Moderatör
Bir zamanlar, çok eski zamanlarda, Dicle ve Fırat nehirlerinin kıyısında, bereketli topraklar üzerinde birçok büyük medeniyet doğdu.
Uzun uzun yıllar önce bir zamanlar gök yüzü daha parlak, daha temiz ve geceleri daha yıldızları görmek daha kolaymış. İnsanlar geceleri yızdızları izler onlar da huzur ve hatta onlarla yollarını, yönlerini bulurlarmış. İşte böyle bir zaman da yaşayan bir çoban varmış.
- 300
Bir zamanlar, uzak bir köyde yaşayan fakir bir ailenin tek çocuğu Keloğlan varmış. Keloğlan, zeki ve cesur bir çocuktu, ancak ailesiyle birlikte geçim sıkıntısı çekiyorlardı..
- 277
Bir zamanlar, yemyeşil bir ormanda Rüzgar ve Toprak adında iki dost yaşarmış...
- 350
Çok uzak bir ülkede, iki kardeş yaşardı. Biri şehzade, diğeri sultan idi. Şehzade, babasının tahtını devralmak için hazırlanırken, sultan da ülkenin en büyük bilgesi olmak için çalışmaktaydı. Sultanın elinde sihirli bir kitap vardı.
Gökyüzünün yükseklerinde, beyaz bulutlar arasında sevimli bir yağmur damlası yaşarmış. Onun adı Küpür'müş. Küpür, diğer yağmur damlalarıyla birlikte gökyüzünde eğlenceli oyunlar oynar, rengarenk gökkuşakları oluşturarak dans edermiş.
- 311
Uzak bir krallıkta, zamanın büyülü bir şekilde akıp gittiği bir orman vardı. Bu ormanda yaşayan insanlar, zamanın ne kadar hızlı aktığını ve hayatlarının çabucak geçtiğini fark ettiler.
- 296
Küçük kara balık annesiyle denizin en güzel yerinde mutlu bir yaşantı sürerlermiş. Küçük kara balık çok meraklıymış. Zamanının çoğunu annesiyle yaşadıkları bölgede gezerek geçirirmiş.
- 318
Gökyüzünde, yıldızların arasında parlak bir küçük yıldız yaşardı. Küçük yıldız, diğer yıldızlar gibi parlamak istiyordu, ancak ışığı diğerlerine göre biraz daha soluktu. Bu nedenle, kendisini sık sık gözden düşmüş hissederdi.
- 255
Çok uzak bir gök yüzünde, Güneş ve Ay yaşardı. Güneş, gündüzün hakimi ve gökyüzünün parlayan yıldızıydı. Ay ise gecenin krallığı ve yıldızların annesi olarak bilinirdi. Her iki varlık da kendi görevlerini gurur ve mutlulukla yerine getirirdi, ancak birbirleriyle pek fazla zaman geçirmezlerdi.
- 246