Bebek İsimleri Listesi - M Harfi İle Başlayanlar
131
İsim | Cinsiyet | Köken | Anlamı |
Macid | Erkek | Arapça | Şan ve şeref sahibi olan kimse. İyi ahlaklı. Ulu |
Macide | Erkek | Arapça | (bkz. Macid) |
Macit | Erkek | Arapça | Şan ve şeref sahibi |
Mağfiret | Erkek | Arapça | Allahın kullarının günahlarını bağışlaması, örtmesi |
Mağres | Erkek | Osmanlıca | Fidan bahçesi, fidanlık. |
Mahbub | Erkek | Arapça | 1. Muhabbet olunmuş, sevilmiş, sevilen, sevgili. 2. Mahbub-i Hûda, (Allahın sevgilisi) Hz. Muhammed (s.a.s). |
Mahbube | Erkek | Arapça | Muhabbet olunmuş, sevilmiş, sevilen. - (bkz. Mahbub) |
Mahfer | Erkek | Farsça | Ay aydınlığı, ay ışığı |
Mahfi | Erkek | Arapça | Gizli, saklı |
Mahfuz | Erkek | Arapça | Korunmuş, gözetilmiş. Gizlenmiş, saklanmış. |
Mahin | Erkek | Arapça | (bkz. Hz. Peygamberin isimleri) |
Mahinev | Erkek | Farsça | Yeni ay, ayça, hilal |
Mahinur | Erkek | Farsça | 1. Ayın nuru, ışığı. 2. Ay yüzlü güzel. |
Mahir | Erkek | Arapça | Maharetli, hünerli, elinden iş gelir, becerikli |
Mahire | Erkek | Arapça | (bkz. Mahir) |
Mahizan | Erkek | Farsça | Mahi + Zan ’ın birleşiminden oluşmuş bir isimdir. Mahi : Yok eden, mahveden, perişan eden demektir. Zan ise : Şüphe ve Zannetmek anlamı vardır. |
Mahizar | Erkek | Farsça | İnleyen ay |
Mahizer | Erkek | Farsça | San, altın renginde ay |
Mahmud | Erkek | Arapça | 1. Hamd olunmuş, sena edilmiş, övülmeye değer. Makam-ı Mahmud: Hz. Muhammedin en büyük şefaat makamı, cennet. 2. Ebrehenin Kabeyi yıkmak üzere getirdiği filin adı. 3. Mahmud (Kaşgarlı) Karahanlılardan olan bu Türk bilgini "Divanu Lügatit-Türk" adlı eseriyle tanınmıştır. 4. Mahmudiye: 2. Mahmut devrinde basılan altın para. |
Mahmude | Erkek | Arapça | Bingör otu, sakmunya |
Mahmur | Erkek | Arapça | 1. Sarhoşluğun verdiği sersemlik. 2. Uyku basmış, ağırlaşmış, yan baygın göz. |
Mahmure | Erkek | Arapça | -(bkz. Mahmur) |
Mahmut | Erkek | Arapça | Övgüye değer |
Mahpare | Erkek | Farsça | Ay parçası, çok güzel kadın |
Mahperi | Erkek | Farsça | Ay gibi peri kadar güzel |
Mahperver | Erkek | Farsça | Mehtap |
Mahpeyker | Erkek | Farsça | 1. Yüzü ay gibi parlak, güzel, nurlu. 2. Kösem Sultanın adı. |
Mahra | Erkek | Arapça | 1. Elverişli, uygun şey. 2. Değerli kimse. |
Mahru | Erkek | Farsça | Ay yüzlü, yüzü ay gibi olan güzel |
Mahşer | Erkek | Arapça | Huy, tabiat |
Mahsun | Erkek | Arapça | Güçlendirilmiş, güçlü |
Mahsune | Erkek | Arapça | Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş |
Mahsut | Erkek | Arapça | Hasat edilmiş, ekini biçilmiş. Biçilmiş ekin |
Mahter | Erkek | Farsça | Yeni ay, ayça, hilal |
Mahur | Erkek | Farsça | Türk musikisinde rast perdesinde karar kılan bir makam |
Mahza | Erkek | Osmanlıca | Yalnız. Tek. * Sâde. Hâlis. Katıksız. Tam. Anlamlarını taşımaktadır. |
Mahzun | Erkek | Bilinmiyor | Hüzünlü, duygulu, üzgün |
Maide | Erkek | Arapça | 1. Üzerinde yemek bulunan sofra. Yemek, şölen. 2. Kuran-ı Kerimin 5. suresinin adı. 3. İsa ve Havarilerine gökten inen sofra (Maide-i Mesih). |
Erkek | Arapça | 1. Bir yana eğilmiş, eğik. 2. Hevesli, istekli, yetenekli. Taraflı, içten istekli. 3. Andırır, benzer. 4. Tutkun. | |
Maile | Erkek | Arapça | (bkz. Mail) |
Makal | Erkek | Arapça | Söz, lakırdı. Söyleme, söyleyiş |
Makbul | Erkek | Arapça | Kabul olunmuş, alınmış, alınan. Beğenilen, hoş karşılanan, geçer |
Makbule | Erkek | Arapça | (bkz. Makbul) |
Makrun | Erkek | Arapça | Ulaşmış, kavuşmuş, yakın |
Maksud | Erkek | Arapça | 1. Kasdolunan, istenilen şey, istek. Maksad, niyet, murat. 2. Varılmak istenen yer. |
Maksude | Erkek | Arapça | (bkz. Maksud) |
Maksum | Erkek | Arapça | Ayrılmış, bölünmüş. Kısmet. Rızk-ı Maksum; Allah tarafından takdir edilmiş rızık |
Maksume | Erkek | Arapça | (bkz. Maksum) |
Maksur | Erkek | Arapça | 1. Kasrolunmuş, kısaltılmış, kasılmış. 2. Alıkonulmuş. Bir şeye ayrılmış. |
Maksure | Erkek | Arapça | (bkz. Maksur) |
Makul | Erkek | Arapça | Akla uygun bulunan. Akıl ile bilinir, akılla kanıtlanan. Oldukça akıllı, sözü akla yakın |
Makule | Erkek | Arapça | (bkz. Makul) |
Malik | Erkek | Arapça | 1. Sahip, bir şeye sahip olan, bir şeyi olan. Malikiil-Mülk, Allah. 2. Yedi cehennemin hakimi ve kapıcısı olan melek. 3. Zebanileri idare eden melek. İmam Malik, Maliki mezhebinin kurucusu. Ashab bu ismi kullanmıştır. |
Malike | Erkek | Arapça | (bkz. Malik). 1. Mal sahibi olan kadın. 2. Peri, su perisi |
Malkoç | Erkek | Türkçe | Akıncı ocağı reisi |
Malum | Erkek | Arapça | Bilinen, belli. Herkesçe bilinen. Faili belli olan fiil |
Mamur | Erkek | Arapça | 1. Bayındır, şenlikli. 2. İmar edilmiş, işlenmiş yer. 3. Beyt-i mamur: Kabe. |
Mana | Erkek | Arapça | 1. Mana, anlam. 2. İç, içyüzü. 3. Rüya, düş. - (bkz. Anlam). |
Manas | Erkek | Türkçe | 1. Hindistan’ın Assam eyaletinde bir nehir. 2. Manas destanında adı geçen Kırgız kahramanı |
Manolya | Erkek | Fransızca | Manolyagillerden. Beyaz renkli ve güzel kokulu çiçekleri olan, süs bitkisi olarak yetiştirilen ağaç ve bu ağacın çiçeği |
Mansur | Erkek | Arapça | 1. Yardım olunmuş, Allahın yardımıyla galip, üstün gelmiş. 2. Türk musikisinde bir düzen. 3. Bir ney çeşidi. |
Mansure | Erkek | Arapça | (bkz. Mansur) |
Manzur | Erkek | Arapça | Bakılan, nazar olunan. Gözde olan, beğenilen |
Manzure | Erkek | Arapça | (bkz. Manzur) |
Maral | Erkek | Türkçe | Dişi geyik, ceylan, karaca |
Marifet | Erkek | Arapça | 1. Herkesin yapamadığı ustalık, herşeyde görülmeyen hususiyet, ustalıkla yapılmış olan şey. 2. Bilme, biliş. 3. Hoşa gitmeyen hareket. 4. Vasıta aracı, ikinci el. Marifetname: İbrahim Hakkı Beyin divan kültürüne ait hazırladığı meşhur eseri. |
Mariye | Erkek | Arapça | Şenun adında birinin kızı olup hicretin 7. yılında kızkardeşi Şirin ile birlikte, Mukavkıs tarafından Hz. Muhammede (s.a.s) hediye edilen kıbti bir cariye. Hz. Peygamberin hanımlarından küçük yaşta ölen oğlu İbrahimin annesi |
Martin | Erkek | İtalyanca | Tek kurşun atan bir çeşit tüfek. İtalyanca Martini den gelmekte. Ayrıca ingilizce anlamı ise kırlangıç. |
Maruf | Erkek | Arapça | 1. Herkesçe bilinen tanınmış belli. Meşhur ünlü. 2. Şeriatın emrettiği, uygun gördüğü. |
Marufe | Erkek | Arapça | (bkz. Maruf) |
Marut | Erkek | Arapça | Arkadaşı "Harut" ile meşhur olan bir melek olup büyü ile uğraştıklarından dolayı kıyamete kadar kalmak üzere Babilde bir kuyu içerisine hapsedilmişlerdir. - İsim olarak kullanılmaz |
Maşuk | Erkek | Arapça | Sevilen, sevilmiş |
Maşuka | Erkek | Arapça | (bkz. Maşuk) |
Masum | Erkek | Arapça | 1. Suçsuz, kabahatsiz, günahsız, ismet sahibi. 2. Saf, temiz. İmam-ı Rabbaninin oğlu. |
Masume | Erkek | Arapça | (bkz. Masum). İmamiye mezhebinde günahsız sayılan ehl-i beyt mensubu |
Masun | Erkek | Arapça | Korunmuş, korunan |
Masune | Erkek | Arapça | (bkz. Masun) |
Matlub | Erkek | Arapça | İstenilen, aranılan, talep edilen şey |
Matlube | Erkek | Arapça | (bkz. Matvlub) |
Matuk | Erkek | Arapça | Azat olunmuş, özgürlüğü bağışlanmış |
Matuke | Erkek | Arapça | (bkz. Matuk) |
Maun | Erkek | Arapça | Zekat. Kuran-ı Kerimin 107. suresi. |
Mavera | Erkek | Arapça | Ara, geri, bir şeyin ötesinde bulunan |
Maviye | Erkek | Arapça | Suya ait |
Maye | Erkek | Farsça | 1. Maya, asıl ve gerekli madde. 2. Para, mal. İktidar güç. 3. Bilgi. |
Mazhar | Erkek | Arapça | 1. Bir şeyin göründüğü çıktığı yer. 2. Nail olma, şereflenme. 3. Bazı tekkelerde oturarak uyurken dayanılan kısa değerde. 4. Bir çeşit tef. |
Mazi | Erkek | Türkçe | geçmiş zaman |
Mazlum | Erkek | Arapça | 1. Zulüm görmüş. 2. Halim, selim, sakin, sessiz. |
Mazmun | Erkek | Arapça | 1. Borçluluk, kefalet. 2. Ödenmesi gereken şey. |
Mazyar | Erkek | Arapça | Taberistandaki Karini hükümdarlarının sonuncusu |
Mebde | Erkek | Arapça | Baş, başlangıç, ilke |
Mebhur | Erkek | Arapça | Soluyan, soluğan, nefes darlığına yakalanmış olan |
Mebhure | Erkek | Arapça | (bkz. Mebhur). |
Mebruk | Erkek | Arapça | Tebrike şayeste. Kullu |
Mebruke | Erkek | Arapça | (bkz. Mebruk) |
Mebrur | Erkek | Arapça | Beğenilmiş, hayırlı, yararlı |
Mebrure | Erkek | Arapça | (bkz. Mebrur) |
Mebsude | Erkek | Arapça | (bkz. Mebsut) |
Mebşure | Erkek | Arapça | Yüzü beyaz, gösterişli güzel kadın |
Mebsut | Erkek | Arapça | Açılmış, yayılmış. Uzun uzadıya anlatılan |
Mecdi | Erkek | Arapça | (bkz. Mecid) |
Mecdide | Erkek | Arapça | Rızkı bol, nasibi açık, bahtiyar |
Mecerre | Erkek | Arapça | 1. Samanyolu. 2. Harekete müsait yol, cadde veya yer. |
Mecid | Erkek | Arapça | Çok ulu, yüce, şan ve şeref sahibi. Allahın sıfatlarından. Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır. Abdülmecid, Allahın (Mecidin) kulu. |
Meciddin | Erkek | Arapça | Dinin ululuğu, büyüklüğü. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır |
Mecide | Erkek | Arapça | Büyük ulu. Şan ve şeref sahibi |
Mecit | Erkek | Arapça | Çok şerefli, büyük şan sahibi |
Mecnun | Erkek | Arapça | 1. Cin tutmuş, cinlenmiş. 2. Delice seven, tutkun. Leyla ile Mecnun hikayesinin erkek kahramanı. |
Mecra | Erkek | Arapça | Suyun aktığı yatak, su yolu. Bir işin gidiş yolu. Bedendeki ahlatın alıştığı yol |
Mecut | Erkek | Arapça | Talihi açık, mutlu, şanslı kimse |
Meda | Erkek | Arapça | Mesafe. Son. |
Medar | Erkek | Arapça | 1. Dayanak. 2. Dönence. |
Medeni | Erkek | Arapça | 1. Medineye mensup, şehirli, şehir halkından olan. 2. Bir memleketle ilgili olan. 3. Terbiyeli, görgülü, nazik. Daha çok lakab olarak kullanılır. |
Medet | Erkek | Türkçe | Yardım eden |
Medid | Erkek | Arapça | Uzun, çok uzun süren. Arap aruzunun 2. bendi |
Medide | Erkek | Arapça | (bkz. Medid) |
Medih | Erkek | Arapça | Methetmeye, övmeye sebeb olan şey, övme mevzuu |
Mediha | Erkek | Arapça | (bkz. Medih) |
Medine | Erkek | Arapça | Arabistanda bir şehir. Hz. Peygamberin kabrinin bulunduğu şehir. Hacıların Mekkeden sonra ziyaret ettikleri şehir |
MedUv | Erkek | Arapça | Davet olunmuş, çağırılmış, davetli. Hz. Peygamber (s.a.s)in isimlerinden |
Mefahir | Erkek | Arapça | İftihar edilecek, övünülecek şeyler |
Mefhar | Erkek | Arapça | Övünme. Övünmeye sebeb olan, güvenmeyi gerektiren. Mefhar-i kainat: Muhammed (s.a.s) |
Mefharet | Erkek | Arapça | İftihar duyma, övünme |
Mefkure | Erkek | Arapça | Ülkü, ideal |
Mefruz | Erkek | Arapça | Farz olunmuş, varsayılmış |
Mefruza | Erkek | Arapça | (bkz. Mefruz) |
Meftuh | Erkek | Arapça | 1. Açılmış, açık. 2. Ele geçirilmiş. |
Meftuha | Erkek | Arapça | (bkz. Meftah) |
Meftun | Erkek | Arapça | 1. Fitneye düşmüş, sihirlenmiş. 2. Gönül vermiş, tutkun vurgun. Hayran olmuş, şaşmış. |
Meftune | Erkek | Arapça | (bkz. Meftun) |
Mehdi | Erkek | Arapça | 1. Kendisine rehberlik edilen. Allah tarafından hidayet verilmiş olan. - Doğru yolu tutan. 2. Şiilere göre 12 imamın sonu. |
Mehdiye | Erkek | Arapça | (bkz. Mehdi) |
Mehib | Erkek | Arapça | 1. Heybetli, azametli, korkunç (mehub). 2. Arslan (Esed, gazanfer, haydar, şir). |
Mehir | Erkek | Farsça | Ay |
Mehlika | Erkek | Farsça | Ay yüzlü güzel |
Mehmet | Erkek | Türkçe | Muhammed isminin türkçesi. (bkz. Muhammed) |
Mehpare | Erkek | Farsça | Ay parçası, çok güzel |
Mehre | Erkek | Türkçe | Hind okyanusu sahili ile Hadramut arasında bir ülke |
Mehru | Erkek | Farsça | Ay yüzlü güzel |
Mehtap | Erkek | Farsça | 1. Ay aydınlığı, ay ışığı. Dolunay. 2. Alay, eğlence, zevklenme. - Türk dil kuralı açısından "b/p" olarak kullanılır. |
Mehveş | Erkek | Farsça | Ay gibi, ay yüzlü, güzel |
Mekin | Erkek | Arapça | 1. Temekkün eden, oturan yerleşen. 2. Vakarlı, temkinli, vakar, iktidar sahibi. Hz. Peygamber (s.a.s)in isimlerinden. |
Mekine | Erkek | Arapça | (bkz. Mekin). 1. İktidar ve onur sahibi. 2. Yer tutup oturan, yerleşmiş |
Meknun | Erkek | Arapça | Saklı, gizli, iyice korunmuş |
Meknune | Erkek | Arapça | (bkz. Meknun) |
Meknuz | Erkek | Arapça | Gömülü. Hazineye konulmuş, saklanmış |
Meknuze | Erkek | Arapça | (bkz. Meknuz) |
Mekremet | Erkek | Arapça | Kerem, cömertlik. Saygı, ağırlama |
Mekselina | Erkek | Arapça | Dakyanus isimli padişah zamanında, Allah’a inanan 7 genç varmış. Dakyanus’un askerleri bu gençleri yakalamak istemiş. Bu gençlerde bir mağaraya (K.maraş’ta Ashab-ı kehf mağarası) saklanmışlar ve bu mağarada 200 yıla yakın uyumuşlar. Uyandıklarında artık hak din islama geçilmiştir. Ama sonra hepsi birden ortadan kaybolmuşlardır. İşte MEKSELİNA, Bu 7 kişiden birisinin ismidir. Ve bu gençler 7 uyurlar olarak anılırlar. Bu konu Kuran’da Kehf süresin de geçmektedir. |
Mekşufe | Erkek | Arapça | Açılmış, açık. Bilinmez değil, keşfolunmuş |
Mela | Erkek | Arapça | 1. Doluluk. 2. Topluluk. 3. Ova. |
Melahat | Erkek | Arapça | Güzellik, yüz güzelliği |
Melda | Erkek | Arapça | Genç, körpe ve nazik |
Melek | Erkek | Arapça | 1. Allah’ın nurdan yarattığı varlıklar. Allah’ın emirlerine tam itaat eden varlıklar. 2. Halim, selim güzel huylu kimse. Kur’an-ı Kerim’de toplam 98 ayette geçmektedir. |
Meleknaz | Erkek | Farsça | (bkz. Melek) |
Meleknur | Erkek | Arapça | (bkz. Melek) |
Melekper | Erkek | Farsça | Melek kanatlı |
Melekru | Erkek | Farsça | Melek yüzlü |
Meleksima | Erkek | Farsça | Melek şimali |
Melhuz | Erkek | Arapça | Umulur, beklenir |
Melhuza | Erkek | Arapça | (bkz. Melhuz) |
Melih | Erkek | Arapça | Melahat sahibi, güzel, şirin, sevimli |
Meliha | Erkek | Arapça | (bkz. Melih) |
Melihan | Erkek | Türkçe | Melahat sahibi, güzel, şirin, sevimli hanedan sahibi anlamındadır. |
Melik | Erkek | Arapça | 1. Padişah, hakan, hükümdar. 2. Mal sahibi. 3. Allahın isimlerinden, (bkz. Abdülmelik). Melikşah: Sultan Sencerin babası olan büyük Selçuklu hükümdarı. |
Melike | Erkek | Bilinmiyor | |
Melikanber | Erkek | Arapça | Kudretli, nüfuzlu, Habeş köle. Melik ve anber isimlerinden birleşik isim |
Melike | Erkek | Arapça | Kadın hükümdar. Hükümdar karısı |
Melikşah | Erkek | Arapça | Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı (1072-1092) Alparslan’ın oğlu |
Melikserver | Erkek | Arapça | Doğu Sultanı hükümdar |
Melin | Erkek | Bilinmiyor | Suda açan çiçek |
Melina | Erkek | Yunanca | Bu ismin kökeni yunancadır. "Bal" anlamına gelmektedir. |
Melis | Erkek | Bilinmiyor | Bal arısı |
Melisa | Erkek | Bilinmiyor | Baklagillerden, yaprakları limonu andıran kokulu bir bitki |
Melodi | Erkek | Yunanca | Nağme, ahenk, ezgi |
Meltem | Erkek | Türkçe | Yazın düzenli olarak karadan denize doğru esen rüzgar |
Memati | Erkek | Arapça | Ölüm |
Memdud | Erkek | Arapça | Uzatılan |
Memdude | Erkek | Arapça | (bkz. Memdud) |
Memduh | Erkek | Arapça | Övülmüş, övülecek. |
Memduha | Erkek | Arapça | (bkz. Memduh) |
Memnun | Erkek | Arapça | 1. Minnet altında bulunan. 2. Sevinmiş, sevinçli. Razı hoşnut, (bkz. Dilşad). |
Memnune | Erkek | Arapça | (bkz. Memnun). Sevinmiş, sevinçli |
Memun | Erkek | Arapça | Emin bulunan, korkusuz, tehlikesiz, sağlam, (bkz. Emin) |
Menaf | Erkek | Arapça | 1. Dağın sivri tepesi. 2. Cahiliye döneminde Arapların putu. - İsim olarak kullanılmaz. |
Menal | Erkek | Osmanlıca | Yetiştirme, nâil olma, kavuşma. * Ele geçirilen şey. Nâil ve sahib olunan şey. |
Menderes | Erkek | Yunanca | Akarsu yataklarının dolanbaçlı kısmı. Ege bölgesindeki 3 akarsudan birisinin adı |
Menekşe | Erkek | Farsça | Menekşegillerden birçok çeşitleri bulunan koyu mor çiçek açan süs bitkisi. Koyu mor renk |
Mengü | Erkek | Türkçe | Ebedi ölümsüz, bengi. Mengü suyu: Ab-ı hayat |
Mengüalp | Erkek | Türkçe | Ölümsüz, güçlü, kuvvetli, yiğit |
Mengübay | Erkek | Türkçe | Varlıklı kimse |
Mengübert | Erkek | Türkçe | Allah verdi |
Mengüç | Erkek | Türkçe | Yaşlı |
Mengücek | Erkek | Türkçe | Erzincan, Kemah, Divriği ve Şebinkarahisarı içine alan bölgeyi fethederek XII. yy.ın ilk yansına kadar elinde tutan Türk sülalesi |
Mengüer | Erkek | Türkçe | (bkz. Mengü) |
Mengütay | Erkek | Türkçe | (bkz. Mengüer) |
Mennan | Erkek | Arapça | Çok ihsan eden, verici, ihsanı bol. - Abd takısı alarak kullanılır. Allahın isimlerinden (bkz. Abdülmennan) |
Mensur | Erkek | Arapça | Saçılmış, dağılmış. Ölçüsüz, uyaksız, manzum olmayan söz |
Menşur | Erkek | Arapça | Neşrolunmuş, dağıtılmış, yayılmış |
Mensure | Erkek | Arapça | (bkz. Mensur) |
Mensure | Erkek | Arapça | (bkz. Menşur) |
Menzur | Erkek | Arapça | Adanmış, vadedilmiş. Adak olarak belirtilmiş |
Menzure | Erkek | Arapça | (bkz. Menzur) |
Merafi | Erkek | Arapça | 1. Dağın sivri tepesi. 2. İslamdan evvel Arapların putu. -İsim olarak kullanılmaz. |
Merahan | Erkek | Arapça | 1. Ferah, sevinç. 2. Zayıf olma hali. |
Meral | Erkek | Türkçe | (bkz. Maral) |
Meram | Erkek | Arapça | Arzu istek. İçten tasarlanan niyet |
Mercan | Erkek | Arapça | Selenterelerin mercanlar sınıfından olup kayalık yerlerde koloni meydana getirerek yaşayan, iskeleti kalkerli kırmızı renkli deniz hayvanı. |
Merd | Erkek | Farsça | 1. Adam, insan. 2. Özü sözü doğru kabadayı, yiğit. -Türk dil kurallarına göre "d/t" değişmesiyle kullanılır. |
Merdan | Erkek | Farsça | Mertler, insanlar, erkekler, yiğitler |
Merdi | Erkek | Farsça | Mertlik, erlik. Cesaret, yüreklilik. İnsanlık |
Merdüm | Erkek | Farsça | 1. İnsan, adam. 2. Gözbebeği. |
Mereviş | Erkek | Türkçe | Terementi ağacının tohumu |
Merğub | Erkek | Arapça | 1. İstenilen, sevilen. 2. Herkes tarafından sevilip aranılan. |
Merğube | Erkek | Arapça | (bkz. Mergup) |
Meriç | Erkek | Türkçe | Balkan yarımadasının güneydoğu kesiminden geçen akarsu |
Merih | Erkek | Arapça | Dünyadan sonra güneşe en yakın olan gezegen |
Merkür | Erkek | Fransızca | Güneşe en yakın gezegen |
Mersa | Erkek | Arapça | Liman |
Mert | Erkek | Farsça | 1. Özü, sözü doğru yiğit. 2. Erkek insan. |
Mertel | Erkek | Türkçe-Farsça | (bkz. Mert) |
Merter | Erkek | Türkçe-Farsça | (bkz. Mert) |
Mertkal | Erkek | Türkçe-Farsça | Her zaman doğru kal |
Mertkan | Erkek | Türkçe-Farsça | Mert soydan gelen |
Mertol | Erkek | Türkçe-Farsça | Her zaman sözünün eri ol |
Mervan | Erkek | Arapça | Emevi sülalesinin Mervan kolu |
Merve | Erkek | Arapça | Mekke’de bir dağın adı olup hacılar, Merve ile Safa arasında Sa’y ederler yani 7 defa gidip gelirler. Kur’an-ı Kerim’de bakara suresi 158. ayet’te geçmektedir. |
Meryem | Erkek | İbranice | 1. Abid. İbadete düşkün insan. 2. Hz. İsanın annesi |
Merza | Erkek | Arapça | Meleklerin Kraliçesi |
Merzat | Erkek | Arapça | Rıza, hoşnutluk |
Merzuk | Erkek | Arapça | Rızıklandırılmış, rızık verilmiş |
Merzuka | Erkek | Arapça | (bkz. Merzuk) |
Meserret | Erkek | Arapça | Sevinçler. Şenlik, sevinç |
Meşhed | Erkek | Arapça | Bir adamın şehit olduğu veya bir şehidin gömüldüğü yer. İranda ziyaretgah olan meşhur şehir. Hz. Peygamber (s.a.s)in isimlerinden |
Meşhur | Erkek | Arapça | Ünlü, argın, tanınmış |
Meşhure | Erkek | Arapça | (bkz. Meşhur) |
Mesih | Erkek | Arapça | 1. Üzerine yağ sürülmüş. 2. Mesholunmuş, başka bir şekle girmiş olan. 3. Acaip, tuhaf. 4. Ölmek. - Mesih: Hz. İsanın elini sürdüğü hastaların derhal iyileşmesi dolayısıyla kendisine isim olarak verilmiştir. |
Meşkur | Erkek | Arapça | Beğenilmiş, övülmüş. Teşekkür edilmeye değer olan |
Meşkure | Erkek | Arapça | (bkz. Meşkur) |
Mesrur | Erkek | Arapça | Sevinçli, memnun, sevinmiş meramına ermiş |
Mesrure | Erkek | Arapça | (bkz. Mesrur) |
Mestan | Erkek | Bilinmiyor | Savruk / Cüret sahibi |
Mesud | Erkek | Arapça | Saadetli, bahtlı, bahtiyar, kutlu. - Türk dil kurallarına göre "d/t" olarak kullanılır |
Mesude | Erkek | Arapça | (bkz. Mesud) |
Mesut | Erkek | Arapça | Mutlu, sevinçli, neşeli |
Mete | Erkek | Türkçe | Büyük Türk-Hun İmparatoru (M.Ö. 209-174) |
Metehan | Erkek | Türkçe | (bkz. Mete |
Methiye | Erkek | Arapça | Birini övmek maksadıyla yazılmış eser, kaide |
Metin | Erkek | Arapça | 1. Metanetli, sağlam, dayanıklı. 2. Özü, sözü doğru, sebatkar, itimat edilir. Hz. Peygamber (s.a.s)in isimlerinden. |
Metiner | Erkek | Türkçe | (bkz. Metin) |
Meva | Erkek | Arapça | Sığınılacak yer, yurt, mesken |
Mevce | Erkek | Osmanlıca | Bir dalga. * Ses, elektrik ve hararetin yayılma dalgalarından herbiri. |
Mevcud | Erkek | Arapça | Var olan, bulunan. Hazır olan, hazır bulunan. -Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır |
Mevcude | Erkek | Arapça | (bkz. Mevcud) |
Mevdut | Erkek | Arapça | Sevilmiş, sevilen. Gaznelilerin bir hükümdarı |
Meveddet | Erkek | Arapça | Sevgi, muhabbet. Dostluk |
Mevhibe | Erkek | Arapça | Vergi, ihsan, bağış |
Mevila | Erkek | Bilinmiyor | Mevlana nın Allah’ a dönüşü. Anlamı konusunda ayrıntılı bilgi sahibi olan ziyaretçilerimizin bizimle iletişime geçmelerini rica ediyoruz. |
Mevlud | Erkek | Arapça | 1. Yeni doğmuş çocuk. 2. İhsanın doğduğu yer. 3. Doğulan zaman. Hz. Muhammedin doğumunu anlatan manzum eser. - Türk dil kurallarına göre "d/t" olarak kullanılır. |
Mevlude | Erkek | Arapça | (bkz. Mevlud) |
Mevlüde | Erkek | Arapça | Çocuk. Yeni doğmuş çocuk. * Birisinin doğması. * Mevâlid-i selâseden herbiri |
Mevlüde - Mevlide | Erkek | Arapça | 1.Doğma, dünyaya gelme. 2.Doğulan zaman |
Mevlut | Erkek | Arapça | Doğma, dünyaya gelme (Mevlid-Mevlüd) |
Mevlüt | Erkek | Arapça | Mevlit, peygamberimizin doğum günü. |
Mevsim | Erkek | Arapça | 1. Yılın dört bölümünden biri. 2. Dağlamak suretiyle damga vurmak. |
Mevsul | Erkek | Arapça | Hz. Peygamberin isimlerinden |
Mevsunne | Erkek | Arapça | 1. Bahar yağmuru yağmış toprak. 2. Baştan aşağı süslü zırh. |
Mevzun | Erkek | Arapça | Biçimli, yakışıklı, güzel |
Mevzune | Erkek | Arapça | (bkz. Mevzun) |
Meyil | Erkek | Türkçe | Sevme, tutulma. Eğimli, eğiklik,Gönül akışı.. |
Meymun | Erkek | Arapça | Uğurlu, bereketli, kutlu |
Meymune | Erkek | Arapça | (bkz. Meymun). Hz. Peygamberin en son hanımı |
Meyra | Erkek | Bilinmiyor | Parıldayan Işık |
Meysur | Erkek | Arapça | Kolaylanmış, kolaylaştırılmış şeyler |
Meysure | Erkek | Arapça | (bkz. Meysur) |
Mezahir | Erkek | Türkçe | Çiçekli yerler, bahçe; mazhariyetler, lütuflar. |
Mezid | Erkek | Arapça | Artmış, artırılmış, büyümüş. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır |
Meziyet | Erkek | Arapça | Bir kişiyi başkalarından ayıran ve yücelten vasıf, üstünlük, değerlilik yüksek karakter |
Midhat | Erkek | Arapça | Övme. - Türk dil kuralı açısından "d/t" değişmesiyle kullanılır |
Miftah | Erkek | Arapça | 1. Anahtar. 2. Şifre cetveli. 3. Dil öğrenirken yapılacak tercüme ve meselelerin halledilmiş şekillerini gösteren kitap. 4. Hz.Peygamber (s.a.s)in isimlerinden. |
Mihca | Erkek | Arapça | Cihad meydanında ilk şehid olan Müslümanın adı. (Bedir Savaşı) |
Mihin | Erkek | Farsça | Büyük, ulu |
Mihine | Erkek | Farsça | (bkz. Mihin) |
Mihne | Erkek | Arapça | Düzleştirmek |
Mihrace | Erkek | Sanskritçe | Hindistanda kral ve prenseslere verilen unvan |
Mihran | Erkek | Arapça | Nehir. Pakistandan geçen İndus nehrine İslam müellifleri tarafından verilen isim |
Mihri | Erkek | Farsça | 1. Güneş. 2. Sevgi. 3. Eylül ayı. - Mihr ü mah, güneş ile ay. |
Mihriban | Erkek | Farsça | Şefkatli, merhametli, muhabbetli, güleryüzlü, yumuşak huylu |
Mihrican | Erkek | Farsça | Sonbahar |
Mihrimah | Erkek | Arapça | Güneş ile ay |
Mihrinaz | Erkek | Farsça | Naz güneşi. Çok nazlı |
Mihrinisa | Erkek | Farsça | Kadınlığın güneşi, erdemli, nitelikli kadın |
Mihrinur | Erkek | Farsça | Işık saçan, aydınlatan güneş |
Mihrişah | Erkek | Farsça | Şahların güneşi |
Mihriye | Erkek | Farsça | Güneşe ait, güneşle ilgili |
Mikail | Erkek | Arapça | Dört büyük melekten rızıkların taksimine memur melek |
Mikat | Erkek | Arapça | 1. Tesbit edilen yer ve zaman. 2. Mekke yolu üzerinde hacıların ihrama girdikleri yer. |
Milay | Erkek | Bilinmiyor | Anlamı hakkında bir bilgi mevcut değil. |
Milda | Erkek | Bilinmiyor | Deniz dibindeki kırmızı renkli değerli taş. |
Milena | Erkek | Almanca | Sevilen kız, sevgili |
Mimoza | Erkek | Latince | Baklagillerden ince ve san yapraklı çiçek açan bir cins süs bitkisi, küstümotu |
Mina | Erkek | Arapça | 1. Camın ana maddesi. 2. Liman, iskele. 3. Gökyüzü. |
Mine | Erkek | Farsça | 1. Maden ve çini üzerine vurulan camı andırır cila. 2. Dişlerin üzerindeki ince ve parlak tabaka. 3. İnce ve parlak nakış. |
Minel | Erkek | Türkçe | Cennetteki inci tanesi |
Minşar | Erkek | Arapça | 1. Cennet. 2. Şişe sırça. 3. Zümrüt, zebercet. |
Mira | Erkek | Latince | Eski likya kentlerinden birinin adı. Bir kuyruklu yıldız adı. Ayrıca ispanyolcada da "bak" anlamındadır. |
Miraç | Erkek | Arapça | 1. Merdiven. 2. Göğe çıkan. Hz. Muhammed (s.a.s)in göğe çıktığı gece ki, Recep ayının 27sine rastlayan kandil gecesidir. O gecede 5 vakit namaz farz kılınmıştır. |
Miran | Erkek | Farsça | Beyler |
MirAt | Erkek | Arapça | 1. Ayna. 2. Meşhur bir çeşit lali. |
Miray | Erkek | Farsça | Ayın ilk günleri |
Mircan | Erkek | Farsça | Canın içi |
Mirel | Erkek | Arapça | Rütbenin bi kolu, Miral miralay gibi Demir gibi güçlü eli olan... |
Mirhan | Erkek | Farsça | (bkz. Mircan) |
Mirkelam | Erkek | Farsça | Güzel, nazik konuşan kimse |
Mirnur | Erkek | Farsça | (bkz. Mircan) |
Mirsad | Erkek | Bilinmiyor | Durak |
Mirseyit | Erkek | Tatarca | Tatar devlet adamı. Anlamı konusunda bilgi sahibi olan ziyaretçilerimiz bize ulaşabilirler. |
Mirza | Erkek | Farsça | 1. Emiroğlu beyi, hükümdar soyundan gelen. 2. Doğu Türk devletlerinde asalet unvanı. 3. Dubb-i Ekber yıldız kümesindeki parlak yıldız. |
Mirzah | Erkek | Osmanlıca | 1. Üzüm çubuğunu yerden kaldırıp bağlayıp sardıkları ağaç. 2. (C: Merâzıh) Çekirdek ve ona benzer şeyleri dövüp ezdikleri taş. |
Mirzahan | Erkek | Farsça | Hükümdar soyundan gelen, İslam toplumlarında iyi sülalelerin çocuklarına verilen isim |
Misak | Erkek | Arapça | Sözleşme, yemin, and, ahid |
Misbah | Erkek | Arapça | Aydınlatma cihazı, ışık çırağı. Hz. Peygamber (s.a.s.)in isimlerinden |
Mislina | Erkek | Arapça | Eshabül-Kehfin(Yedi uyurlar) isimlerinden biri.(Kur’an’ı Kerim de yedi uyurların isimleriyle ilgili herhangi bir ibare bulunmamakla birlikte halk arasındaki isimlerinden biridir.) |
Mısra | Erkek | Türkçe | Şiirin bir satırı |
Miyase | Erkek | Bilinmiyor | (Miyan-ser) Yarısı değerli taşlarla süslü bir tür taç. |
Mizan | Erkek | Arapça | 1. Terazi. 2. Sağlama. |
Mizgin | Erkek | Kürtçe | Müjde. |
Muaddal | Erkek | Arapça | (bkz. Hz. Peygamberin isimlerinden) |
Mualla | Erkek | Arapça | 1. Yüce, yüksek, (bkz. Bülent). Makamı, rütbesi yüksek. 2. Bir yazı stili. |
Muammer | Erkek | Arapça | Ömür süren, yaşayan, yaşamış |
Muarra | Erkek | Arapça | Çıplak, soyulmuş. An, temizlenmiş |
Muattar | Erkek | Arapça | Güzel kokulu, ıtırlı |
Muaviye | Erkek | Arapça | Emevi devletinin ilk hükümdarı olup Hind ve Ebu Süfyanın oğludur. Mekkede doğmuştur. Hz. Peygamber (s.a.s.)in kayınbiraderi ve vahiy katibidir |
Muaz | Erkek | Arapça | 1. Korunan, sığınan. 2. Çok aziz, izzet sahibi, saygı uyandıran, kıymetli, muhterem, sevgili. Muaz b. Cebel, sahabeden. |
Muazzez | Erkek | Arapça | (bkz. Muaz). - Taziz edilmiş, izzetlendirilmiş. İzzet ve şeref sahibi. İkram ve izaz olunan, ağırlanan, hürmetle, saygı ile kabul olunan. Kıymetli, değerli, aziz |
Mubahat | Erkek | Arapça | Günahı, sevabı olmayan, işlemesi ne haram, ne de helal olan (mubah) |
Mübahat | Erkek | Arapça | Övünme, iftihar etme |
Mübarek | Erkek | Arapça | 1. Bereketli, feyizli. Uğurlu, hayırlı, kutlu, mutlu. 2. Beğenilen, sevilen, kızılan şaşılan kimse. Bir şey hakkında sözleşme. |
Mübareke | Erkek | Arapça | (bkz. Mübarek) |
Mübeccel | Erkek | Arapça | Yücelmiş, saygı gösterilmiş yüce, ulu |
Mübelliğ | Erkek | Arapça | 1. Tebliğ eden, haber veren bildiren. 2. Büyük camilerde imamın söylediğini tekrarlayan kimse. - Hz. Peygamberin isimlerinden. |
Müberra | Erkek | Arapça | Temize çıkmış aklanmış, müstesna, azade, arınmış. Hz. Peygamberin isimlerinden |
Mübeşşir | Erkek | Arapça | Müjdeci, muştucu. - Hz. Peygamber (s.a.s)in isimlerinden |
Mübin | Erkek | Arapça | 1. İyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan, hayrı şerden ayıran. 2. Açık anlaşılır, aşikar, belli. 3. Kuranı Kerimi bazen de peygamber (s.a.s.)i vasfetmek için kullanılmıştır |
Mübine | Erkek | Arapça | (bkz, Mübin) |
Mübrem | Erkek | Arapça | Kaçınılmaz olan. Vazgeçilmez olan. Acele yapılması lüzumlu bulunan. Elzem. |
Mübşer | Erkek | Arapça | İbşar olunmuş, müjdelenmiş, mübeşşer |
Mübtehic | Erkek | Arapça | Sevinçli, sevinmiş, memnun, mesrur, şad. (bkz. Behçet, Şadan) |
Mücab | Erkek | Arapça | Kabul cevabı almış olan. Duası kabul olunan |
Mücadele | Erkek | Arapça | 1. Uğraşma, savaşma, çatışma. 2. Kuran surelerinden birisinin adı. |
Mücahid | Erkek | Arapça | 1. Cihad eden, din düşmanlarıyla savaşan. Savaşan, uğraşan, savaşçı. 2. Gayret eden, çok çalışan. 3. Tasavvufta nefsine karşı gelerek kendini terbiye eden ve böylece manevi makamlara erişen kimse, derviş. - Türk dil kurallarına göre d/t olarak kullanılır. |
Mücahiddin | Erkek | Arapça | Din savaşçısı, İslam askeri |
Mücahit | Erkek | Arapça | Savaşçı, cihada katılan |
Mücd | Erkek | Arapça | Kıvırcık, kıvrılmış, lülelenmiş saç |
Müceddet | Erkek | Arapça | Yeni, henüz kullanılmamış |
Mücella | Erkek | Arapça | Parlatılmış, parlak, cilalı |
Mücevher | Erkek | Arapça | 1. Değerli süs eşyası. 2. Arap alfabesinde noktalı olan harf. |
Mucib | Erkek | Arapça | 1. İcabet eden, uyan. İcap eden, gereken. 2. Sebeb olan, vesile teşkil eden. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır. |
Mucibe | Erkek | Arapça | (bkz. Mucib) |
Mucid | Erkek | Arapça | 1. Yaratıcı. 2. Bir buluş ortaya çıkaran kimse. |
Mucide | Erkek | Arapça | (bkz. Mucid) |
Mucip | Erkek | Bilinmiyor | Gerektiren, gerektirici |
Mucize | Erkek | Arapça | Hayran bırakan, olağanüstü olay. İnsan aklının alamayacağı |
Mücmel | Erkek | Arapça | Kısa ve az sözle anlatılmış, öz, özet |
Mücteba | Erkek | Arapça | Seçilmiş, seçkin. Hz. Peygamberin isimlerinden |
Müctehid | Erkek | Arapça | İctihad eden, gücü yettiği kadar çalışan. Ayet ve hadislerden şeri hükümler çıkaran din alimi. - İmam-ı Azam gibi |
Müdafi | Erkek | Arapça | Müdafaa eden, koruyan. Savunan, dayanan |
Mudat | Erkek | Arapça | Çorak su, tatlı su, buruk. |
Müdebber | Erkek | Arapça | Tedbir alınmış, düşünce ile hareket edilmiş |
Müdrik | Erkek | Arapça | İdrak eden, anlayan, aklı ermiş |
Müdrike | Erkek | Arapça | (bkz. Müdrik) |
Müemmil | Erkek | Arapça | Temin edilmiş, sağlanmış, emniyete alınmış. -Hz. Peygamberin isimlerinden |
Müesser | Erkek | Arapça | Kendisine bir şey tesir etmiş olan |
Müeyyed | Erkek | Arapça | Teyid edilmiş, kuvvetlendirilmiş, sağlam. Doğrulanmış. Yardım gören |
Mufaddal | Erkek | Arapça | Faziletli, fazileti çok adam |
Müfahir | Erkek | Arapça | Övünen |
Müfahire | Erkek | Arapça | Fahreden, övünen |
Müferrec | Erkek | Arapça | 1. Meydanı olan, geniş. 2. Keder gideren. |
Müferrih | Erkek | Arapça | Ferahlık veren, iç açan |
Müfid | Erkek | Arapça | 1. İfade eden, anlatan, manalı. 2. Faydalı. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır. |
Müfide | Erkek | Arapça | (bkz. Müfid) |
Müfit | Erkek | Arapça | Faydalı, yararlı |
Müfiz | Erkek | Arapça | Feyizlendiren, feyiz veren. Allahın isimlerinden. -"Abd" takısı alarak kullanılır. Abdulmufiz |
Müftehir | Erkek | Arapça | 1. İftihar eden, övünen. Şanlı, şerefli. 2. Parasız işgören, fahri. |
Muğdat | Erkek | Arapça | (Arapça Mudadtan))Çorak su, tatlı su, buruk. |
Müge | Erkek | Fransızca | İnci çiçeği |
Muhabbet | Erkek | Arapça | 1. Sevme, sevgi. 2. Dostluk. Dostça konuşma. |
Muhaccel | Erkek | Arapça | 1. Ayağı sekili beyaz at. 2. Gerdeğe konulmuş. |
Muhacir | Erkek | Arapça | Göç eden, göçmen |
Muhafız | Erkek | Arapça | Muhafaza eden, değiştirmeyen, koruyan. Bekçi |
Muhammed | Erkek | Arapça | 1. Birçok defalar hamdu sena olunmuş, tekrar tekrar övülmüş. 2. Birçok güzel huylara sahip. Hz. Peygamber (s.a.s)in isimlerindendir. Dedesi Abdülmuttalib tarafından, gökte hak yerde halk övsün niyetiyle bu ad konulmuştur. Kuranda dört yerde zikredilmiştir. |
Muhammet | Erkek | Arapça | 1. Birçok defalar hamdu sena olunmuş, tekrar tekrar övülmüş. 2. Birçok güzel huylara sahip. Hz. Peygamber (s.a.s)’in isimlerindendir. Dedesi Abdülmuttalib tarafından, gökte hak yerde halk övsün niyetiyle bu ad konulmuştur. Kur’an’da dört yerde zikredilmiştir. Bknz. Muhammed |
Muharrem | Erkek | Arapça | 1. Tahrim olunmuş, haram kılınmış. 2. Kamer takviminin birinci ayı aşura ayı. Müslümanlıktan önce bu ayda savaşmak yasak olduğu için bu ad verilmiştir. Bu ayın ilk 10 gününde Kerbela vakasının yıldönümünde matem yapılır. 10. gününde aşure pişirilir. |
Muhbir | Erkek | Arapça | Haber veren, haberci |
Muhdin | Erkek | Arapça | (bkz. Hz. Peygamberin isimlerinden) |
Müheymin | Erkek | Arapça | Birini korkudan koruyan. Allahın isimlerinden. -"Abd" takısı almadan kullanılmaz. Abdulmüheymin |
Müheyya | Erkek | Arapça | Hazır |
Muhib | Erkek | Arapça | 1. Seven, sevgi besleyen, dost. 2. Tutkan, yer. 3. Bir tarikata intisap etmemekle birlikte yakınlığı olan. |
Mühib | Erkek | Arapça | 1. Heybetli, korkunç, korkutan. 2. Tehlikeli ve saygı uyandıran. |
Muhibe | Erkek | Arapça | (bkz. Muhib) |
Mühibe | Erkek | Arapça | (bkz. Mühib) |
Muhiddin | Erkek | Arapça | Dini saran, çevreleyen. - Türk dil kuralları açısından "d/t" olarak kullanılır |
Muhip | Erkek | Bilinmiyor | Seven, sevişen |
Muhittin | Erkek | Arapça | Dini güçlendiren |
Muhlis | Erkek | Arapça | Halis, katıksız. Dostluğu, samimiliği ve her hali içten gönülden olan |
Muhlise | Erkek | Arapça | (bkz. Muhlis) |
Mühre | Erkek | Farsça | 1. Bir çeşit yuvarlak şey. 2. Cam boncuk. Mühre-i Zar: Güneş. |
Muhsin | Erkek | Arapça | İhsan eden, iyilikte, bağışta bulunan |
Muhsine | Erkek | Arapça | (bkz. Muhsin) |
Muhtar | Erkek | Arapça | 1. İhtiyar eden, seçilmiş, seçkin. Hareketinde serbest olan, istediği gibi davranan, dilediğini yapan. 2. Köy veya mahalle işlerine bakmak üzere halkın seçtiği kimse. Hz. Peygamber (s.a.s)in isimlerinden. |
Muhterem | Erkek | Arapça | İhtiram olunmuş. Saygıdeğer, sayılan |
Muhteşem | Erkek | Arapça | İhtişamlı, tantanalı, debdebeli, görkemli |
Muhyi | Erkek | Arapça | İhya eden, dirilten, canlandıran, hayat veren. - Allahın isimlerindendir. "Abd" takısı alarak kullanılır. Abdulmuhyi |
Muid | Erkek | Arapça | Öğretmen yardımcısı. Asistan |
Muin | Erkek | Arapça | Yardımcı. Çırak |
Muine | Erkek | Arapça | (bkz. Muin) |
Muiz | Erkek | Arapça | Ağırlayıcı, izzet ve ikram edici. Allahın isimlerindendir. "Abd" takısı alarak kullanılır. Abdulmuiz |
Müjdat | Erkek | Farsça | Müjdeler, sevinçli haberler |
Müjde | Erkek | Farsça | 1. Muştu, sevinç haberi, büşra. 2. Hayırlı, sevinçli bir haber getirene verilen bahşiş. |
Müjgan | Erkek | Farsça | Kirpikler, kirpik |
Mukaddemun | Erkek | Arapça | (bkz. Hz. Peygamberin isimlerinden) |
Mukadder | Erkek | Arapça | 1. Takdir olunmuş, kıymeti biçilmiş, kadri değeri bilinmiş, beğenilmiş. 2. Yazılı, yazılıp belirlenmiş ilahi taktir. 3. Yazılı olmayıp sözün gelişinden anlaşılan. Hz. Peygamberin isimlerinden. |
Mukaddes | Erkek | Arapça | Takdis edilmiş, mübarek kutsal temiz. Mübarek, kutsal kitaplar, Kuran, Tevrat, Zebur, İncil |
Mükafat | Erkek | Arapça | Ödül. Değerlendirici, sevindirici davranış |
Mukaffa | Erkek | Arapça | Uyaklı, kafiyeli. - (bkz. Hz. Peygamberin isimlerinden) |
Mükafi | Erkek | Arapça | Eşit, beraber |
Mukayyet | Erkek | Arapça | 1. Kayıtlı, bağlı, bağlanmış. 2. Ayağında zincir ve pranga bulunan. 3. Bir işe ehemmiyet veren. 4. Kaydolunmuş, deftere geçmiş. |
Mukbil | Erkek | Arapça | İkballi, kutlu, mutlu, bahtiyar, mesud |
Mukbile | Erkek | Arapça | (bkz. Mukbil) |
Mükerrem | Erkek | Arapça | Muhterem, aziz sayın, saygıdeğer, sayılan, onurlandıran, hürmet ve tazime erişmiş |
Mukim | Erkek | Arapça | İkamet eden, oturan. Hz. Peygamberin isimlerinden |
Mukime | Erkek | Arapça | (bkz. Mukim) |
Mukmir | Erkek | Arapça | Ay ışıklı, mehtaplı |
Mukmire | Erkek | Arapça | (bkz. Mukmir) |
Mükrem | Erkek | Arapça | Kerem ve şeref ile nitelenmiş olan |
Mükremin | Erkek | Arapça | İkram olunmuş, ağırlanmış |
Mükrim | Erkek | Arapça | İkramcı, ikram eden, ağırlayan-ağırlayıcı, misafirperver |
Mükrime | Erkek | Arapça | (bkz. Mükrim) |
Muktedir | Erkek | Arapça | İktidarlı, gücü yeten, becerebilen |
Muktefi | Erkek | Arapça | 1. İktifa eden. 2. Ardı sıra izinden gidilmiş örnek olan. - Hz. Peygamber (s.a.s.)in isimlerinden. |
Mülayim | Erkek | Arapça | 1. Uygun, muvafık. 2. Yumuşak huylu, yavaş kimse. Pekliği olmayan. |
Müleyke | Erkek | Arapça | Küçük kraliçe anlamındadır. |
Mülhim | Erkek | Arapça | İlham veren, içe doğduran, esinlendiren |
Mülhime | Erkek | Arapça | (bkz. Mülhim) |
Mülket | Erkek | Arapça | Ülke |
Mülteka | Erkek | Arapça | Kavuşma, buluşma, birleşme yeri |
Mültemi | Erkek | Arapça | Parlayan, parıldayan |
Mümin | Erkek | Arapça | İnanan, iman eden |
MüMin | Erkek | Arapça | İman etmiş, İslam dinine inanmış, müslüman |
MüMine | Erkek | Arapça | (bkz. Mümin) |
Mümtaz | Erkek | Arapça | İmtiyaz tanınmış, ayrı tutulmuş, üstün tutulmuş. Seçkin |
Münci | Erkek | Arapça | İnca eden, kurtaran, halaskar. - Hz. Peygamberin isimlerinden |
Münevver | Erkek | Arapça | Tenvir edilmiş, nurlandırılmış, aydınlatılmış, ışıklı. Aydın |
Müneyke | Erkek | Arapça | Anlamı konusunda bize yardımcı olmak istiyorsanız yorumlarınızı bekliyoruz. |
Mungar | Erkek | Türkçe | Eli açık, cömert |
Münib | Erkek | Arapça | 1. İnabe eden, asiliği, azgınlığı bırakarak Allaha yönelen. 2. Güzel yağan, faydalı yağmur. 3. Taze ve verimli bahar. |
Münibe | Erkek | Arapça | (bkz. Münib) |
Münif | Erkek | Arapça | 1. Yüksek, ulu, büyük, ali, bülend. 2. Yüksek, büyük hükümler. |
Münife | Erkek | Arapça | (bkz. Münif) |
Münim | Erkek | Arapça | Nimet veren,yedirip içiren. - Takı alarak kullanılır. Abdülmünim |
Münir | Erkek | Arapça | 1. Nurlandıran, ışık veren, parlak, ziyalar. 2. Kuranda peygambere ve ilahi kitaplara sıfat olarak kullanılmıştır. |
Münire | Erkek | Arapça | (bkz. Münir) |
Münirhan | Erkek | Türkçe | Nurlandıran (ışık saçan )hükümdar. |
Munis | Erkek | Arapça | Ünsiyetli alışılan, yadırganmaz, alışılmış. Cana yakın sevimli. İnsandan kaçmayan |
Munise | Erkek | Arapça | (bkz. Munis) |
Münşi | Erkek | Arapça | İnşa eden, yapan. Yapısı, üslubu güzel olan, iyi katib |
Münteha | Erkek | Arapça | Son, nihayet, uç, en son, akıbet |
Munteka | Erkek | Arapça | (bkz. Hz. Peygamberin isimlerinden) |
Münzir | Erkek | Arapça | 1. Akıbetinin kötülüğünü söyleyerek korkutan. 2. Kafirleri ve münafıkları sapıklıklarından döndürmek için cehennem azabı ile korkutan. Rasulullah için kullanılmıştır. Birçok sahabe de bu ismi kullanmıştır. |
Murad | Erkek | Arapça | Arzu, istek, dilek. Maksat meram. Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır |
Muradiye | Erkek | Arapça | (bkz. Murad) |
Murat | Erkek | Arapça | Amaç, maksat, istek |
Murathan | Erkek | Arapça | (bkz. Murat). |
Mürdaz | Erkek | Farsça | İran güneş yılının 5. ayı |
Müren | Erkek | Türkçe | Akarsu, dere, ırmak |
Mürevva | Erkek | Arapça | Aklı, fikri, düşünüşü görünüşü sağlam |
Mürid | Erkek | Arapça | 1. İdare eden, emreden buyuran. 2. Bir şeyhe bağlı olan kimse. - Türk dil kurallarına göre "d/t" olarak kullanılır. |
Müride | Erkek | Arapça | (bkz. Mürid) |
Mürsel | Erkek | Arapça | 1. Gönderilmiş yollanılmış. Şeriat sahibi peygamberler. 2. Salıverilmiş suç. 3. Bir yazı sitili. Hz. Peygamberin isimlerinden. |
Mürselin | Erkek | Farsça | Gönderilen anlamını taşımaktadır. |
Mürşid | Erkek | Arapça | 1. İrşad eden, doğru yolu gösteren kılavuz. 2. Tarikat şeyhi. Gafletten uyandıran. |
Mürşide | Erkek | Arapça | (bkz. Mürşid) |
Mürşit | Erkek | Arapça | Doğru yolu gösteren |
Murtaza | Erkek | Arapça | 1. İrtiza edilmiş, beğenilmiş seçilmiş. Güzide. 2. Allahın razı olduğu kişi, kendisinden razı olunan kişi. - Aliyyül-Murtaza: Hz. Alinin lakabı. |
Mürüvvet | Erkek | Arapça | İnsaniyet, mertlik, yiğitlik. Cömertlik, iyilikseverlik |
Mürvet | Erkek | Arapça | Yiğitlik,Kişilik,mertlik |
Mus´ab | Erkek | Arapça | Zor. Güçlü, dayanıklı. Ashabdan ünlü şehid Musab b. Umeyrin adıdır |
Musa | Erkek | Arapça | Vasiyet edilmiş. Vasi nasbolunmuş, vasiyeti yerine getirmekle vazifelendirilmiş. Tavsiye olunmuş. Sina yarımadısında, Eymen vadisinde Tur dağında Allahın lütfuna mazhar olarak, kavmine "on emir" adı altında Allahın şeriatını bildiren peygamber. Büyük kitaplardan Tevrat ona indirilmiştir |
Musab | Erkek | Arapça | Müsibete (felakete) uğramış; isabet etmiş. |
Musaddık | Erkek | Arapça | Gerçekliğini ve geçerliliğini resmi yazı ile bildiren. Tasdik eden |
Müşerref | Erkek | Arapça | Şereflendirilmiş kendisine şeref verilmiş, şerefli |
Müsevver | Erkek | Arapça | Çevresine sur, duvar çevrilmiş korunmuş |
Müşfik | Erkek | Arapça | Şefkatli, merhametli, acıyan, seven |
Müşfika | Erkek | Arapça | (bkz. Müşfik) |
Müşir | Erkek | Arapça | 1. Haber veren, bildiren. 2. Emir ve işaret eden. 3. Mareşal. - Daha çok lakab olarak kullanılır. |
Muslih | Erkek | Arapça | İslah eden, iyileştiren, düzeltici, arabulucu. Barıştıran. Bu kelime Kuranda birkaç defa zikredilmiştir |
Muslihiddin | Erkek | Arapça | Dinin salahı için çalışan |
Müslim | Erkek | Arapça | İslam dininde olan |
Müslime | Erkek | Arapça | (bkz. Müslim) |
Müslüm | Erkek | Arapça | İslam Dininden olan / Teslim olan |
Mustafa | Erkek | Arapça | 1. Temizlenmiş, seçilmiş, güzide. 2. Hz. Peygamberin isimlerinden. 3. Sad Suresi 47. ayette geçer. |
Müştak | Erkek | Arapça | İştiyaklı, özleyen, göreceği gelen, can atan |
Müstakim | Erkek | Arapça | Doğru, düz, dik. Temiz, namuslu |
Müstean | Erkek | Arapça | Kendisinden yardım beklenen, yardım istenen. -Allahın sıfatlarındandır |
Müstebşir | Erkek | Arapça | İstibşar eden, müjdeleyen. Müjde ile sevinen |
Müstecab | Erkek | Arapça | İsticabe edilmiş, kabul olunmuş, (bkz. Mücab) |
Müştehir | Erkek | Arapça | İştihar eden, şöhret bulan, meşhur |
Müstekbir | Erkek | Arapça | 1. Kibirlenen kendini büyük gören, büyüklenen. 2. Alaha karşı büyüklenen kafir ve mülhid. |
Müstekfi | Erkek | Arapça | Yetecek kadarını isteyen |
Müstenir | Erkek | Arapça | Işıklı, parlak |
Müstenire | Erkek | Arapça | (bkz. Müstenir) |
Müstesna | Erkek | Arapça | 1. İstisna edilen, kural dışı bırakılan, bırakılmış. 2. Bütün. 3. Ayrı tutulan, ayrık. 4. Benzerlerinden baskın. |
Müstezım | Erkek | Arapça | 1. İstizanı eden, büyük gören, büyük tutan, cömert. 2. Kibirli, gururlu. |
Muştu | Erkek | Türkçe | Müjde, sevindirici haber |
Muştubey | Erkek | Türkçe | (bkz. Muştu) |
Muta | Erkek | Arapça | İtaat olunan, boyun eğilen, başkalarının kendisine itaat ettikleri. Hz. Peygamberin isimlerinden |
Mutahhar | Erkek | Arapça | Takdir edilmiş, temizlenmiş, temiz. Temiz mübarek |
Mutalla | Erkek | Arapça | Yaldızlanmış, yaldızlı |
Mutarra | Erkek | Arapça | Çok taze, parlak |
Mutasım | Erkek | Arapça | 1. İtisam eden, eliyle tutan, yapışan. 2. Günahtan çekinen. 3. Allahın ipine sımsıkı sarılan. |
Mute | Erkek | Arapça | Ürdünde Lut gölünün kuzeyinde verimli bir ova. Peygamberliğin son dönemlerinde hristiyanlarla yapılan savaşın adı |
Müteal | Erkek | Arapça | Yüksek, yüce. (bkz. Bülend) |
Muteber | Erkek | Arapça | 1. İtibarlı, hatırı sayılır, saygın. 2. İnanılır, güvenilir. 3. Yürürlükte olan geçer. |
Mutena | Erkek | Arapça | 1. Özenle dikkatle seçilmiş. 2. Önemli, seçkin. 3. Az bulunur. |
Muti | Erkek | Arapça | 1. İtaat eden, baş eğen, veren. Tabi, bağlı. 2. Rahat ve uslu. |
Mutia | Erkek | Arapça | (bkz. Muti) |
Mütim | Erkek | Arapça | Tamamlayan, tamamlayıcı, tamamlamaya yarayan |
Mutlay | Erkek | Türkçe | Mutlu, sevinçli ay |
Mutlu | Erkek | Türkçe | Talihli, uğurlu. Bahtiyar |
Mutlualp | Erkek | Türkçe | (bkz. Mutlu) |
Mutluer | Erkek | Türkçe | (bkz. Mutlu) |
Mutlugün | Erkek | Türkçe | (bkz. Mutlu) |
Mutluhan | Erkek | Türkçe | (bkz. Mutlay) |
Mutlukani | Erkek | Türkçe | (bkz. Mutlu) |
Mutlutekin | Erkek | Türkçe | (bkz. Mutlay) |
Muttaki | Erkek | Arapça | İttika eden, sakınan, çekinen. Allahtan korkan, abid, zahid. - Hz. Peygamberin isimlerinden |
Muttalib | Erkek | Arapça | Talepte bulunan, isteyen, (bkz. Abdülmuttalib |
Muvaffak | Erkek | Arapça | 1. Allahın yardımına ulaşmış, işi rast gitmiş kimse. 2. Başaran beceren. |
Muvahhid | Erkek | Arapça | Allahın birliğine inanan. Allahtan başka hiçbir ilah ve kanun koyucu tanımayan, yalnız Allahtan gelen emirleri kabul eden |
Muvakkar | Erkek | Arapça | Tevkir edilmiş, ağırlanmış, saygı gösterilmiş olan. Vakarlı, ağırbaşlı |
Müveddet | Erkek | Arapça | Sevgi, muhabbet, dostluk |
Müvella | Erkek | Arapça | Bir davanın veya anlaşmazlığın halli, bir işin araştırılması konusuna şeriatça vazifelendirilmiş şahıs |
Müyesser | Erkek | Arapça | Kolayı bulunup yapılan, kolay gelen, kolaylıkla olan |
Muzaffer | Erkek | Arapça | Zafer, üstünlük kazanmış, üstün |
Müzahir | Erkek | Arapça | Zahir olan, arka çıkan, yardım eden, koruyan |
Muzam | Erkek | Arapça | Bir şeyin en büyük kısmı |
Müzdad | Erkek | Arapça | Ziyadeleşmiş, artmış, çoğalmış. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır |
Müzehher | Erkek | Arapça | Çiçekli, çiçeklenmiş, çiçek açmış. - (bkz. Zühre) |
Müzekkir | Erkek | Arapça | – Zikreden hatıra getiren anan. Zikreden ibadet eden. - Hz. Peygamberin isimlerinden. |
Müzemmil | Erkek | Arapça | 1. Bir şeye sarılmış sargılanmış. 2. Kuran-ı Kerimde bir sure adı. |
Müzeyyen | Erkek | Arapça | Zinetlendirilmiş, süslenmiş, süslü |
Muzi | Erkek | Arapça | Işık veren parlayan parlak |
- bebek isimleri
- M harfi
Tepkini Göster
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Yorumlar
Sende Yorumunu Ekle