünür. 3. Büyücü, sihirbaz. |
Kamacı | Erkek | Türkçe | Top kaması yapan ya da onaran kimse |
Kaman | Erkek | Türkçe | Dağların doruğuna yakın olan yerler |
Kamanbay | Erkek | Türkçe | (bkz. Kamar) |
Kamaran | Erkek | Arapça | Kızıl Denizde Yemen kıyılan yakınında bir ada |
Kambay | Erkek | Türkçe | Hekim, tabib, doktor |
Kamber | Erkek | Arapça | 1. Sadık dost, köle. |
Kambin | Erkek | Farsça | Mutlu, bahtiyar |
Kame | Erkek | Farsça | Kâm, istek, arzu |
Kamelya | Erkek | Arapça | 1. Çaygillerden, büyük beyaz, kırmızı veya penbe renkte çiçekler açan dayanıklı yapraklı bir bitki. 2. Yabangülü, çingülü. |
Kamer | Erkek | Arapça | 1. Ay. 2. Sadık hizmetkâr. 3. Kuran-ı Kerimin 54. suresi. |
Kamil | Erkek | Arapça | 1. Bütün tam noksansız, eksiksiz. 2. Kemale ermiş olgun. 3. Yaşını başını almış terbiyeli, görgülü. 4. Alim, bilgin, geniş bilgili. - (bkz. Kemal). |
Kamile | Erkek | Arapça | (bkz. Kamil) |
Kamran | Erkek | Farsça | İsteğine kavuşmuş olan |
Kamuran | Erkek | Farsça | 1. KAm sürücü, süren, arzusuna isteğine kavuşmuş mutlu. 2. Arzusuna erişen, bahtiyar, mutlu. |
Kamver | Erkek | Farsça | İsteğine kavuşmuş, mutlu |
Kanay | Erkek | Türkçe | Kan ve ay kelimelerinin birleşiminden oluşmuş bir isimdir. |
Kanber | Erkek | Arapça | 1. Hz. Alinin sadık, vefakâr kölesi. 2. Bir evin gediklisi. |
Kandemir | Erkek | Türkçe | Güçlü soydan gelen |
Kani | Erkek | Arapça | 1. Kanaat eden, yeter, bulup fazlasını istemeyen. 2. İnanmış kanmış. |
Kaniye | Erkek | Arapça | (bkz. Kani) |
Kansu | Erkek | Türkçe | 1. Çinin kuzey batısında önemli bir sınır kenti. 2. Çinde müslümanların en çok bulunduğu eyalet. |
Kantara | Erkek | Arapça | 1. Köprü, özellikle taştan yapılmış. 2. Su yolu, bend, hisar anlamına da gelir. |
Kanun | Erkek | Arapça | 1. Devletin teşri, yasama kuvveti tarafından herkesçe uyulmak üzere konulan her türlü nizam, kaide kural. 2. Herhangi bir mevzu üzerindeki kanunu taşıyan kitap. |
Kanuni | Erkek | Arapça | 1. Kanuna ait kararla ilgili. 2. Osmanlıların 10. padişahı Sultan 4. Süleymanın lakabı, Osmanlıların yükselme devrinin son padişahı. - Daha çok lakab olarak kullanılır. |
Kanver | Erkek | Türkçe | Kanını ver, asil |
Kapar | Erkek | Türkçe | Akıl, ruh |
Kapkın | Erkek | Türkçe | Uygun, düzenli |
Kaplan | Erkek | Türkçe | Vahşi kedigillerden, benekli, yırtıcı hayvan |
Kaplan Giray | Erkek | Türkçe | -(1680-1738) yıllan arasında Kırım hanı oldu. 3 defa han olmuştur |
Kapsam | Erkek | Türkçe | Şümul ihtiva, ihata, istiab, manalarına gelen uydurma bir kelime |
Kaptan | Erkek | İtalyanca | 1. Bir geminin sevk ve idare sorumlusu. 2. Şehirlerarası otobüs şoförü. 3. Baş pilot. |
Karaalp | Erkek | Türkçe | Esmer, kara yağız yiğit |
Karabey | Erkek | Türkçe | (bkz. Karacabey) |
Karabuğra | Erkek | Türkçe | Esmer, erkek deve |
Karaca | Erkek | Türkçe | 1. Rengi karaya çalan, esmer, yağız. 2. Geyikgillerden, küçük, boynuzlu, güzel görünüşlü av hayvanı. 3. Üst kol. |
Karacabey | Erkek | Türkçe | Esmer bey, rengi karaya çalan |
Karacan | Erkek | Türkçe | (bkz. Karaca) |
Karahan | Erkek | Türkçe | Esmer bey, Esmer hükümdar. Karahanlılar devletinin kurucusu |
Karakan | Erkek | Türkçe | Bir tür dağ ağacı |
Karaman | Erkek | Türkçe | 1. Esmer, yağız insan. 2. Güneybatıda esen yel. |
Karanalp | Erkek | Türkçe | Karayağız, kahraman yiğit |
Karanfil | Erkek | Arapça | Bir çeşit kokulu çiçek |
Karanı | Erkek | Arapça | 1. Orta Anadoluda bir köy. 2. Veysel Karaninin doğduğu yer. |
Karasu | Erkek | Türkçe | 1. Ağır akan su. 2. Çoğunlukla gözün iç basıncının çoğalmasıyla kendini gösteren körlüğe neden olabilen bir göz hastalığı. |
Karateğin | Erkek | Türkçe | Amuderyayı vücuda getiren nehirlerden Surhab üzerinde önemli bir kent |
Karçiçeği | Erkek | Türkçe | Süsengillerden, beyaz pembe çiçekler açan soğanlı bitki |
Kardelen | Erkek | Türkçe | 1. Çiğdem. 2. Nergisgillerden baharda çok erken çiçek açan soğanlı bir bitki. |
Kardide | Erkek | Farsça | İş bilir, uyanık, tecrübeli |
Karen | Erkek | İngilizce | Saf, arı, katıksız. İngilizce de katherine isminin kısaltılmışı olarak ta kullanılır. |
Kargın | Erkek | Türkçe | 1. Taşkın su. 2. Bol, çok. 3. Doymuş, tok. 4. Erimiş buz ve kar parçalarının oluşturduğu akarsu. 5. Çağlayan. |
Kargınalp | Erkek | Türkçe | Coşkulu, taşkın, hareketli yiğit |
Karhan | Erkek | Türkçe | (bkz. Kargın) |
Karin | Erkek | Arapça | l. Yakın. 2. Nail olan. 3. Hısım komşu. 4. Mabeynci. |
Karluk | Erkek | Türkçe | Türk boylarından biri |
Karlukhan | Erkek | Türkçe | (bkz. Karluk) |
Karmen | Erkek | Farsça | Parlak kırmızı renk |
Karneyn | Erkek | Arapça | 1. İki boynuz. 2. Zülkarneyn: Kuran-ı Kerimde Kehf 83, 86, 94. ayetlerde adı geçen ve nebi mi, veli mi olduğunda tereddüt edilen zat. 3. Büyük İskender. |
Karsu | Erkek | Türkçe | Karın suyu ya da sulu kar anlamına geliyor. |
Kartal | Erkek | Türkçe | 1. Kartalgillerden, beyazla karışık siyah tüylü, kıvrık ve kuvvetli gagalı, geniş kanatlı büyük yırtıcı kuş. 2. Yeniden diriliş ve güçlülük sembolü. |
Kartay | Erkek | Türkçe | Er. - Yaşlı, pir. |
Kartekin | Erkek | Türkçe | (bkz. Kartay) |
Karun | Erkek | Arapça | 1. Beni İsrailde zenginliğiyle meşhur olan ve bu yüzden kendisini herşeyin sahibi gibi görmeye başlayıp Allaha karşı büyüklenen, belki de dünya kapitalistlerinin en eskisi ve en büyüğü olan kişi. Hz. Musa dönemlerinde yaşamış bu müstekbir, ilahi kahır ve intikama uğrayarak bütün servetiyle birlikte ani bir zelzele ve tufan sonucu yerin dibine geçmiştir. 2. Hunnan ile Beni İsraile zulmeden Firavunun müşrik nazırlarından. 3. Çok zengin kimse. |
Karye | Erkek | Arapça | Köy küçük kasaba. Kabile reisi veya eşraftan birine oturduğu karyeyle aynı isim verilmektedir |
Kasem | Erkek | Arapça | 1. Yemin etmek. 2. Bölmek. |
Kasene | Erkek | Arapça | 1. İyilik, iyi hal, iyi iş, hayırlı iş. 2. Dünya ve ahiret saadeti. 3. Eski altın paralardan birinin adı. |
Kasib | Erkek | Arapça | Kesbeden, kazanan, kazanç sahibi |
Kasibe | Erkek | Arapça | (bkz. Kasib) |
Kaşif | Erkek | Arapça | Keşfeden, bulan, meydana çıkaran |
Kaşife | Erkek | Arapça | (bkz. Kaşif) |
Kasım | Erkek | Arapça | 1. Taksim eden, ayıran bölen. Kasım b. Muhammed (s.a.): Hz. Muhammed (s.a.s)in oğlunun ismi. Küçük yaşta vefat etmiştir. 2. Kinci, ezici, ufaltıcı. 3. Yılın 11. ayı. 4. Yılın kış bölümü. |
Katade | Erkek | Arapça | 13 yy.dan itibaren Mekkede hakim olan Şeriflerin atasına verilen ad |
Katib | Erkek | Arapça | 1. Yazıcı. Bir kuruluşta yazı işleriyle vazifeli kimse, sekreter. 2. Osmanlı devletinde divanın resmi yazılarını yazan vazifeli. 3. Devlet memuru. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır. - Katib Çelebi 1609-1658 yıllan arasında yaşamış ünlü bilgin. En mühim eseri Keşfüz-Zünundur |
Katibe | Erkek | Arapça | (bkz. Katib) |
Katife | Erkek | Arapça | 1. Kadife. 2. Bir nevi çiçek. |
Katre | Erkek | Arapça | 1. Damla. Damlayan şey. |
Kavas | Erkek | Arapça | Okçu, tüfekçi, tüfekli alet |
Kavi | Erkek | Arapça | 1. Yakar, yakıcı. 2. Kuvvetli, güçlü. 3. Sağlam inanılır. 4. Zengin varlıklı. |
Kavin | Erkek | Farsça | Güçlü, cesur kız çocuğu |
Kavis | Erkek | Arapça | 1. Yay. 2. Gökyüzü, ay, burcu. |
Kaviy | Erkek | Arapça | 1. Kuvvetli, güçlü, dayanıklı, metin muhkem, sağlam. 2. Şiddetli, zorlu. 3. Kudret sahibi herşeye gücü yeten. Cenab-ı Hakkın güzel isimlerinden biri. Kuran-ı Kerimde 10dan fazla yerde geçer. |
Kavram | Erkek | Türkçe | 1. Bir nesnenin zihindeki soyut ve güzel tasarımı, mefhum. 2. Nesnelerin ya da olayların ortak özelliklerini kapsayan ve ortak bir ad altında toplayan genel tasarım. |
Kavuşum | Erkek | Türkçe | 1. Yeryuvarlağı bir uçta kalmak üzere yerin güneşin ve herhangi bir gezegenin bir doğru üzerine gelmeleri. 2. İçtima. |
Kaya | Erkek | Türkçe | 1. Büyük ve sert taş kütlesi. 2. Kayalık sarp dağ. |
Kayaalp | Erkek | Türkçe | Kaya gibi güçlü er |
Kayacan | Erkek | Türkçe | Canı kaya gibi güçlü |
Kayaer | Erkek | Türkçe | Kaya gibi güçlü er |
Kayahan | Erkek | Türkçe | Kaya gibi sert hakan |
Kayan | Erkek | Türkçe | 1. Akarsu sel. 2. Yassı, düz, kat kat oluşmuş taşlar. |
Kayansel | Erkek | Türkçe | (bkz. Kayan) |
Kaygun | Erkek | Türkçe | 1. Etkili, hüzünlü, dokunaklı. 2. Akdoğan. |
Kayhan | Erkek | Türkçe | Sert, güçlü sesli okuyucu, kayayı bile delecek güçte sesi olan okuyucu |
Kayı | Erkek | Türkçe | 1. Yağmur, sağanak, bora. 2. Oğuz boylarından Osmanlı hanedanının mensup olduğu boy. 3. Sağlam, güçlü, sert. |
Kayıhan | Erkek | Türkçe | Güçlü hükümdar |
Kayıtbay | Erkek | Türkçe | Kayıtbay el-Zahiri: Ünlü Mısır ve Suriye sultanı |
Kayla | Erkek | Yunanca | 1. Pür, saf, katıksız 2. Kötülükten uzak, masum. |
Kaymaz | Erkek | Türkçe | 1. Dağ eteği. 2. Güneydoğudan esen bir rüzgar. |
Kaynak | Erkek | Türkçe | 1. Bir suyun çıktığı yer, menşe. Bir haberin çıktığı yer. 2. Araştırma ve incelemede yararlanılan belge. |
Kayra | Erkek | Türkçe | Yüksek büyük tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik lütuf, ihsan atıfet, inayet |
Kayraalp | Erkek | Türkçe | İyiliksever, yiğit |
Kayrabay | Erkek | Türkçe | İyiliksever, saygın kimse |
Kayrahan | Erkek | Türkçe | (bkz. Kayraalp) |
Kayrak | Erkek | Türkçe | 1. Taşlı, kumlu, ekime elverişli olmayan toprak. 2. Kaygan toprak. 3. Bileği taşı. |
Kayral | Erkek | Türkçe | Kayrılan, himaye edilen (kimse) |
Kayrar | Erkek | Türkçe | 1. Orman içindeki ağaçsız kalan. 2. Kayan yer. 3. İnce çakıllı, kumlu toprak. |
Kays | Erkek | Arapça | 1. Leyla ile Mecnun hikayesinin erkek kahramanı olan Mecnun-i Amirinin asıl adı. 2. Umman Denizinde küçük bir ada. |
Kayser | Erkek | Arapça | Roma ve Bizans (Alman) imparatorunun lakabı. -Daha çok unvan olarak kullanılır |
Kaytus | Erkek | Arapça | Bir yıldız kümesi |
Kayyum | Erkek | Arapça | 1. Gökleri, yeri ve herşeyi tutan. Herşeyin varlık sahibi olabilmesi için gerekeni veren. Allahın isimlerinden. |
Kaza | Erkek | Arapça | Hüküm karar verme, emir tesbit vs |
Kazak | Erkek | Türkçe | 1. Göçebe akıncı. 2. Rusyada yaşayan bir Türk kavmi. 3. Genç, taze. 4. İnatçı. |
Kazakhan | Erkek | Türkçe | (bkz. Kazak) |
Kazan | Erkek | Türkçe | 1. Su çevrisi, kayra. 2. Sazlık yerlerde dibi bulunmayan sulu yer. 3. Girdap. |
Kazanhan | Erkek | Türkçe | (bkz. Kazan) |
Kazım | Erkek | Arapça | 1. Öfkesini yenen kimse. Hırsını dizginleyen. 2. Kinini yenen. |
Kebir | Erkek | Arapça | 1. Büyük, ulu azim. 2. Yaşça büyük yaşlı. 3. Çocukluktan çıkmış genç. 4. Allahın isimlerinden. Abdülkebir şeklinde kullanılmalıdır. |
Kebire | Erkek | Arapça | (bkz. Kebir) |
Kebuter | Erkek | Farsça | Güvercin |
Keffaret | Erkek | Arapça | 1. Günahı örten anlamına gelir. 2. Günahların ödenmesi gereken bedeli. |
Keje | Erkek | Kürtçe | Sarışın kız çoçuğu |
Kelami | Erkek | Arapça | Söze ilişkin, sözle ilgili |
Kelebek | Erkek | Türkçe | 1. Vücudu kanatlan ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türü olan böcek. 2. Narin, ince kadın. |
Kelim | Erkek | Arapça | 1. Söz söyleyen, konuşan. 2. Kelimullah: Turu Sinada Cenab-ı Hakla konuşmasıyla Hz. Musaya verilen unvan. 3. Sure-i Kelim: Taha suresi. |
Kelime | Erkek | Arapça | (bkz. Kelim) |
Kemal | Erkek | Arapça | 1. Olgunluk, yetkinlik, tamlık, eksiksizlik. 2. En yüksek değer, mükemmellik, değer baha. 3. Bilgi, fazilet. |
Kemalat | Erkek | Arapça | İnsanın bilgi ve ahlak güzelliği bakımından olgunluğu |
Kemaleddin | Erkek | Arapça | 1. Dinde olgunluğa eren, dinin son derecesi. 2. Din bilgisi kuvvetli. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır. |
Kemalettin | Erkek | Arapça | Bilgi ve erdem sahibi |
Kemandar | Erkek | Farsça | Yay tutan, yay tutucu |
Kemyab | Erkek | Farsça | Az bulunan, nadir |
Kenan | Erkek | Arapça | 1. Hz. Yakubun memleketi, Filistin. 2. Yusuf-i Kenan: Hz. Yusuf. - Pir-i Kenan: Hz. Yakub. Hz. Nuhun iman etmeyen oğlunun adının da Kenan olduğu rivayet edilmektedir. |
Kendal | Erkek | Bilinmiyor | Yosun yükseltisi |
Kenter | Erkek | Türkçe | Şehirli, kentli |
Kepez | Erkek | Türkçe | Kepez, deniz kıyısındaki kayalıklara verilen addır. Bu kayalara hırçın dalgalar çarpsa bile diyer kayalar gibi aşınmazlar. |
Keram | Erkek | Arapça | (bkz. Kirami) |
Kerameddin | Erkek | Arapça | 1. Kerem bağış ihsan lütuf sahibi. 2. Dinde üstün mertebelere ulaşan. 3. Keramet sahibi derviş veli. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır. |
Keramet | Erkek | Arapça | 1. Birine karşı ikramda bulunmak. 2. Allahın bir kimseye cömertliği, lütfü, himayesi ve yardımı olarak ele alınır. |
Keramettin | Erkek | Arapça | Bağış, ihsan ağırlama |
Kerem | Erkek | Arapça | 1. Asalet, asillik, soyluluk. 2. Cömertlik, el açıklığı lütuf, bağış, bahşiş. |
Keremşah | Erkek | Arapça | (bkz. Kerem) |
Kerenay | Erkek | Farsça | Eskiden kullanılan bir çeşit nefesli saz |
Kerim | Erkek | Arapça | 1. Kerem sahibi, cömert, verimcil. 2. Ulu, büyük. 3. Lütfü, ihsanı bol, ihsan yönünden ulu. 4. Allahın isimlerinden, "abd" takısı alarak kullanılır, (bkz. Abdülkerim). |
Keriman | Erkek | Arapça | (bkz.Kerim) |
Kerime | Erkek | Arapça | 1. (bkz. Kerim). 2. Âyet. 3. Kız evlat. |
Kerimhan | Erkek | Türkçe | (bkz. Kerim) |
Keşif | Erkek | Arapça | Açma, meydana çıkarma |
Kevar | Erkek | Arapça | Büyük Sahrada önemli bir vaha |
Kevkeb | Erkek | Arapça | Yıldız gökyüzündeki parlak cisimleri ifade eden genel isim |
Kevni | Erkek | Arapça | Var olmayla, varlıkla ilgili |
Kevser | Erkek | Arapça | 1. Maddi ve manevi çokluk, kalabalık nesil. 2. Cennette bir havuzun ırmağın adı. 3. Kur’an-ı Kerim’de 108. ve en kısa sure. |
Keyan | Erkek | Türkçe | Büyük hükümdar, şah |
Keyfer | Erkek | Farsça | 1. Karşılık. 2. Mükafat veya mücazat. |
Keyhan | Erkek | Farsça | Dünya |
Keyhüsrev | Erkek | Farsça | 1. Adil ve ulu padişah. 2. Keykavusun torunu, Siyavuşun oğlu olan meşhur hükümdar. |
Keykavus | Erkek | Farsça | 1. Adil, necip. 2. Keyaniyanın II. padişahı olup Keykubatın torunu ve halefidir. Keylerin ikinci padişahı. |
Keykubad | Erkek | Farsça | 1. Büyük ve ulu padişah. 2. Keykavusun dedesi olan ünlü padişah. 3. Keylerin ilk padişahı. - Türk dil kuralları açısından "d/t" olarak kullanılır. |
Keys | Erkek | Arapça | Zeka, anlayış, kavrayış |
Keyvan | Erkek | Farsça | Satürn yıldızı |
Keyyis | Erkek | Arapça | 1. Akıllı, anlayışlı, kavrayışlı. 2. İnce zarif. |
Keyyise | Erkek | Arapça | (bkz. Keyyis) |
Kezban | Erkek | Farsça | 1. Bir yeri yöneten kadın kahya. 2. Ev kadını, evine ve kocasına bağlı kadın. |
Kezer | Erkek | Farsça | Kahraman |
Kibar | Erkek | Arapça | 1. Duygu, davranış ve hareket bakımından ince, zarif, nazik, çelebi. 2. Büyük cömert, asil, zengin. 3. Şık, seçkin. 4. Büyükler, ulular. 5. Kibirli. |
Kibariye | Erkek | Arapça | (bkz. Kibar) |
Kiçihan | Erkek | Türkçe | Küçük hükümdar |
Kifayet | Erkek | Arapça | 1. Yetişme, el verme, kafi gelme. 2. Bir işi yapabilecek yetenekte olma. |
Kılavuz | Erkek | Türkçe | Yol gösteren, rehber |
Kılıçalp | Erkek | Türkçe | Kılıç gibi keskin yiğit |
Kılıçaslan | Erkek | Türkçe | (bkz. Kılıçalp). İlk Selçuklu Sultanı Süleyman Şahın oğlu. Daha sonra O da Selçuklu hanedanının başına geçti |
Kılıçhan | Erkek | Türkçe | (bkz. Kılıçalp) |
Kılınç | Erkek | Türkçe | 1. Çelikten silah. 2. Davranış, yaratılış, huy. |
Kimek | Erkek | Türkçe | X. yy. İrtişin orta bölgesinde yaşayan bir Türk kavmi |
Kınay | Erkek | Türkçe | Çok çalışkan, etkin, faal |
Kıncal | Erkek | Türkçe | 1. İnce zarif. 2. Aksi. |
Kıner | Erkek | Türkçe | (bkz. Kıncal) |
Kınık | Erkek | Türkçe | 1. Kaynak, menba. 2. İstek, arzu, gayret. 3. Obur. 4. Oğuzların 24 boyundan biri. |
Kınıkaslan | Erkek | Türkçe | (bkz. Kınık) |
Kınnesrin | Erkek | Arapça | Kuzey Suriyede bir şehir, eski Halepde denilmektedir |
Kıralp | Erkek | Türkçe | Kır beyi, taşrada oturan |
Kiram | Erkek | Arapça | 1. Soydan gelenler, soyu temizler, ulular, sergeliler. 2. Cömertler, eliaçıklar. Sahabenin lakabı olmuştur. |
Kirami | Erkek | Arapça | 1. Cömertçe, eli açıklara özgü. 2. Soylular, ulular, şereflilerle ilgili. |
Kıray | Erkek | Türkçe | 1. Genç, delikanlı. 2. Ürün vermeyen arazi. 3. Eşkıya yol kesen. |
Kiraz | Erkek | Yunanca | Gülgillerden, yapraklanmadan önce çiçek açan, düz kabuklu ağaç ve bu ağacın yuvarlak sulu ve tek çekirdekli yemişi |
Kırca | Erkek | Türkçe | 1. Dolu. 2. Ufak ve sert taneli kar, rüzgarla karışık yağmur. |
Kırdar | Erkek | Türkçe | Ölçülü davranış, soğukkanlılık |
Kırgız | Erkek | Türkçe | 1. Gezici, gezgin. 2. Kırgızistanda oturan halk. |
Kirman | Erkek | Farsça | 1. Hisar, kale. 2. İranda bir eyalet ve bu eyaletin bugünkü merkezi. |
Kirmanşah | Erkek | Türkçe | (bkz. Kirman) |
Kırtekin | Erkek | Türkçe | (bkz. Kıralp) |
Kiset | Erkek | Gagauzca | Kese, tütün kesesi. |
Kısmet | Erkek | Arapça | 1. Bölme, pay etme, hisselere ayırma. 2. Talih, nasip, kader. 3. Şayi olan hisseyi tayin etme belirtme. |
Kisra | Erkek | Farsça | İran şahlarının adı |
Kişver | Erkek | Farsça | Ülke |
Kitiaraz | Erkek | Farsça | Dünyayı süsleyen, dünyanın süsü olan |
Kıvanç | Erkek | Türkçe | 1. Sevinç, memnuniyet. 2. Övünen, güvenen, iftihar eden. |
Kıyam | Erkek | Arapça | 1. Kalkma, ayağa kalkma, ayakta durma. 2. Namazda ayakta durma. 3. Bir işe başlama. 4. Ayaklanma. 5. Ölümden sonra dirilme, ayağa kalkma. |
Kiyan | Erkek | Farsça | 1. Yıldız. 2. Merkez. |
Kıyas | Erkek | Arapça | 1. Bir şeyi başka şeye benzeterek hüküm verme. 2. Karşılaştırma, örnekseme. 3. Umum kaideye uyma. |
Kiyaset | Erkek | Arapça | Uyanıklık, anlayışlılık |
Kıymet | Erkek | Arapça | 1. Değer. 2. Bedel, baha, tutar. 3. Şeref, onur, itibar. |
Kızılözen | Erkek | Türkçe | Kızılırmak, güney Azerbaycanı 2 defa katederek Gilanda Hazer denizine dökülen ırmak |
Koca | Erkek | Türkçe | 1. Eş. Ev ve ailenin yaşça en büyüğü. 2. İri, kocaman. 3. Akıllı, tedbirli yiğit. |
Kocaalp | Erkek | Türkçe | Yaşlı, ulu, yiği |
Koçak | Erkek | Arapça | Yürekli, eli açık. 2. Yüce gönüllü. 3. Konuk sever. 4. Yiğit, korkmayan kişi, savaşçı. 5.Açık kestane renginde olan |
Koçakalp | Erkek | Türkçe | Cömert, kahraman, yiğit |
Koçaker | Erkek | Türkçe | Cömert, kahraman kimse |
Koçaş | Erkek | Türkçe | 1. Kılavuz, rehber. 2. Yağmur bulutu. |
Koçay | Erkek | Türkçe | Koç gibi güçlü |
Koçer | Erkek | Türkçe | Sağlıklı, yürekli er |
Koçhan | Erkek | Türkçe | (bkz. Koçer) |
Koçubey | Erkek | Türkçe | Koçu arabasını kullanan kişi. Koçu: Gelin arabası |
Kocyiğit | Erkek | Türkçe | Yürekli, cesur, kahraman |
Köken | Erkek | Türkçe | 1. Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim neden ya da yer. 2. Kavun, karpuz, kabak gibi bitkilerin toprak üstüne yayılan dalları. 3. Soy, asıl, ata. |
Köker | Erkek | Türkçe | Köklü soydan gelen kimse |
Köklem | Erkek | Türkçe | İlkbaha |
Koksal | Erkek | Türkçe | Yer altında geniş bir alana dağılan kök |
Köksal | Erkek | Türkçe | Kökünü derinliklere sal anlamında |
Köksan | Erkek | Türkçe | Tanınmış, ünlü ad |
Kökşin | Erkek | Türkçe | 1. Gök renginde. 2. Yaşlı, koca. |
Kökten | Erkek | Türkçe | 1. Köklü, yüzeyde kalmayan, derine inen. 2. Soylu. |
Kongar | Erkek | Türkçe | (bkz. Kongur) |
Kongur | Erkek | Türkçe | San ile siyah karışımı bir renk, koyu kumral, kestane rengi |
Konguralp | Erkek | Türkçe | (bkz. Kongur) |
Kongurtay | Erkek | Türkçe | (bkz. Konguralp) |
Konuralp | Erkek | Türkçe | 1. Cesur, yiğit, er. Orhan Gazinin komutanlarından biri. |
Koral | Erkek | Fransızca | 1. Batı musikisinde dini şarkı. 2. Sınır muhafızı. |
Koralp | Erkek | Türkçe | (bkz. Koral) |
Koray | Erkek | Türkçe | İyice kor rengine gelen ay |
Korcan | Erkek | Türkçe | Kanı sıcak, kanı kaynayan |
Korçan | Erkek | Türkçe | Ateşli, canlı, hareketli |
Korçan | Erkek | Türkçe | Çağlayan |
Korgan | Erkek | Türkçe | Hisar kale |
Korhan | Erkek | Türkçe | Ateşli, canlı, güçlü hükümdar |
Korkmaz | Erkek | Türkçe | Korku bilmeyen |
Korkut | Erkek | Türkçe | 1. Büyük dolu tanesi. 2. Korkusuz, yavuz, heybetli. 3. Cin, şeytan. |
Korkutalp | Erkek | Türkçe | (bkz. Korkut) |
Körnes | Erkek | Türkçe | Ayna |
Kortan | Erkek | Türkçe | 1. Yanan, sıcak ten. 2. Yalçın ve kesik kaya. 3. Pelikan kuşu. |
Korur | Erkek | Türkçe | 1. Açık san, açık kestane renkli. 2. Kimseyi beğenmeyen gururlu, kendini beğenmiş. 3. Süslü, çalımlı, şık. |
Köse | Erkek | Farsça | Sakalı bıyığı hiç çıkmayan veya seyrek olan. - Daha çok lakab olarak kullanılır |
Kösem | Erkek | Türkçe | 1. Sürüler önünde rehber vaziyetinde giden. 2. Cildi temiz, pürüzsüz. 3. Kösem Sultan: IV. İbrahimin annesi ve torunu zamanında Osmanlı iktidarında etkin olan Sultan. |
Kotuz | Erkek | Türkçe | Gururlu, kibirli |
Kotuzhan | Erkek | Türkçe | (bkz. Kotuz) |
Koyak | Erkek | Türkçe | 1. Vadi, dere. 2. Dağlar ve kayalıklar üzerindeki doğal çukurlar. 3. Dağ yolu üzerindeki otluk. 4. Etkili, dokunaklı. |
Koyaş | Erkek | Türkçe | Güneş |
Koygun | Erkek | Türkçe | 1. Etkili, hüzünlü, dokunaklı. 2. Akdoğan. |
Koytak | Erkek | Türkçe | Rüzgar almayan çukur yer |
Koytan | Erkek | Türkçe | Dağ bucağı |
Koza | Erkek | Türkçe | İçinde tohum ya da krizalit bulunan koruncak |
Kubilay | Erkek | Türkçe | Cengiz Handan sonra Moğol imparatorluğu tahtına çıkan büyük kağanların en meşhuru 35 yıl saltanat sürmüş ve 1294 yılında 80 yaşında ölmüştür |
Kübra | Erkek | Arapça | 1. Büyük olan (Ekberin müennesi). 2. Hadicetül-Kübra: Hz. Peygamberin ilk hanımı. |
Kuddus | Erkek | Arapça | 1. Temiz, pak. 2. Hatadan, gafletten, eksiklikten uzak. 3. Çok aziz, mübarek. - Allahın isimlerinden. "Abd" takısı alarak kullanılırsa daha iyi olur. |
Kuddusi | Erkek | Arapça | 1. Kuddus olan Allahın nimetine mazhar olan 2. 19. yy. Borlu meşhur mutasavvıf Türk şairi |
Kudret | Erkek | Arapça | 1. Kuvvet, takat, güç. 2. Allahın ezeli gücü. 3. Varlık, zenginlik. 4. Allah yapısı, yaratılış, insan eliyle yapılamayan şeyler. 5. Ehliyet kabiliyet. |
Kudretullah | Erkek | Arapça | Allahın gücü |
Kudsi | Erkek | Arapça | Kutsal, muazzez, mukaddes. - Allaha mensup, ilahi |
Kudsiyye | Erkek | Arapça | (bkz. Kudsi) |
Kudüs | Erkek | Arapça | 1. Filistinin merkezi olan şehir. - Ruhu1- Kudüs: Cebrail, Hz. İsaya üfürülen ruh. |
Kuhistan | Erkek | Farsça | Dağlık memleket, İran yaylasında dağların çok olduğu bölge |
Kuhrud | Erkek | Farsça | Dağ ırmağı |
Kula | Erkek | Türkçe | 1. Kumral. 2. Sarışın, mavi gözlü. 3. Vücudu koyu sarı, kuyruğu ve yelesi siyah olan at. |
Kulahan | Erkek | Türkçe | (bkz. Kula) |
Kulan | Erkek | Türkçe | 1. Anayurdu Asya olan at ile eşek arası görünüşte yabanıl bir at türü. 2. İki, üç yaşında dişi tay, kısrak. 3. Zafer kazanmış kişi. |
Kültigin | Erkek | Türkçe | Göktürk prensi ve komutanı |
Külük | Erkek | Türkçe | 1. Meşhur ünlü. 2. Taşçı, çekici, balyoz. |
Kuman | Erkek | Türkçe | XI. yy ile XIV. yy. arasında Güney Rusya bozkırlarında göçebe olarak yaşayan bir Türk boyu |
Kumanbay | Erkek | Türkçe | (bkz. Kuman) |
Kumru | Erkek | Farsça | Güvercinlerden, uzunca kuyruklu boynunun yanlarında benekler bulunan ve güvercinlerden daha küçük olan boz renkli kuş |
Kumrul | Erkek | Farsça | (bkz. Kumru) |
Kumsal | Erkek | Arapça | Sahil anlamına gelmektedir. |
Kumuk | Erkek | Türkçe | 1. Kılıç. 2. Kuzeydoğu Kafkasya ile Hazar denizinin batı kıyısında yaşayan bir Türk boyu. |
Kumukbay | Erkek | Türkçe | (bkz. Kumuk) |
Kumul | Erkek | Türkçe | Çöl ve deniz kenarında rüzgar esintisiyle kumların oluşturduğu tepe. |
Kunt | Erkek | Türkçe | 1. Sağlam ve iri yapılı. 2. Ağır dayanıklı, kalın. 3. Bir tür güvercin. |
Kuntay | Erkek | Türkçe | (bkz. Kunt) |
Kunter | Erkek | Farsça | Sağlam, kuvvetli |
Kuntman | Erkek | Türkçe | Sağlam ve iri yapılı, sağlıklı kimse |
Kura | Erkek | Türkçe | 1. Cesur. 2. Çelik. 3. Toprak içinde bulunan büyük taş. |
Kural | Erkek | Türkçe | 1. Davranışlara ya da bir sanata bir bilime yön veren ilkeler. 2. Araç. 3. Silah. |
Kuray | Erkek | Türkçe | Ay gibi |
Kurban | Erkek | Arapça | 1. Allahın rızasını kazanmaya vesile olan şey. 2. Eti. fakire parasız olarak dağıtılmak niyetiyle farz, vacib, ve sünnet olarak kesilen hayvan. 3. Bir gaye uğruna feda olma. |
Kürboğa | Erkek | Türkçe | 1. İri, güçlü, sarsılmaz boğa. Kuvvetli iri yapılı boğa. Selçuklu komutanı ve Musul emirinin adı. |
Kurçeren | Erkek | Türkçe | Dayanıklı ve yiğit adam |
Kürema | Erkek | Arapça | 1. Kerim, asil, necip, iyiliksever, hayır sahibi cömert, eli açık kimseler. 2. Ulular, büyükler. |
Kureyş | Erkek | Arapça | Hz. Peygamberin soyu |
Kürhan | Erkek | Türkçe | Yiğit, yürekli han. |
Kurman | Erkek | Türkçe | Yüksek aşamalı, nitelikli kimse |
Kurre | Erkek | Arapça | Tazelik, parlaklık. - Mısır valiliği yapmış bir zatın adıdır. |
Kürşad | Erkek | Türkçe | Eski Türklerde yiğit, alp |
Kürşat | Erkek | Türkçe | Eski bir Türk adı |
Kurtaran | Erkek | Türkçe | Kurtulmasını sağlayan |
Kurtuluş | Erkek | Türkçe | 1. Kurtulmak fiili, kurtulma. 2. Tehlike, sıkıntı, zorluk veya esaretten, istiladan kurtulmuş olma hali, halas, necat, reha, selamet. 3. İstanbulda bir semt adı. |
Kürümer | Erkek | Türkçe | topluluk, sürü |
Kuşad | Erkek | Farsça | 1. Açılış, açma. 2. Fetih, fethetme. 3. Açılış merasimi, küşad resmi. 4. Yayın gerilip bırakılması. 5. Musikide uvertür. 6. Bir cins tavla oyunu. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır. |
Küşade | Erkek | Farsça | 1. (bkz. Küşad). 2. Açık. 3. Ferah. |
Kusay | Erkek | Arapça | 1. Uzaklaşmak. 2. Peygamberin 5. dereceden atası olup İslamiyetten önce Mekkede Kabeyi tamir ettirmiş ve yeniden düzenlemiştir. |
Kuşeyr | Erkek | Arapça | Büyük beni Amir b. Şaşaa grubuna dahil bir Arap kabilesi. Kuşeyri: İslam aleminin büyük sufi müelliflerinden. Kuşeyri Risalesi adıyla ünlü eseri bulunmakta |
Kusva | Erkek | Arapça | 1. Son derece bulunan. 2. Nihayet son. 3. Erişilecek son nokta son sınır. 4. Peygamber (s.a.s)in devesinin adı. |
Kutal | Erkek | Türkçe | Mutlu ol |
Kutalmış | Erkek | Türkçe | Mutlu olmuş, kutlu olmuş |
Kutalp | Erkek | Türkçe | Kutlu, uğurlu, yiğit |
Kutam | Erkek | Arapça | Akbabaya benzeyen |
Kutan | Erkek | Türkçe | 1. Dua, yalvarma. 2. Saka kuşu. 3. Saban. |
Kutay | Erkek | Türkçe | 1. Mübarek ay. 2. Borneo adasının doğu tarafından bir sultanlık. |
Kutbay | Erkek | Türkçe | (bkz. Kutalp) |
Kutberk | Erkek | Türkçe | (bkz. Kutbay) |
Kutbettin | Erkek | Arapça | 1.Dinin kutb’u. 2. Dinin yücesi. |
Kutcan | Erkek | Türkçe | Kutlu, uğurlu can |
Kutel | Erkek | Türkçe | Uğurlu el |
Kuter | Erkek | Türkçe | Mutlu, uğurlu kişi |
Kutertan | Erkek | Türkçe | (bkz. Kuter) |
Kuthan | Erkek | Türkçe | (bkz. Kuter) |
Kutkan | Erkek | Türkçe | Saygın, kutlu soydan gelen |
Kutlan | Erkek | Türkçe | Kutlu, mutlu ol |
Kutlar | Erkek | Türkçe | Mutluluklar, uğurlar |
Kutlay | Erkek | Türkçe | 1. Uğurlu kutlu ay. 2. Kır donlu at. |
Kutlu | Erkek | Türkçe | 1. Uğurlu, hayırlı. 2. Mübarek. 3. Mesut, bahtiyar. |
Kutlualp | Erkek | Türkçe | Uğurlu yiğit |
Kutluay | Erkek | Türkçe | Uğurlu ay |
Kutlubay | Erkek | Türkçe | (bkz. Kutlu) |
Kutlucan | Erkek | Türkçe | (bkz. Kutlu) |
Kutluğ | Erkek | Türkçe | Uğurlu, mutlu, şanslı, kutlu |
Kutluğhan | Erkek | Türkçe | (bkz. Kutluğ) |
Kutlutekin | Erkek | Türkçe | (bkz. Kutlu) |
Kutsal | Erkek | Türkçe | Kudsi, kutlu mübarek, mukaddes |
Kutsalan | Erkek | Türkçe | Uğur getiren, kutlu kimse |
Kutsalmış | Erkek | Türkçe | (bkz. Kutsalan) |
Kutsan | Erkek | Türkçe | Uğurlu, talihli ol |
Kutsel | Erkek | Türkçe | (bkz. Kutsan) |
Kutsi | Erkek | Bilinmiyor | Kutlanan, kutluluk sahibi |
Kutsoy | Erkek | Türkçe | (bkz. Kutsel) |
Kutulmuş | Erkek | Türkçe | Kurtulmuş, aydınlığa kavuşmuş |
Kutun | Erkek | Türkçe | Kutlu, kutsal |
Kutunalp | Erkek | Türkçe | (bkz. Kutun) |
Kutuner | Erkek | Türkçe | (bkz. Kutun) |
Kutup | Erkek | Türkçe | 1 - Yer yuvarlağının, Ekvator’dan en uzak olan yer ekseninin geçtiği var sayılan iki noktasından her biri. 2 - Birbiriyle karşıt olan şeylerden her biri. 3 - Bir konuda yüksek bilgisi ve yetkisi olan kimse. |
Kutyan | Erkek | Türkçe | Uğurlu kimse |
Kuvvet | Erkek | Arapça | 1. Güç, kudret, takat, sıhhat, sağlamlık. 2. Bir hükümetin askeri gücü. |
Kuyaş | Erkek | Türkçe | 1. Güneş. 2. Çok sıcak, güneşin etkili vurması. |
Kuzah | Erkek | Arapça | Bulut meleği, Gökyüzü |
Kuzey | Erkek | Türkçe | Kuzey yönü / Şimal |
- bebek isimleri
- K harfi
Tepkini Göster
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Yorumlar
Sende Yorumunu Ekle