Korku ve Cesaret Devamında Gelen Başarı

Korku herkes için doğal bir duygudur, ama başarılı olanlar korkularını belli etmez ve onları harekete geçiren bir güç olarak kullanır. Başarı, denemekten asla vazgeçmeyenlerin ödülüdür.
Korku ve Cesaret Devamında Gelen Başarı - bimakale.com | bimakale.com
15 Ekim 2024 Salı - 09:11 (1 Ay önce)

Bir zamanlar Mısır kraliçesi Kleopatra, Roma'nın kudretli lideri Sezar'ın karşısında dimdik duruyordu. Sezar, Kleopatra’nın büyüleyici gücüne ve zekâsına hayranlıkla eğildi, çünkü biliyordu ki bu kadın sadece güzelliğiyle değil, aynı zamanda aklı ve kararlılığıyla da tahtına sıkı sıkıya bağlıydı. Kleopatra, gücün simgesi haline gelmişti, ama o da korkuyordu. Oğlu Ptolemaios’u güvende tutmak için Roma’ya göndermek zorunda kaldığında, küçük oğlunun ürkekçe ona "Anne, çok korkuyorum" dediğini duydu. Kleopatra ona tarihe geçen şu sözü söyledi: "Tüm insanlar korkar; krallar ve kraliçeler de. Onların tek farkı, korkularını belli etmemeleridir."

Korku, her insanın içinde doğuştan var olan bir his. Korku bizi uyarır, tetikte tutar ve hayatta kalmamızı sağlar. Korkunun kötü olmadığını, aksine doğru yönetildiğinde bizi harekete geçiren bir güç olduğunu öğrenmeliyiz. Bu, tıpkı bir ağacın binlerce yıllık ömründe aldığı şekil gibidir. Bir tohum, küçücük bir noktadan büyüyerek dev bir ağaca dönüşür, ama o zaman kimse bu tohumun ne kadar büyük bir potansiyel taşıdığını bilmez. İnsanlar da öyle. Hepimizin içinde keşfedilmemiş bir potansiyel var ve bu dünyaya gelirken o hediye ile geldik. Ne zaman, hangi adımları atacağımızı, kime ilham vereceğimizi kimse bilemez.

Hayat bazen bizlere rastlantılar sunar. Tesadüf gibi görünen olaylar, aslında büyük bir hikayenin başlangıcı olabilir. Bazen rastgele bir işte çalışır, bir şekilde bir şeyler yaparız. Ama gerçek tutkunuzu bulduğunuzda, o tesadüflerin büyük bir enerji ve farkındalık yaratma fırsatı sunduğunu fark edersiniz. Ama bu ancak kendinize bir şans verirseniz olur. Hayata çocuklar gibi merakla ve keşfetme arzusuyla bakmak gerek. Çocuklar her şeyi sorar, merak ederler, ama ne zaman ki "Saçmalama!" gibi cevaplar alırlar, o zaman susmayı öğrenirler. Oysa içimizdeki çocuk, dünyayı farklı bir gözle görebilmek için en güçlü yönlerimizden biridir. İçinizdeki çocuğu bulup ona yeniden nefes aldırmalısınız.

Korkularınızın önünüzde bir engel olmasına izin vermeyin. Bir futbolcu topa vuracağı an, sadece yapar, düşünmez. Düşünmek bazen bizi durdurur. Korku, harekete geçmekten alıkoyan bir his olabilir ama korkuyu yenmenin tek yolu denemektir. Başarısızlık, bir adım geriye düşmek değil, bir sonraki adıma daha iyi hazırlanmak için bir fırsattır. Birçok insan, “Başaramadım” der, ama asıl soru şudur: Gerçekten denediler mi? Başarı, zaman, çaba ve tutku gerektirir. İlk yemeğinizi yaptığınızda, ilk kez direksiyon başına geçtiğinizde, ya da ilk defa bir şey denediğinizde harika olmayabilirsiniz. Ama zamanla, tekrarla, her şey daha iyi olur.

Peki ya başarısız olursanız? İşte o zaman ne olacağını bilmediğiniz için korkarsınız. Ama ya başarılı olursanız? Başarı da bazen başarısızlık kadar kafa karıştırıcı olabilir. İnsanlar, bir zamanlar iyi oldukları bir konuda şimdi eksik hissettiklerinde denemekten vazgeçerler. Alet çantamızı doldurmayı bırakırız, ama gerçekte asla geç değildir. Henry Ford, ilk T Model arabasını 45 yaşında üretti. 40'ından sonra başarıya ulaşanların listesi oldukça kabarıktır. Başarı, sadece yeteneği olanlara değil, denemekten asla vazgeçmeyenlere gelir.

Birçok insan şansı bekler. Ancak şans, hazır olanlara gelir. Kendinize ait olan yeteneği keşfettiğinizde ve ona sahip çıktığınızda, şans size doğru adım adım yaklaşır. İnsanlar uyurken siz çalışıyorsanız, araştırıyorsanız, şans sizinle olacaktır. Şans, gökten bir lütuf değil, çalışmanın ve kararlılığın ödülüdür.

Para da aynı şekilde çoğu zaman bir bahanedir. Pek çok kişi, "Başaramadım, çünkü param yoktu" der. Ancak tarihi yazanlar, başarının önlerine altın tepsiler içinde sunulmadığını çok iyi bilirler. Para ya da şans, mazeret olmamalıdır. Gerçekçi olmalısınız. Hayatta karşılaştığınız zorluklar karşısında asla vazgeçmemelisiniz.

Norveç’te gençlere şu öğüt verilir: "Atatürk gibi düşün." Çünkü zorlukların üstesinden gelmenin en büyük ilhamı, her zaman bir yol bulunacağına olan inançtır. Herkesin bu dünyaya karşı bir borcu vardır: Olabileceği en iyi insan olmak. Bu, sadece kendimiz için değil, başkalarına ilham vermek için de bir sorumluluktur. Bu yüzden asla vazgeçmemeli, içimizdeki tutkuyu ve yeteneği keşfetmeliyiz.


  • Günlük Yaşam
  • Psikoloji



Yorumlar
Sende Yorumunu Ekle
Kullanıcı
0 karakter