Bebek İsimleri Listesi - I ve İ Harfi İle Başlayanlar
187
İsim | Cinsiyet | Köken | Anlamı |
İbadullah | Erkek | Arapça | 1. Allahın kullan, insanlar, (bkz. Abdullah). 2. Çok, pek çok. |
İber | Erkek | Arapça | İbretler, alınan kötü dersler |
İbhac | Erkek | Arapça | Sevindirme, sevindirilme |
İbiş | Erkek | Türkçe | l. Ortaoyunu ve kukla tiplerinde gülünç şahıs. 2. Avanak, sersem. Daha çok takma isim olarak kullanılır. |
İbn | Erkek | Arapça | Erkek çocuk demektir. Araplarda birçok şahıs babalarının isimleriyle anılmıştır. İbn Abbas (Abdullah): Rasulullah in amcası Abbasın oğlu. Sahabedendir |
İbra | Erkek | Arapça | Beri kılma, beraat etme, temize çıkarılma, aklanma. |
İbrahim | Erkek | Arapça | 1. İnananların babası. 2. Hakların babası. 3. Kuranda ismi geçen İbrahim peygamber. |
İbret | Erkek | Arapça | 1. Bir olaydan, kötü bir durumdan ders alma. 2. İbret alınacak olay, iş, acaip, tuhaf. |
İbrin | Erkek | Arapça | Yüzü parlak, güzel olan sevgili |
İbrinşak | Erkek | Arapça | Ağaçta, çiçek açma, ağacın çiçeğinin tomurcuğunu yarıp çıkması |
İbriz | Erkek | Arapça | Halis, saf altın |
İbsan | Erkek | Arapça | İnsanın yüzü veya huyu güzel olma |
İbşar | Erkek | Arapça | Müjde verme, müjdeleme, muştulama |
İcab | Erkek | Arapça | 1. Lazım gelme, gerçek. 2. Bir sözleşme için ilk söylenen söz. 3. Olumlama, olumlu hale gelme. |
İcabet | Erkek | Arapça | 1. Kabul etme, kabul edilme. 2. Razı olma, uyma. |
İcabi | Erkek | Arapça | (bkz. İcab) |
İcazet | Erkek | Arapça | 1. İzin, ruhsat. 2. Diploma. |
İci | Erkek | Farsça | 1. Hükümdar veziri vekili. 2. Atmaca. |
İçkin | Erkek | Türkçe | Varlığın içinde bulunduğu varlığın yapısına karışmış olan. 2. Yalnızca bilinçte olan. 3. Deney içinde kalan, deneyi aşmayan. 4.Dünya içinde dünyada olan |
İclal | Erkek | Arapça | 1. Büyültme, saygı gösterme, ikram. 2. Büyüklük, kudret ve kuvvet. |
İcma | Erkek | Arapça | Dağınık şeyleri toplama, biraraya getirme |
İcmal | Erkek | Arapça | 1. Özetleme. 2. Özet. 3. Cem, toplama. |
İçöz | Erkek | Türkçe | İçli, özlü değerli |
İçten | Erkek | Türkçe | Yürekten, candan, samimi. En önemli, can alıcı noktasından |
İdicanan | Erkek | Arapça | Sevgilinin bayramı |
Idık | Erkek | Türkçe | Kutsal, mübarek |
İdikut | Erkek | Türkçe | 1. Kutlu, saadetli. 2. Yüksek rütbeli. 3. Eski Türklerde bir hükümdar ünvanı. |
Idıkut | Erkek | Türkçe | 1. Eski Türklerde bir şan. 2. Devlet yönetme gücü. |
İdil | Erkek | Yunanca | 1. Kır hayatını konu edinen yazı veya şiir, aşk hakkında. 2. Küçük ve şairane resim. 3. İçten ve saf aşk. |
İdilsu | Erkek | Yunanca-Türkçe | Su için yazılmış şiir şarkı. |
İdlal | Erkek | Arapça | Naz etme, nazlanma, aşın derecede nazlanma |
İdris | Erkek | Arapça | 1. Meyvesi hoş kokulu, kerestesi güzel bir kiraz türü. 2. İlim ve fende ileri seviyede olan anlamında. 3. Kuran-ı Kerimde ismi geçen İdris peygamber. 4. İlk kez giysi dikip giydiği için terzilerin, ilk kez kalem kullandığı için yazarların piri sayılmaktadır. |
İfakat | Erkek | Arapça | 1. Hastalıktan kurtulma, iyileşme. 2. Ayılma. |
İfaza | Erkek | Arapça | 1. Feyizlendirme, feyz ve nur verme. 2. Kabı taşıncaya kadar doldurma. |
İfdal | Erkek | Arapça | 1. Lütuf ve bağış. |
İffet | Erkek | Arapça | 1. Afiflik, temizlik. 2. Namus. |
İfhar | Erkek | Arapça | Onurlandırma, üstün etme |
İftihar | Erkek | Arapça | 1. Şeref, şan. 2. Övünme. |
İğdemir | Erkek | Türkçe | Marangozlukta ağaç delmek için kullanılan çelik araç |
İhlas | Erkek | Arapça | 1. Halis, temiz doğru sevgi. 2. Gönülden gelen dostluk, samimiyet, doğruluk, bağlılık. 3. Kuran-ı Kerimin 112. suresinin adı. |
İhmirar | Erkek | Arapça | Kızarma, kızıllık. |
İhsan | Erkek | Arapça | 1. İyilik etme. 2. Bağış bağışlama. 3. Verilen bağışlanan şey. 4. Lütuf, iyilik. |
İhtimam | Erkek | Arapça | Dikkatle çalışma, önemle inceleme |
İhtiram | Erkek | Arapça | Saygı, hürmet |
İhtişam | Erkek | Arapça | Büyüklük, göz alıcılık, gösterişlilik, görkem |
İhvan | Erkek | Arapça | 1. Sadık, samimi candan dostlar. 2. Aynı tarikata mensup insanlar. |
İhya | Erkek | Arapça | 1. Diriltme, diriltilme, canlandırma. 2. Taze can verircesine iyilik lütfetme. 3. Yeniden kuvvetlendirme. 4. Uyandırma, canlandırma, tazelik verme. 5. Allahın sıfatlarından. |
İkan | Erkek | Arapça | Sağlam biliş, bilme |
İkbal | Erkek | Arapça | 1. Birine doğru dönme. 2. Baht-talih. 3. İşlerin yolunda gitmesi, bahtlı, saadetli, mutlu olması. 4. Arzu, istek. |
İkbar | Erkek | Arapça | Büyük, ulu görme, görülme. |
İkdam | Erkek | Arapça | 1. İlerleme. 2. İlerlemeye çalışma. |
İklil | Erkek | Arapça | Taç esfer |
İklim | Erkek | Yunanca | Bir ülke ya da bölgenin ortalama hava durumunu belirleyen meteorolojik olayların tümü |
İklima | Erkek | Arapça | Adem a.s ilk kız çocuğu dünyaya gelen engüzel 3 kadından biri |
Iknat | Erkek | Arapça | 1. Allaha dua etme, yalvarma. 2. İnkisar etme. 3. Namazda kıyamı uzatma ve hacca devam etme. |
İkra | Erkek | Arapça | HZ. Muhammed (S.A.V) inen ilk Vahy. Oku Anlamına Geliyor. |
İkram | Erkek | Arapça | 1. Hürmet, saygı gösterme. 2. Ağırlama. 3. Bir şeyi hediye, armağan olarak verme. 4. Hesap dışı yapılan inceleme. |
İkramullah | Erkek | Arapça | Allahın ikramı, nimeti, bağışı |
İkranur | Erkek | Arapça | Herşeye rabbin ismi ile başlayan, nurlu insan. |
İksir | Erkek | Arapça | 1. Ortaçağ kimyacılarının olağanüstü etkili güçte varsaydıkları cisim. 2. Etkili, yarar şurup. 3. En etkili neden. |
İktidaullah | Erkek | Arapça | Allaha tabi olma, uyma |
İla | Erkek | Arapça | YEVM-İL KIYAME Kıyamete kadar. |
İlaf | Erkek | Arapça | Sevmek, bir şeyleri birleştirmek, üst üste koymak anlamlarını taşır. Kureyş suresinde bulunur. |
İlayda | Erkek | Bilinmiyor | Su perisi |
İlaydan | Erkek | Türkçe | Su kenarlarında yetişen küçük bir bitki türü |
İlbaşı | Erkek | Türkçe | Selçuklularda köy yöneticisi |
İlber | Erkek | Türkçe | Uygur ve karluklarda hükümdara bağlı yüksek devlet memuru, idareci anlamında "ilteber" veya "elteber" unvanları kullanılmıştır. Diğer yandan türkçe’de "ilver" anlamında "ilber" sözü kullanılmaktadır. |
İlbey | Erkek | Türkçe | Bir müddet "vali" karşılığında resmen kullanılan uydurma kelime |
İlbeyi | Erkek | Türkçe | Eski Türklerde ve Osmanlılarda bazı oymak beyleri ve ileri gelenler için kullanılan ünvan |
İlbilge | Erkek | Türkçe | Bir ülkenin tanınmış saygın, bilgin kişisi |
İlcan | Erkek | Türkçe | Ülkenin canı, sevdiği kişisi |
Ilcan | Erkek | Bilinmiyor | Anlamı konusunda bilgi sahibi olan ziyaretçilerimiz bize yardımcı olabilirler. |
İldemir | Erkek | Türkçe | Ülkenin en sağlam, güçlü, kuvvetli kişisi |
İldeniz | Erkek | Türkçe | 1. Ülkenin denizi. İldeniz Şemseddin: Azerbaycan Atabeyleri diye de anılan İldenizler Sülalesinin kurucusu. Kıpçaklardandır. (Öl. 1175). |
Ildır | Erkek | Türkçe | 1. Parıltı, parlayış. 2. Alacakaranlık. |
Ildız | Erkek | Türkçe | 1. Yıldız. 2. Gündönümünden 10 gün önceki zaman. |
İlenç | Erkek | Türkçe | İlenmek amacıyla söylenen söz, ilenme |
İley | Erkek | Farsça | 1. Huzur. 2. Yan, yön, karşı taraf. |
İlgar | Erkek | Türkçe | 1. Eski Türklerde at koşularına ve tören olarak yapılan koşulara verilen ad. 2. Atın dört nala koşması. |
Ilgar | Erkek | Türkçe | 1. Çok çabuk, hızlı. 2. Hücum, akın. 3. Verilen söz. 4. Havanın parlak, açık olması. 5. Öfke. |
İlgari | Erkek | Türkçe | 1. Artukluların Mardin ve Silvan kolundan iki Atabeyin adı. 2. Komutan, önder. |
Ilgaz | Erkek | Türkçe | 1. Atın dört nalla koşması. 2. Hücum, akın. 3. Çankırı ilinin ilçe merkezi. 4. Batı Karadeniz bölgesinin en yüksek dağ kitlesi. |
Ilgazer | Erkek | Türkçe | (bkz. Ilgar) |
İlgi | Erkek | Türkçe | 1. İki nesne arasındaki bağ, alaka. 2. Kimyada bir cismin başka bir cisimle birleşmeye olan meyli. |
Ilgı | Erkek | Türkçe | 1. Soy sop. 2. Sürü. 3. Çoban. 4. Hısım, akraba. |
Ilgım | Erkek | Türkçe | 1. Serap. (bkz. Serap). 2. Gök erimi, serap. 3. Belli belirsiz. |
Ilgın | Erkek | Türkçe | Kumlu topraklarda yetişen ve çit bitkisi olarak kullanılan ağaççık |
İlgü | Erkek | Türkçe | Engel, mania. |
İlgül | Erkek | Türkçe | 1. Ülkenin gülü. 2. Çok güzel kadın. |
İlgün | Erkek | Farsça | Halk, ahali |
İlham | Erkek | Arapça | 1. Allah tarafından insanın gönlüne doldurulan şey. 2. Peygamberin gönlüne gelen ilahi düşünceler. 3. Günlük, olağan şey. 4. İçe-gönüle doğma. |
İlhami | Erkek | Arapça | (bkz. İlham) |
İlhan | Erkek | Farsça | Moğol hükümdarlarına verilen unvan |
Ilıcan | Erkek | Türkçe | Ilıkça, biraz ılık |
İlig | Erkek | Türkçe | Hükümdar ve hükümdar ailesi mensuplan |
İlighan | Erkek | Türkçe | Karahanlı hükümdar. |
İlkan | Erkek | Türkçe | 1. İlk kan. 2. İranda İlhanlılardan sonra bir devlet kuran Türk hükümdarı. |
İlkay | Erkek | Türkçe | Yeni ay, ayın ilk hali |
İlkbahar | Erkek | Türkçe | Yılın ilk mevsimi, bahar |
İlkbal | Erkek | Türkçe | İlk doğan kız çocuklarına verilen ad |
İlkben | Erkek | Türkçe | Ben ilkim anlamında |
İlkcan | Erkek | Türkçe | İlk doğan erkek çocuklarına verilen ad |
İlke | Erkek | Türkçe | 1. Kendisinden türetilen ilk madde. 2. Temel düşünce, temel kanı, umde, prensip. 3. Temel bilgi. 4. Öncül. 5. Davranış kuralı. |
İlkehan | Erkek | Türkçe | Yeni ilkeler, kanunlar koyan hükümdar, yönetici |
İlkem | Erkek | Türkçe | İlke kelimesinin iyelik eki almış hali. İlke’nin anlamı : 1. Kendisinden türetilen ilk madde. 2. Temel düşünce, temel kanı, umde, prensip. 3. Temel bilgi. 4. Öncül. 5. Davranış kuralı. |
İlker | Erkek | Türkçe | İlk doğan çocuk |
İlkercan | Erkek | Türkçe | İlker: İlk doğan çocuk ve Can: Hayat İsimlerinden meydana gelmiştir. |
İlkim | Erkek | Türkçe | İlk doğan çocuklara verilen ad |
İlkin | Erkek | Türkçe | Önce, öncelikle, uydurma bir kelime |
İlknaz | Erkek | Türkçe | İlk doğan kız çocuklarına verilen isim |
İlknur | Erkek | Türkçe | İlk ay, ayın ilk hali |
İlksel | Erkek | Türkçe | Uzun süre çocuğu olmayanların daha sonra ikiz ve üçüz çocukları olduğunda verilen isim |
İlksen | Erkek | Türkçe | (bkz. İlknaz) |
İlkser | Erkek | Türkçe | İlk baş, ilk önce, birinci |
İlksev | Erkek | Türkçe | (bkz, İlknaz) |
İlkut | Erkek | Türkçe | Kutlu, mutlu, uğurlu ülke |
İlkutay | Erkek | Türkçe | Kutsal ülke |
İlkyar | Erkek | Türkçe | İlk sevgili manasındadır. |
İlkyaz | Erkek | Arapça | İlkbahar, yaz başlarında doğanlara verilen ad |
İlliyyun | Erkek | Arapça | Gökyüzünün ve cennetin en yüksek tabakası |
İlma | Erkek | Arapça | 1. Parlatma. 2. Belirleme, işaret etme. |
İlmen | Erkek | Türkçe | Bir ülke halkından olan kimse, yurttaş |
İlmi | Erkek | Arapça | İlimle, bilgi ile ilgili |
İlmiye | Erkek | Arapça | İlme ait, ilme mensup |
İlsak | Erkek | Arapça | Birleştirme, kavuşturma |
İlsavun | Erkek | Türkçe | Ülkeni düşmanlardan koru |
İlşen | Erkek | Türkçe | Mtlu, şen ülke |
İlsev | Erkek | Türkçe | Ülkeni sev, ülkesini seven |
İlseven | Erkek | Türkçe | (bkz. İlsev) |
İlsu | Erkek | Türkçe | Ülkenin suyu, bereketi, bolluğu |
İltan | Erkek | Türkçe | Ülkeni tanı, ülkesini tanıyan seven |
İltay | Erkek | Türkçe | (bkz. İltan) |
İlteber | Erkek | Türkçe | Eski Türklerde vali, kumandan anlamlarında unvan |
İltekin | Erkek | Türkçe | Tek ve eşsiz ülke |
İltemir | Erkek | Türkçe | (bkz. İltekin) |
İltemiz | Erkek | Türkçe | (bkz. İltekin) |
İltemür | Erkek | Türkçe | (bkz. İltekin) |
İlter | Erkek | Türkçe | Yurdunu seven, koruyan, gözeten |
İlteriş | Erkek | Türkçe | Bkz. İlter |
İlticaullah | Erkek | Arapça | Allaha sığınma, iltica etme |
İltifaf | Erkek | Arapça | 1. Sarınma, bürünme, örtünme. 2. Çiçeklerin bürüm bürüm katmerleşmesi. |
İltifat | Erkek | Arapça | 1. Yüzünü çevirip bakma. 2. Dikkat. 3. Hatır sorma, gönül alma. 4. Sözünü başka bir kişiye çevirme. |
İltika | Erkek | Arapça | Rast gelme, kavuşma, karşılaşma, buluşma |
İltikaullah | Erkek | Arapça | Allaha kavuşma, hidayete erme |
İlve | Erkek | Bilinmiyor | Ilımlı |
İlyas | Erkek | İbranice | Yağmurlara hükmeden İsrail peygamberi. Kuran-ı Kerimde 3 yerde adı geçen peygamberin ismidir. Hızır (a.s.) olduğunu söyleyenler vardır |
İmad | Erkek | Arapça | Direk, kolon |
İmadeddin | Erkek | Arapça | 1. Dinin direği. Daha çok unvan olarak kullanılır. -Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır. |
İmam | Erkek | Arapça | 1. Namazda kendisine uyulan kimse. 2. Önde bulunan, önayak olan kimse. 3. Halife. Devlet başkanı. 4. Mezhep kuran yüksek dereceli alim. 5. Hz. Ali neslinden gelen. 6. İmam-ı Âzam: Hanefiyye mezhebinin kurucusu. |
İman | Erkek | Arapça | Din inancı , kutsal inanç,İslam Dini’ne inanma. |
İmar | Erkek | Arapça | Şenlendirme, bayındırma |
İmareddin | Erkek | Arapça | Dini alanda yenilik yapan, dinin yönlendirdiği kimse. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır |
İmdad | Erkek | Arapça | 1. Yardım eden. 2. Yardıma gönderilen kuvvet. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır. |
İmdat | Erkek | Arapça | Yardım dilemek, yardım istemek, yardım beklemek |
İmer | Erkek | Türkçe | Çok zengin, varlıklı |
İmge | Erkek | Türkçe | Hayal karşılığı olarak kullanılan ve Fransızca İmaj kelimesine benzetilerek uydurulan kelime |
İmran | Erkek | Arapça | 1. Evine bağlı kalan. 2. Hz. Meryemin babası, Âl-i İmran: İmran ailesi. Musa, Harun-Meryem ve İsa. - Kuran-ı Kerimin 3. suresi. |
İmre | Erkek | Macarca | Büyük birader ağabey, sevgili kişi. Kökü daha eskilere Gothlar’a dayanıyor. |
İmren | Erkek | Türkçe | Görülen bir şeyi veya herhangi bir isteği elde etmek istemi, gıbta |
İmruz | Erkek | Farsça | Bugün |
İnak | Erkek | Arapça | Gerçek dost, arkadaş, sırdaş |
İnaka | Erkek | Arapça | Aşın güzelliği ve çekiciliği ile hayat verme, verilme |
İnalkut | Erkek | Türkçe | İnanılan doğru, uğurlu ve kutlu kimse |
İnaltekin | Erkek | Türkçe | (bkz. İnalkut) |
İnamullah | Erkek | Arapça | Allahın nimeti, iyiliği |
İnan | Erkek | Arapça | 1. Dizgin. 2. İdare etme, yürütme. 3. (Tür.) Bir kimse ya da şeyin doğruluğunu büyüklüğünü ve gücünü sarsılmaz bir duygu ile benimseme, iman. |
İnanç | Erkek | Türkçe | 1. Bir fikre olan bağlılık, kesin kabul. 2. İman. 3. Kesin kabulle bağlanılan şey. 4. İnanılır şey. 5. Doğru, emin. |
İnanöz | Erkek | Türkçe | Özünde inanç olan, iman eden |
İnara | Erkek | Hint-Avrupa | Hitit ve Hurrian mitolojisinde Fırtına tanrısı Teshub’un kızı ve bozkır vahşi hayvanlarının tanrıçası. |
İnare | Erkek | Arapça | Nurlandırma, aydınlatma |
İnayet | Erkek | Arapça | 1. Dikkat. 2. Gayret, özenme. 3. Lütuf, ihsan, iyillik. |
İnayetullah | Erkek | Arapça | Allahın lütfü. Allahın ihsanı. İnayetullah Kenbu: Şah Cihan dönemini anlatan, Şahcihanname isimli yapıtın sahibi. Hintli tarihçi, yazar |
İnci | Erkek | Türkçe | 1. İstiridye cinsinden deniz hayvanlarının içinde çıkan parlak, yuvarlak ve ziynet eşyası olarak kullanılan kıymetli taş. 2. Küçük, temiz ve sevimli. 3. Kıymetli. |
İncifem | Erkek | Arapça | İnci gibi güzel ağızlı |
İncifer | Erkek | Türkçe-Farsça | İnci gibi parlak güzel |
İncila | Erkek | Arapça | 1. Parlama, cilalama. 2. Görünme, belli olma. 3. Parlaklık, ışık. |
İncilay | Erkek | Türkçe | Ayın en ince olan zamanı. - İnci ve ay kelimelerinden birleşik isim |
İnciser | Erkek | Türkçe-Farsça | Baş inci, en güzel inci |
İndira | Erkek | Arapça | 1. Girişim. 2. Öne geçme. 3. Bulut altından sıyrılma. |
İnfakullah | Erkek | Arapça | Allahın yardımı, nafakası, infakı |
İnkiyadullah | Erkek | Arapça | Allaha boyun eğme, teslim olma, kendini teslim etme |
İnşat | Erkek | Arapça | Neşelendirme, (bkz. Neşet) |
İnşaullah | Erkek | Arapça | Allahın yapması, meydana getirmesi |
İnşilal | Erkek | Arapça | 1. Şelale oluşturma. 2. Şiddetle dökülme, atılarak akma. |
İnşirah | Erkek | Arapça | 1. Açılma. 2. Açıklık, ferahlık. - Kuran-ı Kerimde bir süre adı. |
İnşirak | Erkek | Arapça | 1. Çatlayıp yarılma, yarık olma. 2. Parlama. |
İpar | Erkek | Türkçe | 1. Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen bir çeşit dikenli otun sarımtrak çiçekleri, kurusa bile uzun süre kokusu gitmez. 2. Güzel koku, misk, anber. |
İpek | Erkek | Türkçe | İpekböceği denilen ve dut yaprağı ile beslenen kurdun ördüğü koza çözülerek elde edilen, kumaş dokumada kullanılan parlak ve ince tel |
İrade | Erkek | Arapça | 1. İstem. 2. Emir. 3. (bkz. İstem). |
Irak | Erkek | Türkçe | (bkz. Uzak) |
Iraz | Erkek | Türkçe | (bkz. Irak) |
İrca | Erkek | Arapça | 1. Geri çevirme, geri döndürme. 2. (Kim.) indirgeme. |
İrem | Erkek | Arapça | 1. Cennet bahçesi. 2. Ok veya kurşun atılan nişan tahtası. 3. Cenk denilen musiki aleti ve bunu icad edenin adı. 4. Ad kavmi zamanında, Şeddad tarafından cennete benzetilme amacıyla yapılan bahçe olup, Şam’da veya Yemen’de bulunduğu söylenir. Kur’an-ı Kerim’de Fecr Suresinde Geçmektedir. |
İren | Erkek | Arapça | 1. Özgür, hür. |
İrena | Erkek | Bulgarca | Su perisi |
İrfan | Erkek | Arapça | 1. Bilme, anlama. 2. Gerçeği sezme, kavrama gücü. 3. Dini gerçek ve sırlan biliş. 4. Kültür. |
İrfat | Erkek | Arapça | Yardım etme, bir şey verme |
İrgün | Erkek | Türkçe | Sabahın erken saatleri |
İris | Erkek | Bilinmiyor | Gözbebeği, göznuru. Göze parlaklık ve renk veren bölüm. |
Irız | Erkek | Türkçe | Cesur, yiğit |
Irmak | Erkek | Türkçe | Çoğunlukla denize dökülen, genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir |
İrman | Erkek | Farsça | 1. Çağrısız gelen kimse. 2. Dalkavuk. 3. Eğreti. 4. Arzu, istek. 5. Pişmanlık. |
İrmegan | Erkek | Farsça | 1. Uğurluluk, saadet, ikbal. 2. Terbiye eden. |
İrsad | Erkek | Arapça | 1. Hazırlama. 2. Hazır olma. |
İrşad | Erkek | Arapça | 1. Doğru yolu gösterme uyarma. |
İrşadullah | Erkek | Arapça | Allahın irşadı |
İrsalullah | Erkek | Arapça | Allahın göndermesi, yollaması, Allahtan gelen |
İrsen | Erkek | Arapça | Miras olarak, anadan babadan geçerek |
İrtek | Erkek | Türkçe | 1. Şafak vaktinde doğan. 2. Masal, efsane. |
İrtiza | Erkek | Arapça | Razı olma, uygun bulma, beğenme, seçme |
İrva | Erkek | Arapça | Suya kandırma |
İrza | Erkek | Arapça | Gönlünü etme, hoşnut etme |
İrziz | Erkek | Arapça | 1. Titreme. 2. Dolu tanesi. 3. Dik ses. |
İsa | Erkek | Arapça | Dört büyük peygamberden biri. Dört büyük kitaptan İncilin kendisine gönderildiği, Firavunlarla verdiği muhteşem mücadeleyle bilinen büyük peygamber. Kuranda 25 yerde ismi geçmektedir |
İsabet | Erkek | Arapça | 1. Düşme, (isabet). 2. Düşme, çıkma. 3. Değme, tutma. 4. Yerindelik, yazılmazlık. |
İsad | Erkek | Arapça | 1. Yüceltme, yükseltme. 2. Kutlu kalma. |
İsade | Erkek | Arapça | (bkz. İsad) |
İsaf | Erkek | Arapça | Bir isteği, dileği yerine getirme |
İsar | Erkek | Arapça | 1. İkram, bahşiş. 2. Cömertlikle verme. 3. Dökme, saçma, serpme. 4. Kendi muhtaç olduğu halde bahşiş verme. |
İsare | Erkek | Arapça | (bkz. İsar) |
İsase | Erkek | Arapça | 1. Göz ucuyla bakma. 2. Camiyet. 3. Zenginlik, servet. |
İşcan | Erkek | Türkçe | Çalışmayı seven, çalışkan |
İsfendiyar | Erkek | Farsça | İran mitolojisinde adı geçen hükümdarın adı |
İsfid | Erkek | Farsça | 1. Ak, beyaz renkli. 2. (bkz. Esfid). |
İshak | Erkek | İbranice | 1. İbranice "Gülme" anlamına geldiği söylenir. 2. Hz. İbrahimin 2 oğlundan biri olan ve Yakub (a.s.)un babası. Peygamberdir. Kuranda 17 yerde ismi geçen peygamberlerdendir. |
Işık | Erkek | Türkçe | 1. Bazı cisimler tarafından tabii halde ve akkor haline gelinceye kadar ısıtıldığında yayılan, cisimleri görmemizi sağlayan ışıma, aydınlık, ziya, nur (bkz. Ziya, nur). 2. Aydınlatma cihazı, mum, lamba, ampul, fener. 3. Işık tutma, bir konuda aydınlatıcı bilgi vermek. |
Işıkalp | Erkek | Türkçe | (bkz. Işık) |
Işıkay | Erkek | Türkçe | (bkz. Işık) |
Işıker | Erkek | Türkçe | (bkz. Işık) |
Işıkhan | Erkek | Türkçe | (bkz. Işık) |
Işıl | Erkek | Türkçe | Çok aydınlık, parlak ışık |
Işılar | Erkek | Türkçe | 1. Parlayan, ışıldayan. 2. Neşeli, canlı, şen. |
Işılay | Erkek | Türkçe | Ay ışığı |
Işıman | Erkek | Türkçe | Parlak, aydınlık yüzlü kimse |
Işın | Erkek | Türkçe | Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti |
Işınbay | Erkek | Türkçe | (bkz. Işın). |
Işınbike | Erkek | Türkçe | (bkz. Işın) |
Işıner | Erkek | Türkçe | (bkz. Işın). |
Işınsu | Erkek | Türkçe | (bkz. Işın) |
İskender | Erkek | Türkçe | M.Ö. 356-323 yıllan arasında yaşayan ve 20 yaşında hükümdar olan Makedonya kralı, Aristodan ders almıştır. Yunanistan, İran, Anadolu, Suriye, Mısır, Hindistanı istila eden hükümdara, Büyük İskender lakabı takılmıştır. 33 yaşında ölmüştür |
Işkın | Erkek | Türkçe | Bitki sürgünü, asma filizi |
İslam | Erkek | Arapça | 1. Muhammed(s.a.s)e nazil olan ve kendisi tarafından insanlığa tebliğ edilen din, Allahın en son dini. 2. Allaha teslim olma, onun emirlerine uyup, yasaklarından kaçınma. 3. İyi geçinme, barış içinde olma. |
İslamer | Erkek | Bilinmiyor | İslam askeri. |
İsmah | Erkek | Arapça | 1. Semahatli, cömert kılma. 2. Mülayim ve itaatli. |
İsmail | Erkek | Arapça | Hz. İbrahim (a.s.)in oğlu. İbrahim (a.s.) Onu Allaha kurban olarak adamış ve sözünde durmak için harekete geçmiştir.Fakat Allah (c.c.) Onu son anda Cebrail aracılığıyla durdurmuş ve bu imtihanı kazandığını bildirmiştir. İsmail (a.s.) Kuranda ismi geçen peygamberlerdendir ve babasıyla beraber Kabeyi inşa etmişlerdir |
İsmet | Erkek | Arapça | 1. Masumluk, günahsızlık, temizlik. 2. Haramdan namusa dokunan hallerden çekinme. Peygamberin sıfatlarındandır. |
İsmigül | Erkek | Türkçe | Adı gül olan kimse. İsim-gül. |
İsmihan | Erkek | Arapça | Hükümdar isimleri |
İsminaz | Erkek | Farsça | 1. Naz isminde. 2. Çok nazlı olan. |
İsminur | Erkek | Arapça | Nur ismini alan |
İsmirar | Erkek | Arapça | Esmerleşme, kara olma, kararma |
İsna | Erkek | Arapça | 1. Övme, şükretme. 2. Değerini yükseltme. 3. Bir yerde uzun zaman kalma. |
İsra | Erkek | Arapça | 1. Yürütme, geceleyin yürütme gönderme. 2. Hz. Peygamberin miraç gecesi. 3. Kuran-ı Kerimin 17. suresi. |
İsrac | Erkek | Arapça | 1. Yakma, yandırma. 2. Aydınlatma. |
İsrafil | Erkek | Arapça | Dört büyük melekten sura üfürme görevi verilen melek |
İsrail | Erkek | İbranice | Yakub peygamberin lakabı. Sonradan onun soyundan gelenler İsrailoğullan diye anılmışlardır. İsrailoğullan, Kuranda çok sık kullanılan bir isimdir |
İstare | Erkek | Farsça | Yıldız, necm, sitare |
İstem | Erkek | Arapça | 1. Zulüm ve sitem. 2. İsim olarak kullanılması uygun değildir. |
İstemi | Erkek | Türkçe | Gök Türk Devleti’nin kurucusu Bumin Kağan’ın kardeşinin adı. |
İstemihan | Erkek | Türkçe | Göktürk devletinin kurucusu Bumin kağanın kardeşi olan Türk hakanı |
İstihsan | Erkek | Arapça | Güzel bulma, beğenme |
İstikbal | Erkek | Arapça | 1. Gelecek zaman. 2. Geleni karşılama. |
İşve | Erkek | Arapça | Güzellerin gönül alıcı, gönül aldatıcı, nazlı davranışı |
Itır | Erkek | Arapça | 1. Güzel, hoş koku. 2. Sardunyagillerden, yapraklan güzel kokan bitki, turnagagası. |
İtkan | Erkek | Arapça | 1. Sağlamlaştırma. 2. İnanma. |
Itri | Erkek | Arapça | Itrî (Buharizâde Mustafa Efendi). Türk besteci, hattat ve şair |
İvar | Erkek | Farsça | Düzülmüş, koşulmuş, hazırlanmış |
İver | Erkek | Farsça | küçük veya taze fidan |
İyem | Erkek | Türkçe | Güzellik |
İyisan | Erkek | Türkçe | İyi adla anılan, iyi tanınan kimse |
İz | Erkek | Türkçe | Geride bırakılan simge |
İzan | Erkek | Arapça | 1. Anlayış, kavrayış, akıl. 2. Terbiye, edeb. 3. Boyun eğme, göz dinleme. |
İzanullah | Erkek | Arapça | Allaha boyun eğme, Allahın terbiyesi |
İzdezdar | Erkek | Bulgarca | Aşkın en güzel hali |
İzel | Erkek | Türkçe | İz + El / El izi anlamında |
İzem | Erkek | Arapça | Büyüklük, ululuk |
İzgi | Erkek | Türkçe | (bkz. İzgü) |
İzgü | Erkek | Türkçe | İyi güzel, akıllı, adaletli |
İzgül | Erkek | Türkçe | (bkz. İzgü) |
İzgün | Erkek | Türkçe | (bkz. İzgü) |
İzhan | Erkek | Türkçe | İyiliğin, güzelliğin hakimi, yönetici |
İzhanım | Erkek | Türkçe | (bkz. İzhan) |
İzhar | Erkek | Arapça | Gösterme, meydana çıkarma |
İzlem | Erkek | Türkçe | İz bırakan |
İzra | Erkek | Arapça | 1. Aşın övme. 2. Altın arama. 3. Korkutma. |
İzzet | Erkek | Arapça | 1. Değer kıymet yücelik, ululuk. 2. Kuvvet, kudret. 3. Hürmet, saygı ikram izan. |
İzzettin | Erkek | Arapça | 1. Dünün kıymeti, kudret, ulviyeti. 2. Asıl şekli "İzzüddin"dir. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır. |
İzzi | Erkek | Arapça | Sabırlı, dayanıklı kimse |
- bebek isimleri
- İ harfi
Tepkini Göster
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Yorumlar
Sende Yorumunu Ekle