Bebek İsimleri Listesi - C Harfi İle Başlayanlar
244
İsim | Cinsiyet | Köken | Anlamı |
Cabbar | Erkek | Arapça | (bkz. Cebbar) |
Cabgu | Erkek | Arapça | 1. Efendi, 2. Bey. 3. İleri gelen, saygın kimse. |
Cabir | Erkek | Arapça | 1. Cebreden, zorlayan. 2. Galip gelen. 3. Aziz ve kuvvetli olan. Allahın hükümlerini uygulamada güç kullanan. 4. Kırıkçı, kırık sancı. Cabir b. Abdullah b. el-Ensari: Sahabedendir (603-697). Birinci Akabe Beyatından sonra müslüman oldu. Rasulullahın bulun savaşlarına katıldı. Sahabenin bilginlerindendi. Kendisinden çok sayıda hadis rivayet edilmiştir |
Cabire | Erkek | Arapça | (bkz. Cabir) |
Cabiye | Erkek | Arapça | 1. Hazine (bkz. Semahat). 2. Şamın güneybatısında, Çavlanda bir yer. 3. Havuz. |
Cafer | Erkek | Arapça | Küçük akarsı. Çay. Cafer b. Muhammed: Lakabı es-Sadık olup 12 imamın 6.ncısıdır. Muhammed b. el-Bakırın yerine imamete geçmiştir. Cafer-i Tayyar: Hz. Alinin kardeşi olup, Mute savaşında bayrak tutarken iki elini de kaybederek şehid olmuştur. Bugün Mute civarında kabri bulunmaktadır |
Çağa | Erkek | Türkçe | Çocuk |
Çağaçar | Erkek | Türkçe | Çağ açacak kimse |
Çağakan | Erkek | Türkçe | Çağı yakalayan, çağdaş |
Çağan | Erkek | Türkçe | Bayram, şenlik |
Çağanak | Erkek | Türkçe | Körfez, liman |
Çağar | Erkek | Türkçe | 1. Bayram. 2. Kalın ve kuvvetli deve kösteği. 3. Doğan kuşu. |
Çağatay | Erkek | Türkçe | 1. Yavru at, tay. 2. Doğu Türklerine, lehçelerine dayanılarak verilan ad. - Çağatay Han: Cengiz Hanın 2. oğlu Çağatay. Müslümanlara ve dinin emirlerine karşı politika uygulamakta ve Moğol yasasını tatbik etmekteydi. Gusl abdestini yasaklamıştı. Hristiyan dostu olarak bilinmektedir. Marco Polo kendisinin vaftiz edildiğini kaydetmiştir. |
Çağdaş | Erkek | Türkçe | Aynı çağda yaşayan, çağa uygun |
Çağıl | Erkek | Türkçe | Çağlayan suyun sesin |
Çağılı | Erkek | Türkçe | 1. Çağla ilgili. 2. Çakıl. 3. Çağla. |
Çağın | Erkek | Türkçe | Yıldırım, şimşek |
Çağkar | Erkek | Türkçe | Canlı, dinamik, çalışkan |
Çağla | Erkek | Türkçe | Olgunlaşmamış meyve, bazı meyvelerin olgunlaşmadan, henüz yeşilken yenen hali |
Çağlar | Erkek | Türkçe | Çağlayan, şelale (bkz. Şelale) |
Çağman | Erkek | Türkçe | Çağın insanı |
Çağnur | Erkek | Türkçe | Çağın nuru, zamanın nuru |
Çağrı | Erkek | Türkçe | 1. Çakır gözlü. 2. Mavi hareli göz. Çağrı bey (990-1060). Büyük Selçuklu devleti hükümdarı Tuğrul beyin kardeşi. Çağrı bey müslüman olduğunda Davud ismini aldı. Kardeşi Tuğrul ise Muhammed ismini almıştır. |
Çağrıbey | Erkek | Türkçe | (990-1060) Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey’in kardeşidir. Tuğrul Bey’le devleti ortak yönetmişlerdir. |
Cahid | Erkek | Arapça | Cehdeden, elinden geldiği kadar çalışan. Bu kelime Kuran-ı Kerimde "cihad et". "Allah yolunda savaşa çık" anlamında kullanılmıştır. - Dil kuralında "d/t" olarak kullanılmaktadır |
Cahide | Erkek | Türkçe | (bkz. Cahid) |
Cahit | Erkek | Bilinmiyor | Çalışan çaba gösteren / İnatçı, ayak direyen |
Cahiz | Erkek | Arapça | 1. Gözü pek, yürekli, cesur kimse. 2. Patlak gözlü. Daha çok lakap olarak kullanılmıştır. - Cahiz b. Ebu Osman, Basra Mutezile kelamcılarının ileri gelenlerinden. Bir köle olduğu halde ilimde ilerlemiş ve devrinin ünlü simalarından olmuştur. |
Caiz | Erkek | Arapça | 1. Geçer. 2. Caiz, İslamın mumaleta taalluk eden 5 ahkamından biridir. 3. İşlenmesi, yapılması "müsaade alınabilir" anlamında olup, şeran yasaklanmayan her fiili içerir. |
Caize | Erkek | Arapça | 1. Armağan, hediye. 2. Yol yiyeceği, azık. 3. Eski şairlere yazdıkları methiyeler için verilen bahşiş. |
Çaka Bey | Erkek | Türkçe | Oğuzların Çavuldur boyundan olan Türk beyi. XI. yy. ilk yarısında İzmir bölgesinin hakimi oldu |
Çakar | Erkek | Türkçe | Parıldayan, ışık veren |
Çakıl | Erkek | Türkçe | Deniz kıyılarında veya derelerde suyun aşındırması ile sivrilikleri kaybolmuş, toparlak veya badem biçiminde ufak bir taş türü. |
Çakır | Erkek | Türkçe | Mavimsi, mavi renkli, gri benekli gözleri olan kişi |
Çakman | Erkek | Türkçe | 1. Amacına erişen, ulaşan kimse. 2. Süt mavisi. |
Çakmur | Erkek | Türkçe | 1. Yarı uykulu bakış. 2. Sert taş. 3. Pinti. |
Çalap | Erkek | Türkçe | 1. Tanrı. 2. Ateş. -İsim olarak kullanılmaz. |
Çalapkulu | Erkek | Türkçe | Tanrı kulu- Abdullah |
Çalapöver | Erkek | Türkçe | Tanrının övgüsüne mazhar olmuş kişi |
Çalgan | Erkek | Türkçe | Yatağı taşlık olan ve gürültüyle akan su |
Calib | Erkek | Arapça | Çekici, celbedici, cazib |
Calibe | Erkek | Arapça | Kendine çeken, celbeden, çekici |
Çalkın | Erkek | Türkçe | Alev |
Calp | Erkek | Arapça | Güçlü, kuvvetli, gayretli |
Calut | Erkek | Arapça | Calut, Ad ve Semud kavimlerinin soyundandır. Hz. İsmailden evvel bir müddet Beni İsraile hükümdar oldu. Onlara zulmetti. Filistinde yaşayan Berberilerin krallarına Calut adı veriliyordu. Filistinlilere yaptığı zulümden dolayı Hz. Davud tarafından öldürülmüştür. Kuran-ı Kerimda üç yerde ismi geçmektedir (el-Bakara, 249-250-251). İsim olarak tercih edilmez |
Cami | Erkek | Arapça | 1. Derleyen, toplayan. 2. İçine alan. 3. Cuma namazı kılınan mescid. 4. En az sekiz bablık hadis kitabı. - Molla Cami: İranın XV. asırda yetişmiş büyük mutasavvıf, mütefekkir, alim ve şairi. Asıl adı Mevlana Nureddin Abdurrahman b. Nizameddindir. Birçok manzum ve mensur eserleri vardır. |
Can | Erkek | Farsça | 1. Can, ruh. Hayat. 2. Güç, kuvvet, hayatiyet, dirilik. 3. Gönül, yakın dost, çok sevilen arkadaş. 4. Mevlevi ve Bektaşi tarikatlarında dervişlerin birbirlerine hitabı. 5. Kişi, fert. 6. Sevgili. |
Canal | Erkek | Türkçe | 1. Gönül al. Kendini sevdir, sevilen biri ol. |
Canalp | Erkek | Türkçe | Özünde yiğitlik, güçlülük olan kimse. Cana yakın yiğit |
Canan | Erkek | Farsça | Sevgili, gönül verilmiş, sevilen kadın |
Canay | Erkek | Türkçe | Ay gibi temiz, saf, parlak kimse |
Canaydın | Erkek | Türkçe | Özü temiz, aydınlık ruhlu kimse |
Canbek | Erkek | Türkçe | 1. Özü pek. 2. Güçlü kişilikli kimse. Canbek Giray (1568-1636): Kırım hanı. Devlet Girayın torunu. Şakay Mübarek Girayın oğlu. Selamet Girayın son zamanlarında kalgay (veliaht) oldu. Arkasından han oldu. IV. Murat tarafından Rodosa sürüldü. |
Canberk | Erkek | Türkçe | Güçlü, sağlam kimse |
Canbey | Erkek | Türkçe | Canım gibi sevgili |
Canbulat | Erkek | Türkçe | Canbulat en-Naşirî. Mısır Memlûk sultanı. Yaşbekin kölesiydi. Yaşbek, Canbulatı Sultan Kayıtbaya sattı. Kayıtbay kendisine önemli görevler verdi. Halep ve Şam valiliğine kadar yükseldi. 1500 yılında sultanlığı ele geçirdi |
Candan | Erkek | Türkçe | 1. Samimi, içten, kalbi. 2. Yakınlık belirten davranış. |
Candaner | Erkek | Türkçe | İçten, samimi, dost kimse |
Candar | Erkek | Türkçe | 1. Silah taşıyan, can ve dar isimlerinden müteşekkil birleşik isim. 2. Osmanlıda, hassa askeri, kılıç askeri, idam hükümlerini infaz eden kimse. 3. Jandarma. Muhafız. |
Candeğer | Erkek | Türkçe | Uğrunda can verilecek kadar güzel, değerli, sevilen |
Candemir | Erkek | Türkçe | Özü güçlü, demir gibi sağlam kişilikli |
Candoğan | Erkek | Türkçe | Cana doğan |
Candost | Erkek | Türkçe | Gercek arkadaş ve dostluk |
Canel | Erkek | Türkçe | İçten uzatılan el, dostluk eli |
Canela | Erkek | Türkçe | Gözlerinin güzelliğinden içtenliği okunan |
Caner | Erkek | Türkçe | Delikanlı, genç, dinamik. - Can ve er kelimelerinden birleşik isim |
Canfeda | Erkek | Farsça | Canını veren, özverili kimse. Canfeda Hatun: III. Muradın annesinin en gözde cariyesiydi. Harem kethüdalığına getirildi ve sarayda büyük nüfuz kazandı |
Canfer | Erkek | Farsça | 1. Aydın bilgili. 2. Güçlü saygın. |
Canfeza | Erkek | Farsça | Can artıran, cana can katan |
Cangiray | Erkek | Türkçe | (bkz. Giray) |
Cangül | Erkek | Türkçe | 1. Gül gibi canlı. 2. Güzel, temiz kimse. |
Cangün | Erkek | Türkçe | Doğduğu gün çok sevinilen kimse |
Cangür | Erkek | Türkçe | Canlı, neşeli kimse |
Canib | Erkek | Arapça | Ön taraf, cihet. -Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır |
Canipek | Erkek | Türkçe | – Yumuşak huylu (kimse). |
Cankan | Erkek | Türkçe | Soyu temiz, asil kimse |
Cankat | Erkek | Türkçe | Yaşamına can ekle, sevinçle dolu |
Cankut | Erkek | Türkçe | 1. Kişinin mutluluğu talihi, şansı, uğuru. 2. Mutlu talihli kimse. |
Cannur | Erkek | Türkçe | Özü aydınlık, nurlu kimse |
Canol | Erkek | Türkçe | Canım ol, can gibi içten ol |
Canruba | Erkek | Farsça | Gönül alan, sevgili |
Cansal | Erkek | Türkçe | (bkz. Can). -Can ve sal kelimelerinden birleşik isim |
Cansel | Erkek | Türkçe | Hayat veren su. - Can ve sel kelimelerinden birleşik isim |
Cansen | Erkek | Türkçe | Sen cansın, sevilensin |
Canser | Erkek | Türkçe | (bkz. Can) |
Canses | Erkek | Türkçe | (bkz. Canser) |
Canset | Erkek | Türkçe | Küçük kraliçe, prenses |
Cansev | Erkek | Türkçe | Sevecen - sıcak kanlı. |
Cansever | Erkek | Türkçe | (bkz. Cansın) |
Cansın | Erkek | Türkçe | Canım gibisin, canımsın. |
Cansoy | Erkek | Türkçe | Asil, soylu, cana yakın |
Cansu | Erkek | Türkçe | 1. Hayat veren su, tazelik. 2. Sevgili, sevimli. |
Cansun | Erkek | Türkçe | (bkz. Cansu) |
Cantekin | Erkek | Türkçe | Tek can, eşsiz can |
Cantez | Erkek | Türkçe | Tez canlı, aceleci |
Cantürk | Erkek | Türkçe | İyi hasletlere sahip Türk |
Canver | Erkek | Türkçe | Canlı, haşere |
Çapan | Erkek | Türkçe | Tatar, ulak, postacı |
Çare | Erkek | Türkçe | 1. Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yol, çıkar yol, çözüm yolu. 2. Bir şeyi önleme, tedavi yolu, deva. |
Carullah | Erkek | Arapça | Allaha yakın. Allah dostu. Carullah Zemahşeri: Müfessir, alim |
Çavaş | Erkek | Türkçe | 1. Güneş. Güneşli yer. 2. Güney. |
Cavid | Erkek | Farsça | Baki, daimi, ebedi |
Cavidan | Erkek | Farsça | Daimi kalacak olan, sonrasız, ebedi |
Cavide | Erkek | Farsça | (bkz. Cavidan) |
Cavit | Erkek | Farsça | (bkz. Cavid) |
Çavlan | Erkek | Türkçe | Büyük çağlayan |
Çavlı | Erkek | Türkçe | Ava alıştırılmamış doğan. Çavlı Çandar: (Öl. 1146). Selçuklu emiri. Sultan Mesud döneminde yararlı işler yaptı |
Çavreş | Erkek | Kürtçe | Erkek için = Gözükara - Yakışıklı / Kadın için = siyah gözlü - güzel. |
Çavşin | Erkek | Kürtçe | Maviş, mavi gözlü. |
Çavuş | Erkek | Türkçe | Askerde bir rütbe |
Çaykara | Erkek | Türkçe | Küçük akarsu, yazın kuruyan küçük akarsu |
Cazim | Erkek | Arapça | 1. Kesin. 2. Kesin kararlı. Cazim Mehmed: Türk şair (1725). |
Cebbar | Erkek | Arapça | 1. Cebreden, zorlayıcı. 2. Kuvvet, kudret sahibi Allah, Allahın isimlerinden. 3. Becerikli. 4. Gökyüzünün güneyinde bulunan bir yıldız kümesi. |
Cebe | Erkek | Arapça | 1. Zırh. 2. Osmanlıda silah ihtiyacını karşılayan aracın adı. Cebeci ocağı, Yeniçeri ocağının kaldırılmasıyla ilga edilmiş, kaldırılmıştır. Cebe Ali Bey: Türk komutan (XV. yy.) İstanbulun fethine kendi sipahileriyle katıldı. Ele geçirdiği kapı kendi adıyla anıldı. Cibali kapısı. |
Cebel | Erkek | Arapça | 1. Dağ. 2. Tarıma elverişsiz arazi. |
Ceberut | Erkek | İbranice | İbranice "kudret" anlamına gelmektedir. Yeni Eflatuncu filozoflar ile işraki felsefesine tabi olan mutasavvıflara verilen ad |
Cebir | Erkek | Arapça | 1. Zorlamak. 2. Düzeltme, onarma. 3. Kırık veya çıkık bir kemiği yerleştirip sarmak. |
Cebire | Erkek | Arapça | (bkz. Cebir) |
Cebrail | Erkek | Arapça | 1. Peygamberlere vahiy getiren dört büyük melekten biri. 2. Cibril, İbranice Allahın kulu. 3. Az çok zorla olgunlaştırmak. Cebrail b. Ömer. Batı Karahanlı hükümdar (1099-1102). |
Ceda | Erkek | Osmanlıca | Bol yağmur, rahmet hediye, ihsan, in’am avantaj, kazanç. |
Cedis | Erkek | Arapça | Arabistanın yerli kabilelerinden birinin adı |
Cehdi | Erkek | Arapça | Uğraşan, çalışan. Çaba ve gayret gösteren |
Cehid | Erkek | Arapça | Çalışma, çabalama, uğraşma. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır |
Cehm | Erkek | Arapça | Cehm b. Safvan: İslam kelamcısı. Mürcie ve Mutezile kelamından kendisine ait inanç kaidelerini belirleyerek özel bir akım geliştirmiştir. Öğrencileri II. yy.a kadar Cehmiye inancını taşıyarak, Tirmizde yaşadılar. Daha sonra Eşariye mezhebine girmişlerdir |
Cehven | Erkek | Arapça | Kurtubada yerleşmiş, birçok alim, fakih, vezir yetiştirmiş meşhur bir Arap ailesi |
Celadet | Erkek | Arapça | 1. Gözüpeklik. 2. Yiğitlik. 3. Kahramanlık. |
Celal | Erkek | Arapça | 1. Büyüklük, ululuk azamet. 2. Hiddet, öfke. 3. Allahın "Kahhar, cebbar, mütekebbir" gibi sertlik ve büyüklük ifade eden sıfatları. Kuranda Rahman suresi 27, 78. ayetlerde geçmektedir. Zül Celali; Celal sahibi Allah. |
Celaleddin | Erkek | Arapça | 1. Dini savunan. 2. Dinin ululadığı, övdüğü. Celaleddin Harizmşah: Son Harizm hükümdarı (Öl. 1231). Celaleddin Rumi: Ünlü Türk mutasavvıfı, Mevlana. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılmaktadır. |
Celalettin | Erkek | Arapça | Büyüklük ululuk, hışım |
Celasun | Erkek | Türkçe | 1. Kahraman, cesur, atak, delikanlı, yiğit. 2. Genç sağlıklı, gürbüz. |
Celayir | Erkek | Türkçe | Moğol kavminin bir kolu olup birçok kabileyi bünyesinde toplamıştır. Celayirliler devleti, kendisine İlhanlılar devletini örnek almıştır |
Çelebi | Erkek | Türkçe | 1. Efendi, nazik ve kibar. 2. Şehir terbiyesi almış okuryazar kimse. 3. Osmanlı devletinin ilk devirlerinde şehzadelere verilen unvan. Musa Çelebi, Süleyman Çelebi. - Mevlevi tarikatının başı bu adla anılırdı. Mevlana veya Hacı Bektaş soyundan olan kimse. |
Çelen | Erkek | Türkçe | 1. Yakışıklı delikanlı. 2. Tepelerin kar tutmayan kuytu yeri. 3. Açıkgöz, becerikli, kurnaz. 4. Evlerin dışında bulunan saçak. |
Çelgin | Erkek | Türkçe | Yaralanarak kaçan av hayvanı |
Çelik | Erkek | Türkçe | 1. Su verilip sertleştirilen demir. 2. Çok güçlü kuvvetli. 3. Kısa kesilmiş dal. |
Çelikel | Erkek | Türkçe | Çelik gibi güçlü el |
Çeliker | Erkek | Türkçe | Çelik gibi güçlü kimse |
Çelikhan | Erkek | Türkçe | Güçlü hakan, yönetici |
Çelikkan | Erkek | Türkçe | Güçlü soydan gelen kimse |
Çeliköz | Erkek | Türkçe | (bkz. Çelik) |
Çeliksu | Erkek | Türkçe | (bkz. Çelik) |
Çelikyay | Erkek | Türkçe | Güçlü, kuvvetli |
Celil | Erkek | Arapça | 1. Büyük, ulu. (bkz. Celal). Allah için sıfat olarak kullanılır. 2. Osmanlı devletinde vezir ve müşir rütbelerinde bulunanlara hitapta bu sıfat kullanılırdı. 3. Güzel sanatlarda bir yazı stili. |
Celilay | Erkek | Türkçe | Ulu, yüce ay |
Celile | Erkek | Arapça | (bkz. Celil) |
Celvet | Erkek | Arapça | 1. Yerini yurdunu terk etmek. 2. Tasavvufta, kulun, Allanın sıfatlarıyla halvetten çıkışına ve fena fillahda fani oluşuna denilir. Celvetiye; Aziz Mahmud Hüdayinin kurduğu tarikatının adı. |
Cem | Erkek | Arapça | 1. Toplama, biraraya getirme, yığma. 2. Hükümdar, şah. 3. Süleyman Peygamberin lakabı. 4. Büyük İskenderin lakabı. Cem Sultan: Fatih Sultan Mehmedin Çiçek hatundan olma oğlu (1459-1495). |
Cemal | Erkek | Arapça | Yüz güzelliği, zahiri ve batıni güzellik. Allahın rahmetle tecellisi. Allahın lütuf, ihsan, rıza sıfatlarının karşılığı |
Cemalettin | Erkek | Arapça | Güzellik taşıyan |
Cemali | Erkek | Osmanlıca | Allah’ın, güzellik, ikram, ihsan, ince sanat gibi mânâları ihtivâ eden sıfatlarına verilen isim. |
Cemalleddin | Erkek | Arapça | 1. Dinin cemali, parlak yüzü. Daha çok şeref unvanı olarak kullanılmıştır. el-Cevad el-İsfahani tarafından ilk defa kullanılmıştır. |
Cemalullah | Erkek | Arapça | Allahın lütfü, bağışı |
Çeman | Erkek | Farsça | 1. Salına salına yürüyen. 2. Nazlı sevgili. |
Cemanur | Erkek | Arapça | Yüz Nuru/ Güzellik Nuru |
Çemenzar | Erkek | Farsça | Otlak. Çimenlik |
Cemhan | Erkek | Türkçe | Hükümdarlar hükümdarı, Büyük İskender’in lakabı |
Cemil | Erkek | Arapça | 1. Güzel erkek. 2. İyilikle anma. 3. Eskiden okullarda verilen başan kağıdı. |
Cemile | Erkek | Arapça | 1. Güzel kadın. 2. Gönül almak amacıyla yapılan davranış. 3. İlk Emevi devrinde yaşamış meşhur Arap şarkıcısı. |
Ceminur | Erkek | Arapça | Işık, nur topluluğu, çok nurlu, aydınlık kimse |
Cemre | Erkek | Arapça | 1. Ateş. 2. Kor halinde ateş. 3. Şubat ayında azar azar artan sıcaklık. 4. Hacıların Mina’da şeytan taşlaması. Küçük taş parçası. Arafat’ta hacıların şeytan taşlamaları. |
Cemresu | Erkek | Türkçe | Cemre ve Su kelimelerinin birleşiminden meydana gelen bir isim. Bknz. Cemre |
Cemşasb | Erkek | Farsça | 1. Hz. Süleyman. 2. Cemşidin oğlu. |
Cemşid | Erkek | Farsça | Cemşasbın babası |
Cenab | Erkek | Arapça | "Yan"manasına gelir. Şeref, onur ve büyüklük terimi olarak kullanılır. Hazret, Cenab-ı Hakk, Cenab-ı Halik, Allah. - Dil kuralı açısından "b/p" olarak kullanılmaktadır |
Cenan | Erkek | Arapça | Kalb, yürek, gönül |
Cenap | Erkek | Arapça | Manevi büyüklük / Onur |
Cengaver | Erkek | Farsça | Savaşçı, silahşor. Savaşı seven, savaşkan, dövüşken. |
Cengel | Erkek | Farsça | Orman |
Cenger | Erkek | Farsça | (bkz. Cengaver) |
Cengiz | Erkek | Türkçe | Cengiz Han. Moğol İmparatorluğunun kurucusu, asıl adı Timuçindir. Moğolcada Çing sıfatının çoğulu olarak, güçlü, kuvvetli anlamındadır. İslam ülkelerine düzenlediği seferlerle acımasız ve gaddarca müslümanları katletti. İslam medeniyetine büyük ölçüde tahribat verdi |
Cengizhan | Erkek | Arapça | Eski moğollarda moğol hükümdarı. |
Cenk | Erkek | Farsça | Harp, savaş, kavga. - İsim olarak kullanılması uygun değildir. Hz. Peygamberin değiştirdiği isimlerden birisi |
Cenker | Erkek | Türkçe-Farsça | İyi savaşan, savaşçı |
Cenkeri | Erkek | Türkçe | Savaş askeri, savaş için yaratılmış olan. "savaşçı" |
Cenktuğ | Erkek | Türkçe | Cenk ve tuğ kelimelerinin birleşiminden oluşmuş bir isimdir. |
Cennet | Erkek | Arapça | 1. Uçmak. 2. Bahçe. 3. Çok ferah ve havadar yer. 4. Firdevs. - Allahın insanlara müjdelediği, ölümden sonraki alemde bulunan, Allaha inanan, günah işlememiş veya günahlarından temizlenmiş olanların gireceği fevkalade güzel yer. 8 cennet olduğu rivayet edilmiştir. Daru1-Celal, Darus-Selam, Cennetül-Meva, Cennetü1-Huld, Cennetün-Naim, Cennetül-Firdevs, Cennetül-Karar, Cennetü1-Adn. |
Çerağ | Erkek | Farsça | 1. Yağ kandili, lamba, mum. 2. Atın şaha kalkması. 3. Çırak edilme. 4. Bir memuriyete ve ihsana nail olan. 5. Vazifesinden emekli edilen. |
Cercis | Erkek | Latince | Erguvan çiçeğinin latince de ki adı. |
Ceren | Erkek | Türkçe | Halk ağzında "ceylan" anlamına gelir |
Çeri | Erkek | Türkçe | Asker, savaşçı |
Cerib | Erkek | Arapça | Hububat için kullanılan bir ölçek |
Cerir | Erkek | Arapça | İp, halat. Yular anlamında. Sahabeden bu ismi taşıyanlar vardır. |
Cerit | Erkek | Arapça | 1. Verimsiz çorak yer. 2. Bekar. |
Çerme | Erkek | Türkçe | 1. Çay kıyılarında sulu ve yeşil yer. 2. Akarsuların topraktan çıkan sızıntısı. 3. Kaynak. |
Cesaret | Erkek | Arapça | Yüreklilik, korkusuzluk |
Cesim | Erkek | Arapça | İri, büyük, kocaman, ulu, mühim |
Cesimi | Erkek | Arapça | İri, büyük |
Çeşman | Erkek | Farsça | Gözler |
Çeşmiahu | Erkek | Farsça | Ahu gözlü kadın, ceylan gözlü güzel |
Çeşminaz | Erkek | Farsça | 1. Süzerek bakma, bakış. 2. Nazlı nazlı bakan göz. 3. Güzel gözlü sevgili. |
Çeşpan | Erkek | Farsça | Layık, uygun, münasip, yakışır |
Cesur | Erkek | Arapça | Cesaretli, yürekli, yiğit, gözüpek, atılgan |
Çetin | Erkek | Türkçe | 1. Sert, işlenmesi, elde edilmesi, çözümü zor, sarp, müşkil. 2. İnatçı, azimli, şedid. |
Çetinalp | Erkek | Türkçe | (bkz. Alp) |
Çetinay | Erkek | Türkçe | (bkz. Çetin) |
Çetinel | Erkek | Türkçe | (bkz. Çetin) |
Çetiner | Erkek | Türkçe | (bkz. Çetin) |
Çetinöz | Erkek | Türkçe | (bkz. Çetin) |
Çetinsoy | Erkek | Türkçe | (bkz. Çetin) |
Çetinsu | Erkek | Türkçe | (bkz. Çetin) |
Cevad | Erkek | Arapça | 1. Cömert, eli açık. 2. İhsan eden. - Dil kurumuna uygun olarak "d/t" ye dönüştürülür. |
Cevahir | Erkek | Arapça | 1. Cevherler, elmaslar, kıymetli taşlar. 2. Mayalar, özler. |
Cevale | Erkek | Bilinmiyor | Cevval yada cevahir anlamında |
Cevan | Erkek | Farsça | Genç, taze, delikanlı. - Cüvan şeklinde kullanılabilir, (bkz. Civan) |
Cevat | Erkek | Bilinmiyor | İyilik, güzellik, olgunluk, kusursuzluk |
Cevdet | Erkek | Arapça | 1. İyilik, güzellik. 2. Olgunluk. 3. Büyüklük. 4. Tazelik. 5. Kusursuzluk. Cevdet Paşa: Osmanlı devlet adamı. Tarihçi ve hukukçu (1822-1895). |
Cevher | Erkek | Arapça | 1. Öz, maya. 2. Başlı başına, kendiliğinden olan. 3. Tıynet, cibilliyet, soydan gelen, haslet, tabii istidat. 4. Kıymetli taş. 5. Ebcet hesabında yalnız noktalı harfleri hesaplamaya dayanan tarih düşürme şekli. 6. Kılıç namlusuna yapılan menevişli süs. |
Cevhere | Erkek | Arapça | (bkz. Cevher). Hicri 5. asırda Bağdatta yaşamış meşhur bir İslam hanımı |
Çevik | Erkek | Türkçe | Çabuk davranan, hızlı ve hareketli |
Çevikcan | Erkek | Türkçe | (bkz. Çevik) |
Çevrim | Erkek | Türkçe | 1. Sınır. 2. Girdap. 3. Sürekli ve düzenli değişme. |
Cevriye | Erkek | Arapça | 1. Haksızlık. 2. Eza, cefa, eziyet, gadir, zulüm, sitem. |
Cevval | Erkek | Arapça | Koşan, dolaşan, hareket eden, canlı |
Cevza | Erkek | Arapça | Güneşin Mayıs ayında girdiği ikizler burcu. Ebced |
Ceyda | Erkek | Arapça | Uzun boyunlu ve güzel |
Ceydahan | Erkek | Türkçe | (bkz. Ceyda |
Ceyhan | Erkek | Türkçe | Güney Anadoluda Toroslardan doğan ve Akdenize dökülen nehir |
Ceyhun | Erkek | Türkçe | 1. Orta Asyada Amu-Deryaya Arap ve Farslıların vermiş olduğu ad. 2. Tevrata göre cennetin 4 nehrinden biri. |
Ceykan | Erkek | Bilinmiyor | Anlamı yada doğruluğu konusunda bilgi sahibi olan ziyaretçilerimiz bize ulaşabilirler. |
Ceyla | Erkek | Farsça | İnsanlığa atfedilmiş, bağışlanmış. |
Ceylan | Erkek | Türkçe | Hızlı koşan, biçimli bacakları olan ve güzel gözleriyle tanınan bir gazel cinsi |
Ceylin | Erkek | Farsça | Cennetin kapısı , cennete açılan kapı |
Ceylinay | Erkek | Türkçe | Ceylin cennetin kapısı, cennete açılan kapı - Ay yılın 12 bölümünden biri. Dünya ’nın uydusu |
Ceylinaz | Erkek | Arapça | Cennetin kapısındaki görevli melek |
Ceysu | Erkek | Bilinmiyor | Su gibi berrak olan |
Ceza | Erkek | Türkçe | Karşılık, mukabil, ivaz. |
Cezlan | Erkek | Arapça | Mutlu |
Cezmi | Erkek | Arapça | 1. Cezm ile ilgili. 2. Kat-i karar ve niyete ait. 3. Kesmek. |
Cezmiye | Erkek | Arapça | (bkz. Cezmi) |
Cezri | Erkek | Arapça | Kökle ilgili, kökten |
Cezzar | Erkek | Arapça | Deve kasabı. -Daha çok lakab olarak kullanılır. Cezzar Ahmet Pasa (?-Akka 1804). Osmanlı vezirlerindendir |
Çiçek | Erkek | Türkçe | 1. Bitkilerin üreme unsurlarını ihtiva eden renkli veya beyaz renkte açan, çok defa kokulu, sonradan meyve veya tohum haline gelen kısımları (bkz. Şükûfe). 2. Bitki, çiçek açan bitki. 3. Bazı şeylerin toz haline getirilmiş özü, kükürt çiçeği. 4. Kumaş veya başka şeyler üzerine yapılan renkli veya renksiz süsleme. |
Çıdam | Erkek | Türkçe | Sabır, tahammül |
Çığ | Erkek | Türkçe | Karın rüzgarla yere düşmesi |
Çiğdem | Erkek | Türkçe | Zambakgillerden, soğanlı otsu, çeşitli renklerde çiçek açan kır bitkisi, mahmur çiçeği |
Cihad | Erkek | Arapça | 1. Din uğrunda düşmanla savaşma. 2. İslam uğrunda çalışma. Cihad müslümanlara farz kılınmıştır. Mallarıyla, canlarıyla savaşan müminler övüldüğü gibi, bu mücadele uğruna canını veren kişi şchidlik makamıyla yüceltilip taltif edilmişlerdir. Kuranda defalarca tekrarlanan bir emirdir. - Dil kuralına uygun olarak "d/t" olarak kullanılmaktadır. |
Cihan | Erkek | Farsça | 1. Dünya, alem, kainat, yeryüzü, yerküresi. 2. Dünyada yaşayan insanların tümü. Cihan Ara Begüm: Hint-Türk hükümdarı Şahcihan ile adına Taç Mahalin yapıldığı Mümtaz Mahalin kızı. Dindarlığı ve ihlaslı oluşu sebebiyle "Zamanın Fatıması" olarak anıldı. |
Cihan Banu | Erkek | Farsça | Dünyaca tanınmış kadın |
Cihandar Şah | Erkek | Farsça | Delhi, Türk-Hind İmparatorlarının 13.sû olup Şah Alem Bahadırın büyük oğludur |
Cihandide | Erkek | Farsça | Dünyayı gezip görmüş |
Cihanefruz | Erkek | Farsça | Dünyayı parlatan, aydınlatan |
Cihaner | Erkek | Farsça | Dünyaya bedel kişi, yiğit |
Cihanfer | Erkek | Farsça | Cihanı, dünyayı aydınlatan, nurlu, ışıklı |
Cihangir | Erkek | Farsça | Dünyaya egemen olan, dünyayı zabteden kimse. Fatih. Osmanlı şehzadelerinin ortak adıdır |
Cihangül | Erkek | Farsça | (bkz. Cihan) |
Cihanmert | Erkek | Farsça | (bkz. Cihaner) |
Cihannur | Erkek | Farsça | Dünyayı aydınlatan, nurlu, ışıklı. - Türk-Hind padişahı Ekberin büyük oğlu |
Cihanşah | Erkek | Farsça | Cihanın şahı. - Kara-Koyunlu padişahlarından Timurun ölümünden sonra kaybedilen yerleri geri almıştır |
Cihanser | Erkek | Farsça | Cihanın başı |
Cihansuz | Erkek | Farsça | 1. Cihan yakan. 2. Gaznelilerden Buhran Şahı mağlup edip, Gaznice ve Bust şehirlerini yakıp-yıkan, gaddar vahşi Alaeddin-Hüseyine verilen ad. |
Cihat | Erkek | Arapça | Din uğruna savaşmak |
Cilasun | Erkek | Türkçe | Babayiğit, boylu, boslu, delikanlı, gürbüz |
Çilay | Erkek | Türkçe | Ayın üzerinde beliren açık renk lekeler |
Çile | Erkek | Farsça | l. Zevk ve sefadan el çekerek kuytu bir yerde yapılan 40 günlük ibadet. 2. Eziyet, sıkıntı. 3. İbrişim, yün vs. demeti. |
Çilek | Erkek | Türkçe | Bir meyve. |
Çilem | Erkek | Türkçe | Bana ait olan çile. |
Çiler | Erkek | Bilinmiyor | Güzel öten, güzel ötüşlü |
Çılga | Erkek | Türkçe | 1 - Giresun yöresinde "küçük ark, su yolu" anlamındadır. 2 - Sivas yöresinde "tarla, bağ ve yoncalık gibi yerlerin kenarındaki ince yol" anlamındadır. 3 - Çankırı yöresinde "yemeni üzerine bağlanan ince kumaş parçası" anlamındadır. 4 - Kırgızca’da "iplik iplik akan akarsu" anlamındadır. Kaynak : Vikisözlük |
Çiltay | Erkek | Türkçe | Üzerinde benekler bulunan tay |
Cilve | Erkek | Arapça | 1. Hoşa gitmek için yapılan davranış. 2. İşve, naz. 3. Yeni gelin duvağının kaldırılması merasiminin ve bu münasebetle güveyin geline verdiği hediyenin (Türk yüz görümlüğü) adıdır. |
Cilvenaz | Erkek | Türkçe | Nazı özellikle yapan / Cilveyle nazı birarada bulunduran |
Cinan | Erkek | Arapça | Cennetler, yedi göğün üstünde ve Arş ile Kürsinin altındaki sekiz cennet |
Çınar | Erkek | Farsça | Çınar ağacı |
Çınay | Erkek | Farsça | Soylu ay, ayın en parlak zamanı |
Çinel | Erkek | Türkçe | Doğru, dürüst, namuslu kimse |
Çiner | Erkek | Türkçe | (bkz. Çinel) |
Çınla | Erkek | Türkçe | Yankı, Ses getiren |
Çintar | Erkek | Türkçe | Sabah vakti |
Çintay | Erkek | Türkçe | Soylu at |
Cinuçen | Erkek | Türkçe | Üstün, galip, zafer kazanmış |
Çinuçin | Erkek | Türkçe | Üstün, galip, zafer kazanmış |
Çırağ | Erkek | Farsça | Meşale, ışık, kandil (bkz. Çerağ) |
Çiray | Erkek | Farsça | 1. Yüz çizgileri, yüz güzelliği. 2. Beniz, yüz. 3. İnsan resmi. |
Çire | Erkek | Farsça | 1. Maharetli, becerikli. 2. Kahraman, yiğit. |
Ciryal | Erkek | Arapça | 1. Bir nevi kırmızı boya. 2. Altının kırmızılığı. 3. Temiz renk. 4. Saf. |
Çise | Erkek | Türkçe | İnce yağmur, çisenti. |
Çisem | Erkek | Bilinmiyor | Çiseleyen yağmur |
Çisil | Erkek | Bilinmiyor | İnce yağmur. |
Çitra | Erkek | Farsça | Afganistanda bir kabile. Büyük ekseriyetle ari ırktan olup narin yapılı, güzel gözlü ve gür saçlı, hoş ve cazip tavırlı olmalarına rağmen haşin, sert yapılı ve gaddar olarak bilinmektedirler |
Civan | Erkek | Farsça | Genç, delikanlı, yakışıklı. - (bkz. Cevan, cuvan) |
Civanbaht | Erkek | Farsça | Mutlu, şanslı (kimse) |
Civanmert | Erkek | Farsça | Cömert, eli açık genç, delikanlı |
Çiya | Erkek | Kürtçe | Dağ anlamına gelmektedir. |
Çoğa | Erkek | Türkçe | Çocuk, yavru |
Çoğahan | Erkek | Türkçe | (bkz. Çoğa) |
Çoğan | Erkek | Türkçe | Kökü ve dalları sabun gibi köpüren bitki, çöven |
Çoğaş | Erkek | Türkçe | Güneş |
Çoğun | Erkek | Türkçe | Çok defa, ekseriya |
Çokay | Erkek | Türkçe | 1. Köy zengini, çiftlik sahibi. 2. Eşkıya. |
Çokman | Erkek | Türkçe | Topuz, gürz |
Çolpan | Erkek | Türkçe | 1. Çoban yıldızı. 2. Aciz, beceriksiz, zavallı. 3. Zühre, venüs. |
Cömert | Erkek | Türkçe | 1. Elinde olanı harcayan, eli açık. 2. Başkalarına yardımdan kaçınmayan. |
Coşan | Erkek | Türkçe | Coşku duyan, heyecanlı (kimse) |
Coşar | Erkek | Türkçe | (bkz. Coşan) |
Coşkun | Erkek | Türkçe | 1. Coşmuş, galeyana gelmiş. 2. Duyarlı, aşın hareketli. |
Coşkuner | Erkek | Türkçe | Coşan kimse |
Coşkunsu | Erkek | Türkçe | Sel, gürültüyle akan su |
Cübeyr | Erkek | Arapça | Küçük kahraman, küçük yiğit. Sahabe isimlerindendir |
Cudi | Erkek | Arapça | l. Cömert, eli açık. 2. İyilik severlikle ilgili.- Dicle nehri kıyısında bir dağ. Nuhun gemisinin tufandan sonra bu dağın üzerinde durduğu söylenir. |
Cudiye | Erkek | Arapça | (bkz. Cudi) |
Cüheyna | Erkek | Arapça | Bir kabile ismi. Daha fazla bilgi sahibi ziyaretçilerimiz bizimle iletişime geçebilirler. |
Cüheyne | Erkek | Arapça | Ünlü bir Arap kabilesidir. Kızıldeniz-Vadil-Kura arasında yaşamaktadırlar |
Cuma | Erkek | Arapça | 1. Haftanın beşinci günü. 2. Müslümanların ibadet ve Bayram günü. 3. Cuma günü kılınan öğle namazı. 4. Toplanma. Sure-i Cuma Kuranın 62. suresi. |
Cumali | Erkek | Türkçe | Cuma günü doğan |
Cümane | Erkek | Arapça | Tek inci anlamında. Hz. Ali (r.a.)nin kızkardeşi ve Rasulullahın amcasının kızı olan hanım sahabi |
Cumhur | Erkek | Arapça | 1. Halk, ahali. 2. Kalabalık, başıboş kalabalık. 3. Takım, heyet. - Tekke musikisinde koro tarafından okunan ilahi. |
Cüneyd | Erkek | Arapça | 1. Küçük asker, askercik. Cüneyd-i Bağdadi: Ünlü mutasavvıf. |
Cüneyt | Erkek | Arapça | Büyük bir mutasavvuf |
Cüreyc | Erkek | Boşnak | Kuvvet |
- bebek isimleri
- C harfi
Tepkini Göster
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Yorumlar
Sende Yorumunu Ekle