Belkıs (Sebe Melikesi) - Efsane ile Gerçek Arasında Bir Kraliçe

Belkıs, üç büyük semavi dinin kutsal metinlerinde anılan, hem tarih hem mitoloji arasında bir köprü kuran efsanevi bir kadındır. Batı’da “Queen of Sheba”, Arap-İslâm kaynaklarında “Bilkīs”, Etiyopya geleneğinde ise “Makeda” olarak bilinir. Onun hikâyesi sadece eski bir krallığın değil, aynı zamanda kadın liderliğinin, bilgelik arayışının ve inanca yönelmenin sembolüdür.
Kutsal Metinlerde Belkıs
Tevrat ve İncil (Yahudi-Hıristiyan Geleneği)
-
Krallar Kitabı (10. bölüm) ve 2. Tarihler Kitabı’nda Sebe Melikesi'nin büyük bir ticaret kervanıyla Kudüs’e gelip Süleyman’ı ziyaret ettiği anlatılır. Onu zor bilmecelerle sınayan Belkıs, Süleyman’ın bilgeliği karşısında hayran kalır ve hediyeler sunarak ülkesine döner.
Kur’an-ı Kerim’de Belkıs (Bilkīs)
Kur’an’ın Neml Suresi’nde Belkıs, güneşe tapan bir kavmin lideridir. Hüdhüd kuşu sayesinde durumu öğrenen Hz. Süleyman, ona bir mektup gönderir. Bu diplomatik iletişim sürecinde Bilkīs akıl, zarafet ve tevazu ile davranır. Süleyman’ın sarayına geldiğinde mucizelere tanıklık eder ve sonunda Allah’a teslim olur.
Etiyopya Geleneği (Kebra Nagast)
-
yüzyılda yazıya geçirilen Kebra Nagast adlı kutsal kitapta Makeda adını taşıyan kraliçe, Hz. Süleyman’la bir oğul (Menelik I) sahibi olur. Menelik, Kudüs’ten Ahid Sandığı’nı Etiyopya’ya getirir. Böylece Etiyopya’daki imparatorluk hanedanının kökeni kutsal bir soyla ilişkilendirilir.
Coğrafya ve Arkeoloji
-
Belkıs’ın krallığı olarak kabul edilen Saba Krallığı, günümüz Yemen topraklarında yer alır.
-
Marib bölgesindeki antik tapınaklar ve su kanalları bu krallığın zenginliğini ve gelişmişliğini göstermektedir.
-
Etiyopya’daki Aksum uygarlığı ile Arap Yarımadası arasında güçlü ticari ve kültürel ilişkiler bulunur.
Belkıs Kimdi?
Belkıs gerçek bir tarihî şahsiyet mi, yoksa efsanevi bir figür mü? Arkeolojik bulgular Saba Krallığı’nın varlığını doğrulasa da Belkıs adına doğrudan bir kanıt henüz bulunmamıştır. Ancak onun anlatısı, farklı coğrafyalarda kadın liderliğini ve bilgelik simgesini temsil eden güçlü bir sembol olarak yaşar.
Hz. Süleyman ve Belkıs’ın Hikâyesi
Zamanın en güçlü peygamberlerinden biri
olan Hz. Süleyman (a.s), yalnızca insanlar değil, cinler, kuşlar ve hayvanlar üzerinde de hâkimiyet sahibiydi. Allah, ona doğanın diliyle konuşma yeteneği vermişti. Kudretli tahtı üzerinde, adaletle hükmeden bu büyük peygamberin adı, doğudan batıya kadar yayılmıştı.
Bir gün Hz. Süleyman, kuşları teftiş ederken Hüt-hüt kuşunun eksik olduğunu fark etti. Sorguya çekileceğini bilen Hüt-hüt, kısa süre sonra geldi ve şöyle dedi:
"Senin bilmediğin bir yerden haber getirdim. Sebe adında bir ülkeye gittim. Orada Belkıs adında bir kraliçe hüküm sürüyor. Büyük bir tahtı var, halkı zengin ve refah içinde yaşıyor. Ancak ne yazık ki güneşe tapıyorlar!"Hz. Süleyman bu habere kayıtsız kalamazdı. Hemen kraliçeye bir mektup yazdı. Mektupta şöyle diyordu:
"Bismillahirrahmanirrahim. Süleyman'dan Belkıs’a. Bana başkaldırmayın, teslimiyetle bana gelin."Mektubu yine Hüt-hüt götürdü. Kraliçe Belkıs mektubu okuduğunda derin düşüncelere daldı. Halkını topladı, onlara Süleyman’ın gücünü, mektubun içeriğini anlattı. Danışmanları savaşmaktan söz ettiyse de Belkıs ihtiyatlıydı. Barışı tercih etti, Süleyman’a hediyeler gönderdi. Ama Hz. Süleyman bu hediyeleri geri çevirdi:
"Benim sahip olduklarım sizin armağanlarınızdan üstündür. Ya bana itaat edersiniz ya da güçlü bir orduyla gelirim."Bu kararlılık karşısında Belkıs, Hz. Süleyman’ın sarayına gitmeye karar verdi. O sırada Hz. Süleyman, cinlere döndü ve şöyle sordu:
"Onlar gelmeden önce, kim onun tahtını bana getirebilir?"Cinlerden biri, "Sen yerinden kalkmadan getiririm," dedi. Ama bir başkası — Allah katından ilim sahibi olan bir zat — göz açıp kapayıncaya kadar o muhteşem tahtı Hz. Süleyman’ın huzuruna getirdi.
Belkıs geldiğinde tahtını tanıdı ama hayret etti. Bu nasıl olurdu? Anladı ki karşısındaki kişi, sadece bir kral değil, ilahi bir bilgelik taşıyordu. Hz. Süleyman ona sarayını gezdirdi. Yerdeki billurdan yapılmış cam zemini gören Belkıs, onu su sanıp eteğini topladı. Hz. Süleyman, bunun sıradan bir yapı değil, Allah'ın lütfuyla yapılan bir saray olduğunu söyledi.
Belkıs artık gerçeği görmüştü. Kalbindeki perde kalktı ve teslim oldu.
"Rabbim! Gerçekten ben nefsime zulmetmişim. Artık Süleyman’la birlikte âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum." dedi.Bu kıssa, Kur’an-ı Kerim’de Neml Suresi’nde geçer. Hz. Süleyman ile Belkıs’ın buluşması, bir peygamberin hikmetiyle bir kraliçenin kalbine nasıl ilahi bir nur indiğinin en güzel örneklerinden biridir. Akıl, hikmet ve teslimiyetin öyküsüdür.
Sanat ve Kültürel Etkiler
Belkıs figürü yüzyıllar boyunca edebiyata, müziğe ve görsel sanata ilham vermiştir:
-
G.F. Handel’in “The Arrival of the Queen of Sheba” adlı ünlü müzik eseri onun hikâyesine dayanır.
-
Avrupa sanatında Belkıs ve Süleyman sahneleri sıkça resmedilmiştir.
-
Modern Afrika edebiyatında Makeda, millî gurur ve kadın gücünün sembolüdür.
Günümüzde Belkıs
2023 yılında Yemen’deki Marib Antik Kenti UNESCO tarafından “Tehlike Altındaki Dünya Mirasları” listesine alınmıştır. Bu gelişme, Belkıs’ın hikâyesinin sadece bir geçmiş anlatısı olmadığını; aynı zamanda bugünün kültürel mirası için ne kadar kıymetli olduğunu da gösterir.
Belkıs, yalnızca tarihsel bir figür değil; aynı zamanda bilgelik, zarafet, liderlik ve manevî dönüşümün simgesidir. Kutsal metinlerde, halk anlatılarında ve sanatta yer bulması, onun kültürel mirasımızda ne kadar derin bir iz bıraktığını kanıtlamaktadır.
- Tarih
Tepkini Göster
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Yorumlar
Sende Yorumunu Ekle