Keloğlan ve Sihirli Sürahi

29
Keloğlan bastonunu eline almış, yollara düşmüş. Günler geçmiş, dağlar aşmış, dereler geçmiş. Bir gün ormanda yolunu kaybetmiş. Tam geri dönecekken yaşlı bir dede görmüş, elinde bir testiyle su doldurmaya çalışıyormuş.
Keloğlan ve Sihirli Sürahi - bimakale.com
10 Ekim 2025 Cuma - 23:54 (4 Gün önce)

Bir varmış bir yokmuş…
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak mı uzak bir köyde bizim tatlı mı tatlı, akıllı mı akıllı Keloğlan yaşarmış.
Ama ne yazık ki, Keloğlan’ın evi fakirmiş; anasıyla birlikte zor geçinirler, bazen karınlarını doyuracak bir lokma ekmek bile bulamazlarmış.

Bir sabah, Keloğlan annesinin yanına koşmuş:

“Anaa, ben artık böyle fakir yaşamaktan bıktım! Gideyim, kısmetimi arayayım. Belki bahtım bir yerlerde gülümser!” demiş

Anası da demiş ki:

“Git oğlum git, ama unutma: açgözlülük etme, iyilik yapmaktan da geri durma!” demiş

Böylece Keloğlan bastonunu eline almış, yollara düşmüş. Günler geçmiş, dağlar aşmış, dereler geçmiş. Bir gün ormanda yolunu kaybetmiş. Tam geri dönecekken yaşlı bir dede görmüş, elinde bir testiyle su doldurmaya çalışıyormuş.

Keloğlan hemen koşmuş:

“Dede, bırak ben doldurayım, sen dinlen biraz.” demiş

Keloğlan testiyi doldurup dedeye vermiş. Dede de gülümsemiş:

“Sağ ol evladım. Gönlün temizmiş, elin yardımsevermiş. O halde sana bir sır vereyim.” demiş

Yaşlı dede cebinden eski püskü bir harita çıkarmış:

“Bu harita, dağın ardındaki gizli mağarayı gösteriyor. Orada sihirli bir sürahi var. Dikkat et, o sürahi herkese görünmez. Ancak temiz kalpli olanlar onu bulabilir.” demiş

Keloğlan teşekkür edip yola devam etmiş.
Dağın ardına varınca gerçekten de haritadaki gibi gizli bir mağara bulmuş. İçeri girmiş ama ortalık simsiyah. El yordamıyla ilerlerken birden ayağı bir şeye takılmış. Eğilip bakmış:
Toz toprak içinde, eski bir sürahi!

“Herhalde bu dedenin dediği sihirli sürahi olsa gerek!” demiş kendi kendine.

Ama sürahinin üzerinde bir yazı varmış:

Dildur, dildur de, altınlar dökülür.

Keloğlan merakla sürahiyi eğip şöyle demiş:

“Dildur, dildur de!”

Birden sürahiden şırıl şırıl altınlar dökülmeye başlamış! Keloğlan’ın gözleri faltaşı gibi açılmış:

“Anaaa! Bu sürahi gerçekten sihirliymiş!” 

Altınları cebine doldurmuş ama hepsini değil.

“Bana yetecek kadarını alayım, fazlası göz doyurmaz, gönül doyurur.”

Demiş ve kalan altınları mağarada bırakmış.

Köyüne döndüğünde annesi sevinçten ağlamış:

“Oğlum, nasıl buldun bunları?”

Keloğlan gülümsemiş:

“Ana, iyilik yaptım, karşılığında iyilik buldum. Dildur deyince altın döken sürahi benim değil, iyiliğin hediyesi!”

O günden sonra Keloğlan zengin olmuş ama gönlü hep fakir kalmış. Köyde kimin derdi varsa yardım etmiş, kim açsa doyurmuş.

Ve masal bu ya…
Sürahiyi bir gün köyün çeşmesinin altına gömmüş, belki bir başka temiz kalpli bulur diye.


  • Masal



Yorumlar
Sende Yorumunu Ekle
Kullanıcı
0 karakter