Kuran-ı Kerim'deki Bilimsel, Bilime Işık Tutan ve Bilimi Doğrulayan Ayetler

Kur’ân-ı Kerîm, sadece dini öğretiler içeren bir kitap değil; aynı zamanda içinde çağlar ötesinden gelen birçok bilimsel işaretin bulunduğu ilahi bir rehberdir. Kur’ân-ı Kerîm, 1400 yıl önce indirilen ayetleriyle, dönemin şartlarını aşarak günümüz bilim insanlarını dahi şaşırtan bilgiler içermektedir. Kur’ân'daki birçok ayet, son yüzyıllarda keşfedilen bilimsel gerçeklerle büyük bir uyum göstermekte, bu da onun ilahi kaynaklı olduğuna dair güçlü işaretler sunmaktadır.
“Yaş ve kuru her şey, Kitabı Mübinde vardır..” (En'am Suresi, 59. Ayet) ayetinde de bahsedildiği üzere a dan z ye, bilinen bilinmeyen herşey Kur’ân-ı Kerîm'in içerinde var ve anlatılmaktadır. Ancak bu tüm ayrıntıları ile isim isim değil işretleri ile yer almaktardır. Bu şu anlama gelmektedir. Geçmişte yer alan herşey gibi gelecektede yer alacak bulunacak bir çok buluş, bir çok önemli olaylardan bahsedilmektedir. Kutsal kitabımızı bir rehber ve yol gösterici olarak kullanmak ve anlamak çok önemlidir. Okumak elbette çok önemlidir Sadece okumak değil anlamakta çok önemlidir.
1. Bilimle Kur’ân’ın Kesişme Noktası
Kur’ân’da geçen bazı ayetler, doğrudan bilimsel konulara temas etmese de işaret ettikleri hakikatlerle modern bilimin sonuçlarıyla birebir örtüşmektedir. Bu durum, yalnızca Müslüman bilim insanlarının değil, farklı inançlardan araştırmacıların da dikkatini çekmiştir. Özellikle evrenin genişlemesi, embriyolojik gelişim, okyanus akıntıları, dağların yapısı ve atmosferin katmanlılığı gibi konular Kur’ân’da geçtiği şekliyle bilimsel araştırmalarla doğrulanmıştır.
2. Evrenin Genişlemesi
-
yüzyılın başında Edwin Hubble’ın yaptığı gözlemler sonucu evrenin sürekli genişlediği keşfedilmiştir. Bu bulgu, Kur’ân’da şu şekilde işaret edilmektedir:
“Göğü kudretimizle biz bina ettik ve biz (onu) genişletmekteyiz.” (Zâriyât Suresi, 47. Ayet)
Bu ayette geçen "mûsiûn" (genişletiyoruz) ifadesi, evrenin sürekli genişlediğini belirtmesi bakımından oldukça dikkat çekicidir.
3. Embriyonun Gelişimi
Modern tıp, embriyonun anne rahmindeki gelişim sürecini mikroskobik gözlemlerle açıklamaktadır. Ancak bu süreç, Kur’ân’da detaylı ve şaşırtıcı derecede doğru bir şekilde şöyle anlatılmaktadır:
“Andolsun, biz insanı süzme çamurdan yarattık. Sonra onu bir nutfe (sperm) olarak sağlam bir karar yerine koyduk. Sonra nutfeyi alaka (asılıp tutunan bir şey) yaptık. Derken alakayı mudğa (bir çiğnem et) haline çevirdik...” (Mü’minûn Suresi, 12-14. Ayetler)
Bu ayetlerde geçen her terim, embriyolojik gelişim evrelerini tam isabetle açıklamakta ve modern tıp tarafından da doğrulanmaktadır.
4. Demirin Gökten İndirilmesi
Demir bir çok bilim adamı tarafından dünyanın ilk oluşumunda olmayıp sonra dan bir meteor veya farklı bir çarpışma ile dünyaya geldiği kanıtlanmıştır. İşte Kur’ân-ı Kerîm demiri yıllar öncesinde gökten indirildiğini doğrulamıştır :
“Pek sert olan ve insanlara birçok faydası bulunan demiri de indirdik..” (Hadid Suresi, 25. Ayetler)
5. Dağların Jeolojik Görevi
Jeoloji bilimi, dağların yer kabuğundaki dengeyi sağlayan yapılar olduğunu ortaya koymuştur. Kur’ân’da bu bilgi şu şekilde ifade edilmiştir:
“Yeryüzünü bir döşek, dağları da kazıklar yapmadık mı?” (Nebe Suresi, 6-7. Ayetler)
Dağların "kazık" benzetmesi, onların yer altında kalan derin kök yapısına işaret etmektedir ki bu bilgi 20. yüzyılda bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
6. Okyanusların Ayrılması ve Sınırların Korunması
Okyanuslarda tatlı ve tuzlu suyun birbirine karışmadan akışını sağlayan doğal bir bariyer mevcuttur. Bu da Kur’ân’da şu şekilde belirtilmiştir:
“İki denizi salıvermiştir, birbirine kavuşuyorlar. Aralarında bir engel vardır; birbirine geçip karışmazlar.” (Rahmân Suresi, 19-20. Ayetler)
Bu doğal denge, günümüzde fizik ve kimya kurallarıyla açıklanabilmektedir.
7. Büyük Patlama (Big-Bang) ile Evrenin Bir Başlangıcının Olması
Büyüt patlama (Big-Bang) evrenin başlagıcı konusunda birçok bilim ve akademik çevre tarafından kobul görmüş bir gerçektir. Ancak bunu Kur'ân-ı Kerim 1400 yıl evvel henüz teleskop ve mikroskop icat edilmemişken bu konuya ışık tutmuştur:
“Gökler ve yer yapışıkken... Canlıları sudan meydana getirdiğimizi bilmezler mi?.” (Enbiya Suresi, 30. Ayet)
8. Atmosfer Tabakaları
Okullarda ders olarak okuduğumuz ve bir çoğumuzun hatırladığı atmosfer tabakaları, bilindiği gibi gaz katmaklarından oluşur. Bu tabakalar dünyayı güneşden gelen radyoaktif maddelerden korumaktan tutun, meteorların çarmasına karşı korumaya, ışınları kırıp ısı korumasından tutun nefes alabilmemize kadar bir çok öneme sahiptir. İşte bu noktadan da bahsadilmiştir.
“Üstünüze yedi kat sağlam gök bina ettik.” (Nebe Suresi, 12. Ayet)
9. Yükseklikle Beraber Basınç Değişimi
Yüksekliğin artmasıyla birlikte hava basıncı azalır ve bu durum kandaki oksijen miktarının düşmesine neden olur. Bu da insanda baş dönmesi, nefes darlığı ve yorgunluk gibi belirtilerin ortaya çıkmasına yol açabilir. Çok yüksek irtifalarda ise akut dağ hastalığı gibi daha ciddi rahatsızlıklar görülebilir.
“Kimi de saptırmak isterse, göğe yükseliyormuş gibi, kalbi dar ve sıkıntılı kılar.” (En'am Suresi, 125. Ayet)
10. Bebeğin Embriyolojik Aşamaları
Bebeğin oluşumu annedeki yumurta ile babadaki sperm hücresinin birleşmesiyle başlar. Bu birleşmeden sonra hücreler hızla çoğalır ve rahme yerleşerek bebek haline gelmeye başlar. İlk 8 haftada temel organlar oluşur ve bu süreden sonra bebek "fetüs" adını alarak doğuma kadar büyümeye devam eder. Kur'ân-ı Kerim'de bu konuda şu ayetle bahsedilir.
“Sonra nutfeyi kan pıhtısına çevirdik, kan pıhtısını bir çiğnemlik et yaptık, bir çiğnemlik etten kemikler yarattık, kemiklerede et giydirdik.” (Müminun Suresi, 14. Ayet)
10. Bal Yapan Arının Cinsiyeti
Bal yapan arılar işçi arılardır ve hepsi dişidir. Bu arılar kovandaki en çok çalışan gruptur; çiçeklerden nektar toplar, peteği yapar ve yavrulara bakarlar. Erkek arılar sadece kraliçeyi döllemek için vardır ve bal yapmazlar. Bu bilimsel bilgiler Kur'ân'da yıllar evvel vardı.
“Rabbin bal arısına şöyle ilham etti: "Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan (kovanlardan) kendine evler edin.".” (Nahl Suresi, 68,69. Ayetler)
11. Bulutların Ağırlığı
Bulutlar hafif gibi görünse de aslında tonlarca ağırlığa sahiptir. Orta büyüklükte bir bulutun ağırlığı yaklaşık 500 bin kilograma, yani 100 filin toplam ağırlığına eşit olabilir. Bu ağırlık, bulut içindeki su damlacıklarının havada dağılmış olması sayesinde gökyüzünde kalır.
“Nihayet rüzgarlar ağır bulutları yüklendiği vakit...” (Araf Suresi, 57. Ayet)
12. İnsanların Parmak İzinin Benzersizliği
Her insanın parmak izi, anne babasıyla bile olsa farklıdır ve bu iz ömür boyu değişmez. Parmak izleri anne karnında oluşur ve çevresel faktörlerin etkisiyle tamamen benzersiz bir desen kazanır. Bu yüzden parmak izi, kimlik tespitinde güvenli bir yöntem olarak kullanılır.
“Evet bizim, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter...” (Kıyamet Suresi, 4. Ayet)
13. Göğün Yansıtıcı Özelliği
Gökyüzü, Güneş’ten gelen ışığı yeryüzüne yansıtarak aydınlık görünmesini sağlar. Atmosferdeki hava molekülleri, özellikle mavi ışığı daha fazla dağıttığı için gökyüzü mavi renkte görünür. Bu yansıtıcı özellik sayesinde Dünya, fazla ısınmadan dengeli bir şekilde ışık ve ısı alır.
“Dönüşlü gçğe ve yarılan yeryüzüne and olsun ki...” (Tarık Suresi,11. Ayet)
14. Aşılayıcı Rüzgarların Varlığı
Aşılayıcı rüzgarlar, bitkilerin üremesinde önemli rol oynar; polenleri bir bitkiden alıp başka bir bitkiye taşırlar. Bu sayede bitkiler döllenir ve tohum oluşturabilir. Doğal bir döllenme yöntemi olan bu süreç, tarımda verimi artıran etkenlerden biridir.
“Rüzgarları da aşılayıcı olarak gönderip yukarıdan su indirerek sizi onunla suladık..” (Hicr Suresi, 22. Ayet)
Bilim İnsanlarının Kur’ân’a Olan İlgisi
Yukarıda belirtilen örnekler gibi pek çok ayet, alanında uzman bilim insanlarının dikkatini çekmiş ve onları Kur’ân’ı incelemeye sevk etmiştir. Fransız bilim adamı Dr. Maurice Bucaille, Kur’ân’ı bilimsel gerçekler açısından incelemiş ve sonucunda Müslüman olmuştur. Onun kaleme aldığı "Kur’ân ve Modern Bilim" adlı eseri bu alandaki öncü çalışmalardan biri olmuştur.
Kur’ân-ı Kerîm’in ayetlerinde geçen bilimsel işaretler, onun yalnızca geçmişi değil, aynı zamanda bugünü ve geleceği de kapsayan bir kitap olduğunu göstermektedir. Modern bilimin doğruladığı bu ayetler, Kur’ân’ın evrensel mesajını ve mucizevi yapısını bir kez daha gözler önüne sermektedir.
İlahi bir kelam olan Kur’ân, sadece bir ibadet rehberi değil, aynı zamanda düşünen insanlar için bir ilham ve keşif kaynağıdır. Onu anlayarak okumak, çağlar ötesine taşınan bir hakikati idrak etmek anlamına gelir.
- Kur’ân-ı Kerîm
- Mucize
- Ayetler
- İslamiyet
Tepkini Göster
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Yorumlar
Sende Yorumunu Ekle