Bebek İsimleri Listesi - N Harfi İle Başlayanlar
139
İsim | Cinsiyet | Köken | Anlamı |
Nabi | Erkek | Arapça | 1. Haberci, haber veren. 2. Yüksek, yüce. 3. Büyük Türk şairidir. 17. asrın ikinci yarısında yaşamıştır. |
Nabia | Erkek | Arapça | Yerden çıkıp fışkıran, kaynayan, akan |
Nabiye | Erkek | Arapça | 1. Ulu, şerefli kimse. 2. Sonradan şair olan kimse. 3. Haberci, haber veren. |
Naci | Erkek | Arapça | Necat bulan, kurtulan, selamete kavuşan. Cehennemden kurtulmuş, cennetlik |
Nacil | Erkek | Arapça | Soyu sopu temiz olan kimse |
Naciye | Erkek | Arapça | (bkz. Naci) |
Nadan | Erkek | Farsça | Kaba, dobra |
Nadi | Erkek | Arapça | 1. Nida eden, haykıran, çağıran. 2. Toplantı, meclis, (bkz. Nida). |
Nadide | Erkek | Farsça | Görülmemiş görülmedik. Pek seyrek bulunan, çok değerli |
Nadim | Erkek | Arapça | Pişmanlık duyan, pişman. Tevbe eden |
Nadime | Erkek | Arapça | (bkz. Nadim) |
Nadir | Erkek | Arapça | Seyrek, az, ender bulunur |
Nadire | Erkek | Arapça | (bkz. Nadir) |
Nadiye | Erkek | Arapça | 1. Bağırıp, çağıran, seslenen. 2. Toplantı, meclis. |
Naferiz | Erkek | Farsça | 1. Göbek düşüren. 2. Koku saçan. |
Nafi | Erkek | Arapça | Yararlı, kArlı. Şifalı, hayır ve fayda verici şeyler yaratan Allah. - Esmaül-Hüsnadandır. "Abd" takısı alarak kullanılır |
Nafia | Erkek | Arapça | Bayındırlık işleri |
Nafih | Erkek | Arapça | Üfleyen, üfleyici |
Nafile | Erkek | Arapça | Mal, ganimet, ihsan bağış |
Nafiye | Erkek | Türkçe | Yok eden, ortadan kaldıran, süren. |
Nafiz | Erkek | Arapça | 1. Delen, delip geçen. İçeriye giren, işleyen. 2. Tesir eden, sözü geçen. |
Nafize | Erkek | Arapça | (bkz. Nafiz) |
Nagehan | Erkek | Farsça | Ansızın, birdenbire |
Nağme | Erkek | Arapça | Ahenk güzel ses. (bkz. Ezgi) |
Nahid | Erkek | Farsça | Venüs (zühre) gezegeni. (Arapçada) Yeni yetişen kız. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır |
Nahide | Erkek | Farsça | (bkz, Nahid) |
Nahire | Erkek | Arapça | Ayın ilk günü ya da son gecesi |
Nahit | Erkek | Farsça | Venüs, Zühre Yıldızı |
Naib | Erkek | Arapça | 1. Vekil, birinin yerine geçen, kadı vekili, Şeriata göre hükmeden hakim. 2. Nöbet bekleyen, nöbetle gelen |
Naibe | Erkek | Arapça | Vekil, birinin yerine geçen |
Nail | Erkek | Arapça | Muradına eren, ermiş, ele geçiren. Naili: Divan edebiyatı şairlerinden olup asıl adı Salihtir. Manastırda doğmuş, Mısırda vefat etmiştir |
Naile | Erkek | Arapça | (bkz. Nail) |
Naim | Erkek | Arapça | 1. Bollukta yaşayış. 2. Cennetin bir kısmı. Darun-Naim: Cennet. |
Naima | Erkek | Arapça | Halebte doğmuş, asıl adı Mustafa Naimdir. Naima tarihiyle meşhurdur |
Naime | Erkek | Arapça | Güzel zarif kadın. Nazlı büyütülmüş kadın |
Naire | Erkek | Arapça | Ateş, alev, sıcaklık |
Naki | Erkek | Arapça | 1. Temiz, pak. 2. Çok ince, çok güzel, zarif. |
Nakib | Erkek | Arapça | Bir kavim veya kabilenin reisi veya vekili. Bir tekkede, şeyhin yardımcısı olan ve en eski derviş veya dede |
Nakibe | Erkek | Arapça | 1. İnsan ruhu. 2. Akıl. |
Nakiye | Erkek | Arapça | (bkz. Naki) |
Nakşidil | Erkek | Arapça | Gönül resmi, gönül süsü |
Nalan | Erkek | Farsça | İnleyen, inleyici, ağlayan, feryad eden. Manası dolayısıyla isim olarak kullanılmamalıdır |
Nale | Erkek | Farsça | İnleme, inilti |
Nalezen | Erkek | Farsça | İnleyen, inildeyen |
Namal | Erkek | Türkçe | Adın duyulsun, ün kazan |
Namdar | Erkek | Farsça | Namlı, ünlü |
Name | Erkek | Farsça | Sevgiliye ve aşka ait yazılmış mektup. Mektup. Kitap, dergi |
Nami | Erkek | Farsça | Namlı, şöhretli ünlü |
Namık | Erkek | Arapça | Yazıcı, katip, yaza |
Namıka | Erkek | Arapça | (bkz. Namık) |
Namiye | Erkek | Arapça | Olma, yerden bitme kuvvetli, gelişme yetişme |
Namus | Erkek | Arapça | 1. Kanun nizam. 2. Ar, edep, haya, ırz. 3. Temizlik, doğruluk. 4. Allaha yakın olan büyük melek. |
Namver | Erkek | Farsça | Adlı, ünlü |
Namzet | Erkek | Arapça | 1 - Hak kazanmış, aday olmuş, parmakla gösterilmesine ramak kalmış kişi. 2 - Sözlü, yavuklu |
Nardan | Erkek | Farsça | 1. Nar taneleri. 2. Gözyaşı damlaları. |
Nardane | Erkek | Farsça | Nar tanesi |
Nardin | Erkek | Farsça | Bir çeşit sümbül |
Nargül | Erkek | Farsça | Ateş renginde, kırmızı gül |
Narin | Erkek | Farsça | İnce, zarif yapılı, nazik. Zayıf çelimsiz |
Nariye | Erkek | Arapça | Ateşle ilgili, cin peri. - İsim olarak kullanılmaz |
Nas | Erkek | Arapça | Yardımcı, yardım eden (Allah’ın kulu). Ayrıca kur’an-ı kerim’de bir sure ismidir. |
Nasib | Erkek | Arapça | Pay hisse. Birinin elde ettiği şey. Allahın kısmet ettiği şey. - Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır |
Nasibe | Erkek | Arapça | Dikili taş. Yollara nişan için dikilen taş |
Naşid | Erkek | Arapça | Şiir okuyan, şiir söyleyen, şiir yazan |
Naşide | Erkek | Arapça | (bkz. Naşid) |
Nasıh | Erkek | Arapça | Nasihat eden, öğüt veren. - Nasıh-ı Emin: Hz. Nuh (a.s.) |
Nasıha | Erkek | Arapça | (bkz. Nasıh) |
Nasır | Erkek | Arapça | Yardımcı, yardım eden (muin). "Abd" takısı alarak kullanılırsa daha iyi olur. Abdünnasır |
Naşir | Erkek | Arapça | Neşreden, dağıtan, yayan, yayınlayan |
Naşit | Erkek | Arapça | Şiir söyleyen, şiir okuyan |
Nasr | Erkek | Arapça | Yardım. - Üstünlük (zafer). - Kuran-ı Kerimin 110. suresi. Nasrullah: Allahın yardımı |
Nasreddin | Erkek | Arapça | Yardımcı, imdada yetişen |
Nasruddin | Erkek | Arapça | (Dine yardımı dokunan. - Dilimizde "Nasreddin" şeklinde kullanılır |
Nasrullah | Erkek | Arapça | Allahın nusreti, yardımı |
Nasuh | Erkek | Arapça | 1. Nasihatçı, öğütçü. 2. Halis, temiz. |
Nasuhi | Erkek | Arapça | Bozulmaz şekilde tevbe edici |
Natık | Erkek | Arapça | 1. Söyleyen konuşan. 2. Düşünen. 3. Bildiren, bildirici. |
Natıka | Erkek | Arapça | (bkz. Natık) |
Nayab | Erkek | Farsça | Bulunmaz. Benzeri olmaz |
Nayiri | Erkek | Ermenice | Nehirler ülkesi, nehirler diyarı. Anlamının yanlış yada eksik olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz. |
Nayman | Erkek | Moğolca | Sekiz. Batı Moğolistanda yaşayan sekiz kabileden oluşan Türk topluluğu |
Naz | Erkek | Farsça | 1. Kendini beğendirmek için takınılan yapmacık cilve, işve. 2. Bir şeyi beğenmiyormuş gibi gözükme. Şımarıklık. 3. Yalvarma, rica. |
Nazan | Erkek | Farsça | Nazlı |
Nazbüke | Erkek | Bilinmiyor | Naz : nazlı naz yapma Büke : hanım kadın Nazbüke : nazlı hanım |
Nazdar | Erkek | Farsça | Nazlı. Naz yapan. Şımarık. * Meşhur bir cins lâle. |
Nazende | Erkek | Farsça | Naz edici, nazlı, hoş edalı |
Nazenin | Erkek | Farsça | 1. Cilveli, oynak. Çok nazlı yetiştirilmiş, şımarık. 2. Narin ince yapılı. |
Nazıdil | Erkek | Farsça | Gönül nazı, gönül cilvesi |
Nazif | Erkek | Arapça | Temiz, pak, nazik, zarif ve şık giyimli |
Nazife | Erkek | Arapça | (bkz. Nazif) |
Nazik | Erkek | Farsça | 1. İnce, narin. 2. Terbiyeli, saygılı. 3. Güzel zarif. |
Nazil | Erkek | Arapça | Yukardan aşağıya inen. Bir yere konan, bir yerde konaklayan |
Nazile | Erkek | Arapça | (bkz. Nazil) |
Nazım | Erkek | Arapça | Tanzim eden, düzenleyen. Sıra sıra, dizi dizi olan şey |
Nazıme | Erkek | Arapça | (bkz. Nazım) |
Nazır | Erkek | Arapça | 1. Nazar eden, nezaret eden, bakan, gözeten. 2. Vekil bakan. 3. Bir yüzü bir tarafa yönelik olan. |
Nazir | Erkek | Arapça | 1. Taze. 2. Altın. 3. Benzer eş. |
Nazire | Erkek | Arapça | 1. Örnek karşılık. 2. Manzum eserde ayrı vezin ve kafiyede benzer olma hali. |
Nazlan | Erkek | Türkçe | Kendini beğendir, nazlı ol |
Nazlı | Erkek | Türkçe | Naz yapan, kendini ağıra satan. Değer verilen sevgili |
Nazlıgül | Erkek | Türkçe | (bkz. Nazlı) |
Nazlıhan | Erkek | Türkçe | (bkz. Nazlı. |
Nazlım | Erkek | Türkçe | Naz yapan, cilveli olan. |
Nazmi | Erkek | Arapça | Dizme, tertib etme, sıraya koyma. Sıra, tertip. - Vezinli, kafiyeli söz |
Nazmiye | Erkek | Arapça | (bkz. Naz-mi) |
Nazra | Erkek | Arapça | Bir tek bakış |
Nazret | Erkek | Arapça | Tazelik. 2. Bakma, bakış. 3. İdare, reislik. 4. Nazırlık |
Nazsu | Erkek | Türkçe | Naz ve su kelimelerinin birleşiminden oluşmuş bir isimdir. Naz ; cilve, iş ve şımarıklık. Su ; rengi kokusu olmayan saydam sıvı madde. |
Neba | Erkek | Arapça | Haber |
Nebahaddin | Erkek | Arapça | Dinin şanı ve şerefi. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır |
Nebahat | Erkek | Arapça | 1. Şan, şeref, onur. 2. Şan, şeref sahibi. |
Nebalet | Erkek | Arapça | 1. Zekilik. 2. Büyüklük, ululuk. 3. Cömertlik. |
Nebi | Erkek | Arapça | Haberci. Peygamber |
Nebih | Erkek | Arapça | Namlı, şerefli |
Nebihe | Erkek | Arapça | (bkz. Nebih) |
Nebil | Erkek | Arapça | 1. Yüksek meziyet ve onur sahibi. 2. Akıllı, anlayışlı. Bilgili, faziletli. |
Nebile | Erkek | Arapça | (bkz, Nebil) |
Nebiye | Erkek | Arapça | (bkz. Nabiye) |
Necabet | Erkek | Arapça | Soyluluk, soy temizliği |
Necaettin | Erkek | Arapça | Dine girip hidayete eren, kurtulan |
Necah | Erkek | Arapça | İsteğine ulaşma. Kurtulma. İhtiyaçlarını temin edebilmek |
Necat | Erkek | Arapça | Kurtulma, kurtuluş. Selamet |
Necati | Erkek | Arapça | Kurtulmaya mensup, kurtuluşla ilgili. Necati: 15 asır meşhur Osmanlı şairi olup asıl adı İsadır |
Neccar | Erkek | Arapça | Dülger. Marangoz. - Daha çok lakab olarak kullanılır |
Necdet | Erkek | Arapça | Kahramanllık yiğitlik, efelik. Korkusuz olmak |
Necef | Erkek | Arapça | Yüksek, sırt tepe, tümsek. Kufe civarlarında Hz. Alinin türbesinin bulunduğu yer |
Necib | Erkek | Arapça | 1. Soyu sopu temiz pak olan kimse. 2. Asilzade, kıymetli, üstün. 3. Güzel ahlak sahibi. - Türk dil kuralı açısından "b/p" olarak kullanılır. |
Necibe | Erkek | Arapça | (bkz. Necip) |
Necid | Erkek | Arapça | Yüksek yayla. Arabistanın sahil ovasına ve çukur sahaya zıt olan yüksek kısım |
Necil | Erkek | Arapça | Soylu, soyu sopu temiz, kişizade. Asıl |
Necile | Erkek | Arapça | (bkz. Necil) |
Necip | Erkek | Arapça | Soyu temiz, cömert |
Neciy | Erkek | Arapça | Sırdaş |
Neciyullah | Erkek | Arapça | Allahın kurtuluş verdiği kişi. Hz. Peygamberin isimlerinden |
Necla | Erkek | Arapça | Çocuk, evlat. Kuşak, soy, nesil |
Necmettin | Erkek | Arapça | Dinin Yıldızı |
Necmi | Erkek | Arapça | Yıldızla ilgili. Necmüddin: Dinin yıldızı. - Dilimizde "Necmettin" şeklinde kullanılmaktadır |
Necmiye | Erkek | Arapça | (bkz. Necmi) |
Necve | Erkek | Arapça | Tümsek ve yüksek yer |
Neda | Erkek | Arapça | Çiğ, nem rutubet, (bkz. Şebnem) |
Nedim | Erkek | Arapça | 1. Meclis arkadaşı, sohbet arkadaşı. 2. Büyükleri fıkra ve hikayeleri ile eğlendiren. Güzel hikayeler anlatan, tatlı konuşan. - Nedim: Osmanlı şairlerinden. Asıl adı Ahmedtir. Lale devri şairlerindendir. |
Nedime | Erkek | Arapça | (bkz. Nedim). -Zengin veya itibarlı bir kadının arkadaşı. Saray hayatında Sultan hanımlarının yardımcıları |
Nedret | Erkek | Arapça | Azlık, seyreklik, az bulunurluk |
Nedve | Erkek | Arapça | Görüşme konuşma. Darun-Nedve. Cahiliyye zamanında Mekkede, kabile işlerini konuşmak için yapılmış olan meşhur bina |
Nefaset | Erkek | Arapça | Nefislik, nefis olma hali. Kıymetlilik |
Nefer | Erkek | Arapça | 1. Bir adam, tek kişi. 2. Er, asker. |
Nefi | Erkek | Arapça | Çıkar ile ilgili faydacı, menfaat, kâr. - Nefi, Divan edebiyatının başarılı şairlerindendir. 4. Murad zamanında yaşamıştır |
Nefis | Erkek | Arapça | Çok hoş, hoşa giden, beğenilen |
Nefise | Erkek | Arapça | Pek hoş, çok hoşa giden, en güzel, çok beğenilen |
Nehar | Erkek | Arapça | -Gündüz |
Nehib | Erkek | Arapça | 1. Dehşet, korku. 2. Yağmacı, çapulcu. - Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır. |
Nehir | Erkek | Arapça | Akarsu, ırmak. Çok bol su |
Nehire | Erkek | Arapça | (bkz. Nehir) |
Nehri | Erkek | Arapça | Nehirle ilgili, nehire ait |
Nejad | Erkek | Farsça | Soy, nesil |
Nejat | Erkek | Farsça | Soy, asıl / Hesap |
Nema | Erkek | Arapça | 1. Artma, çoğalma. 2. Büyüme, uzanma. 3. Faiz. |
Nemika | Erkek | Osmanlıca | Mektup demek |
Nemir | Erkek | Arapça | Tatlı su |
Nemrud | Erkek | Arapça | Babilin kurucusu olduğu sanılan hükümdar. M.Ö. 2640ta yaşamış Hz. İbrahimi ateşe attırmıştır. Babil kulesinin onun zamanında yapıldığı söylenmektedir. -İsim olarak kullanılmaz |
Neptün | Erkek | Latince | Güneşe yakınlığı 8. sırada olan gezegen |
Nergis | Erkek | Farsça | Nergisgillerden çiçekleri ayrı veya bir köksap üzerinde şemsiye vaziyetinde bulunan ve beyaz san nevilesi de olan bir süs çiçeği |
Nerim | Erkek | Farsça | Pehlivan, yiğit, bahadır |
Neriman | Erkek | Farsça | (bkz. Nerim). - Rüstemin dedesi olan Şamın babası |
Neris | Erkek | Çerkezce | Gözümün bebeği, gözümün içi manasına gelmektedir. |
Nermi | Erkek | Farsça | Yumuşak, gevşeklik |
Nermin | Erkek | Farsça | Yumuşak |
Neşat | Erkek | Arapça | Sevinç, neşe, şenlik, keyif. İran şairlerinden birisinin adı |
Neşe | Erkek | Arapça | Neşe keyif, sevinç. Az sarhoşluk, çakırkeyif |
Neşecan | Erkek | Türkçe | Canın neşesi, mutluluğu |
Nesefi | Erkek | Arapça | Yapı ustası |
Neşegül | Erkek | Farsça | (bkz. Neşe) |
Neşenur | Erkek | Arapça | Işık saçan neşe, sevinç. - (bkz. Neşe) |
Neşet | Erkek | Arapça | 1. Meydana gelme, gelişme. 2. Kaynak olma, bir mecradan çıkış. Neşet: 19. yy. Türk şairlerinden biri. |
Neşever | Erkek | Türkçe | Çok neşeli |
Nesib | Erkek | Arapça | Soylu, soyu temiz baba |
Nesibe | Erkek | Arapça | (bkz. Nesib) |
Neşid | Erkek | Arapça | (bkz. Neşide) |
Neşide | Erkek | Arapça | Manzum şiir. Atasözü derecesinde kullanılan meşhur beyit veya mısra |
Nesif | Erkek | Arapça | İki kişi arasında olan sır |
Nesil | Erkek | Arapça | Aynı çağda, aynı yaşta bulunan kimselerin tümü, kuşak |
Nesim | Erkek | Arapça | 1. Hafif rüzgar. 2. Hoş, mülayim insan. |
Nesime | Erkek | Arapça | (bkz. Nesim) |
Nesiye | Erkek | Arapça | Kelime anlamı unutmak, Unutulmuş. |
Nesli | Erkek | Arapça | Nesle ait, soya ait |
Nesligül | Erkek | Farsça | Gül soyu, gül gibi güzel soydan gelen |
Neslihan | Erkek | Farsça | Han nesline ait, hanın soyundan |
Neslinur | Erkek | Türkçe | Zarif, hoş, güzel, ince. |
Neslişah | Erkek | Farsça | Şah soyundan gelen |
Neşri | Erkek | Osmanlıca | Neşir ile alâkalı olan. |
Nesrin | Erkek | Farsça | Yaban gülü Ağustos gülü. Mısır gülü. Van gülü |
Nesteren | Erkek | Farsça | Yaban gülü, Ağustos’ta açan beyaz gül demektir. |
Neşterin | Erkek | Farsça | Ağustos gülü, yaban gülü |
Neşve | Erkek | Arapça | Sevinç |
Netice | Erkek | Türkçe | Sonuç |
Neva | Erkek | Farsça | 1. Ses, şada, makam, ahenk, name. 2. Refah, zenginlik. Güç, kudret. 3. Doğu müziğinde bir makam. |
Nevadir | Erkek | Arapça | Az bulunan şeyler |
Neval | Erkek | Arapça | 1. Talih, kısmet. 2. Bahşiş, bağış. |
Nevaz | Erkek | Farsça | Okşayan, okşayıcı |
Nevbahar | Erkek | Farsça | İlkbahar. Yeni bahar |
Nevbaht | Erkek | Arapça-Farsça | Yeni şansı açılmış, şansı açık |
Nevbar | Erkek | Farsça | 1. Genç kız. 2. Turfanda çıkan meyve ve çiçek. |
Nevbare | Erkek | Farsça | Turfanda yemiş. Taze yeşillik |
Nevci | Erkek | Farsça | Makam, ahenk ve nasip ile ilgili. Ali Şakirin lakabı |
Nevcivan | Erkek | Farsça | Genç, delikanlı |
Neveda | Erkek | Farsça | Yeni tavır, yeni eda. "Nev" ve "eda" kelimelerinden birleşik isim |
Neveser | Erkek | Farsça | Türk müziğinde birleşik bir makam |
Nevfel | Erkek | Arapça | Deniz. (bkz. Derya). Sahabe isimlerindendir |
Nevgül | Erkek | Farsça | Yeni açılmış gül |
Nevhayat | Erkek | Arapça-Farsça | Yeni hayat, yeni yaşam |
Nevhiz | Erkek | Farsça | Genç. Yeni yetişmiş, yeni çıkmış |
Nevide | Erkek | Arapça | İyi, sevinçli haber |
Nevin | Erkek | Farsça | Yepyeni, yeni şey, yeni olan |
Nevinur | Erkek | Farsça | Renk ışık |
Nevir | Erkek | Arapça | 1. Parlaklık. 2.Ağaç çiçeği. |
Nevit | Erkek | Farsça | İyi, sevinçli haber, müjde |
Nevnihal | Erkek | Farsça | Taze fidan, ağacın taze sürgünü |
Nevra | Erkek | Arapça | 1. Işıklı olma, parlaklık. 2. Çiçek, özellikle beyaz çiçek. |
Nevred | Erkek | Farsça | Gezen, dolaşan, yol alan |
Nevreddin | Erkek | Arapça | Dinin ışığı, aydınlığı. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır |
Nevres | Erkek | Farsça | Yeni yetişen, yeni biten |
Nevreste | Erkek | Farsça | (bkz. Nevres) |
Nevriye | Erkek | Arapça | Işıkla, parlaklıkla, aydınlıkla ilgili |
Nevruz | Erkek | Farsça | 1. Yeni gün. 2. İlkbahar başlangıcı. 3. Türk müziğinin makamlarından. |
Nevşah | Erkek | Farsça | 1. Yeni dal. 2.Yeni bilmiş geyik boynuzu. |
Nevsal | Erkek | Farsça | Yeni yıl |
Nevsale | Erkek | Farsça | Genç, taze, küçük |
Nevzad | Erkek | Farsça | Yeni doğmuş. Yeni doğan. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır |
Nevzar | Erkek | Farsça | Yeni ağlayış, ağlaması güzel olan |
Nevzat | Erkek | Farsça | Yeni doğmuş çocuk |
Nevzenin | Erkek | Farsça | Yeni tarz yeni yöntem |
Neyla | Erkek | Arapça | "Murada erme" anlamına gelen "Neyl" kelimesinden türemiştir. Gerçekleşmiş dilek anlamını taşır. Ayrıca Bknz. "Neylan" |
Neylan | Erkek | Arapça | "Murada erme" anlamına gelen "Neyl" kelimesinden türemiştir ve "gerçekleşmiş dilek" anlamını taşır. Bknz: Neyla |
Neyran | Erkek | Arapça | 1. Ateşler. 2. Cehennem. anlamlarını taşır. Ayrıca Bknz. Niran |
Neyyir | Erkek | Arapça | Nurlu, parlak. Işıklı cisim. Güneş |
Neyyire | Erkek | Arapça | (bkz. Neyyir) |
Neyzen | Erkek | Farsça | Ney çalan kimse |
Nezafet | Erkek | Arapça | Temizlik, paklık |
Nezahat | Erkek | Arapça | Temizlik, paklık. İncelik, rikkat |
Nezaket | Erkek | Farsça | 1. Naziklik. 2. Zariflik, incelik. 3. Terbiye. 4. Ehemmiyet. |
Nezih | Erkek | Arapça | Temiz, pak |
Nezihe | Erkek | Arapça | (bkz. Nezih) |
Nezihi | Erkek | Arapça | Temizlik, saflık, incelikle ilgili |
Nezir | Erkek | Arapça | 1. Birini doğru yola (Sırat-ı Müstakime) yöneltmek için Allahın azabıyla gözdağı vererek korkutmak. 2. (Fıkıhta) Adak, dilek, tahsis. 3. Kendisini Allah yoluna adayan kişi. Kuranda 40tan fazla yerde geçmektedir. Hz. Peygamberin isimlerinden. |
Nezire | Erkek | Arapça | (bkz. Nezir) |
Nezzam | Erkek | Arapça | Nizam veren düzenleyen |
Nice | Erkek | Türkçe | (Sıfat) Kaç, ne kadar.Birçok |
Nida | Erkek | Arapça | 1. Çağırma, bağırma, seslenme. 2. Ses verme. |
Nidal | Erkek | Arapça | Kurtuluş mücadele. Osmanlıca (Nizâl) Özür beyan ederek bir zararı def etmek anlamına da gelir. |
Nigah | Erkek | Farsça | 1. Bakış, bakma. 2. Göz. |
Nigar | Erkek | Farsça | 1. Resim. 2. Resmedilmiş, resmi yapılmış. Put. 3. Sevgili. 4. Türk musikisinde bir makam. Nigar Hanım: Meşhur kadın şairlerdendir. Osman Paşanın kızıdır. |
Nihad | Erkek | Farsça | Tabiat huy, yaratılış, kişilik, bünye. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır |
Nihal | Erkek | Farsça | 1. Sevgili. 2. Taze, düzgün fidan, sürgün. |
Nihale | Erkek | Arapça | 1. Yeni yetişmiş, düzgün, fidan. 2. Avcı, korkuluğu. 3. Döşeme, döşenecek şey. |
Nihan | Erkek | Farsça | Gizli, saklı. Bulunmayan, görünmeyen |
Nihat | Erkek | Farsça | Tabiat, huy |
Nihavend | Erkek | Farsça | 1. İranın batı yöresinde ünlü bir kent. 2. Musikide bir makam. |
Nihayet | Erkek | Arapça | 1. Son. Sonunda. |
Nihle | Erkek | Arapça | Allah’ın Emaneti Anlamı konusunda bilgi sahibi arkadaşların bize ulaşmalarını rica ediyoruz. |
Nijad | Erkek | Farsça | Soy, nesil, ne-seb. Tabiat, cibilliyet, (bkz. Nejad) |
Nijdi | Erkek | Kürtçe | yakın |
Nikan | Erkek | Farsça | İyiler, hoşlar |
Nikbin | Erkek | Farsça | İyimser |
Nikhu | Erkek | Farsça | İyi huylu, huyu güzel |
Nil | Erkek | Arapça | 1. Çivit otu. 2. Mısırdan geçen Akdenize dökülen meşhur nehir. |
Nilay | Erkek | Arapça | İki nil. Seyhan ve Ceyhan nehirleri. Fırat ve Dicle nehirleri |
Nileyn | Erkek | Arapça | İki nehir arası Anlamı konusunda daha fazla bilgi sahibi olan ziyaretçilerimiz bizimle irtibat kurabilirler. |
Nilgün | Erkek | Farsça | Çividî, çivit renginde, lacivert |
Nilhan | Erkek | Arapça | Nil havzası hanlarından |
Nilsu | Erkek | Türkçe | (bkz. Nil) |
Nilüfer | Erkek | Farsça | Çiçek adı |
Nimet | Erkek | Arapça | 1. İyilik, lütuf, ihsan, bahşiş. 2. Azık, yiyeceğe, içeceğe dair şeyler. 3. Saadet, mutluluk. |
Nimetullah | Erkek | Arapça | Allahın nimeti |
Nimre | Erkek | Arapça | Dişi kaplan |
Nira | Erkek | Bilinmiyor | Ancak rüyada karşılaşılabilen nadide güzel |
Niran | Erkek | Farsça | 1. Ateşler. 2. Cehennem. |
Nisa | Erkek | Arapça | 1. Kadınlar. 2. Kur’an-ı Kerim’in 4. suresi, özellikle kadın haklarından, onların hukûkî ve sosyal konumlarından bahsettiği için bu adı almıştır. |
Nisan | Erkek | Süryanice | 1. Bolluk, bereket, cömertlik. 2. İlkbaharın 4. ayı.. 3. Sur. |
Nişan | Erkek | Farsça | 1. İm, iz, belirti. 2. Amaç, hedef. 3. Tuğra, madalya. |
Nişanbey | Erkek | Türkçe-Farsça | (bkz. Nişan) |
Nisanur | Erkek | Arapça | Aydınlık kadın. |
Nisra | Erkek | Arapça | Kartal |
Niyaz | Erkek | Farsça | 1. Yalvarma, yakarma. Dua. 2. Bazı tarikatlarda küçüğün büyüğe karşı olan selam, saygı ve duası. 3. İhtiyaç, muhtaçlık. |
Niyazi | Erkek | Farsça | 1. (bkz. Niyaz). 2. Yalvarıcı, niyaz edici. Sevgili. Türk mutasavvıflarından birisi. 18. yy.da yaşamıştır. |
Nizam | Erkek | Arapça | 1. Dizi, sıra. Düzen, usul, tertip, yol, kaide. 2. Kanunlar. 3. Hindistandaki küçük devletlerin hükümdarlığı. Nizamüddin: Dinin nizamı, düzeni. - Dilimizde "Nizamettin" olarak kullanılır. |
Nizamettin | Erkek | Arapça | Düzenli, tertipli |
Nizami | Erkek | Arapça | 1. Usulüne uygun, terkipli, düzenli. 2. Kanun ve nizama ait, onunla ilgili. Nizami; İranın en büyük şairlerinden olup, Gencelidir. |
Nogay | Erkek | Bilinmiyor | Uçan kurt |
Noyan | Erkek | Bilinmiyor | Baş komutan.bey |
Nuh | Erkek | Arapça | Nuh peygamber. Kuran-ı Kerimde ismi geçen 25 peygamberden baştan 3. sırada gelen kişi. Zamanında Nuh tufanı olmuştur. Kuran-ı Kerimin 71. suresinin adı |
Nüha | Erkek | Arapça | Akıl, us Anlamının eksik yada yanlış olduğunu düşünüyorsanız bize ulaşabilirsiniz. |
Nuhayle | Erkek | Arapça | İrakta, Kufeye yakın bir mevki |
Nuhbe | Erkek | Arapça | Herşeyin seçilmişi, seçkin, seçilmiş, aydınlanmış |
Nuhcan | Erkek | Türkçe | (bkz. Nuh) |
Nuhi | Erkek | Arapça | Nuha ait, Nuh ile ilgili. Pek eski |
Nükhet | Erkek | Arapça | 1. Nükteler, herkesin anlayamayacağı ince, zarif, manalı sözler. 2. Koku. |
Nukrettin | Erkek | Bilinmiyor | Güzel gün |
Nükte | Erkek | Türkçe | Şakalı espirili söz |
Numan | Erkek | Arapça | 1. Kan. 2. Gelincik. Hanefi Mezhebinin imamı, Numan b. Sabit. |
Nupelda | Erkek | Kürtçe | Yeni açmış tomurcuk. |
Nur | Erkek | Arapça | 1. Aydınlık, parıltı, parlaklık, niran. 2. Mekke’deki Hıra dağı. Işığın bir şeye yansımasından meydana gelen parlaklık. Zünnureyn: Hz. Peygamberin 2 kızıyla evlendiği için Hz. Osman’a verilen unvan, onur sahibi. Kur’an-ı Kerim’in 24. suresinin adı ve toplam 20 ayette geçmektedir. |
Nural | Erkek | Türkçe | Nur, ışık al, ışıklı ol |
Nuralem | Erkek | Arapça | Evrenin nuru, alemi aydınlatan |
Nuralp | Erkek | Türkçe | Nurlu, yiğit |
Nuran | Erkek | Farsça | Işıklı. Nurlu, nura ait |
Nurani | Erkek | Farsça | Işıklı, ışık saçan. Saygı uyandıran, nurlu |
Nuratay | Erkek | Türkçe | (bkz. Nuralp) |
Nuray | Erkek | Türkçe | Işık saçan ay. Ayın en çok ışık saçtığı dönem |
Nurayşa | Erkek | Türkçe | Güzel sevimli parlak yüzlü. Bu isim hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunu düşünen ziyaretçilerimiz bize yardımcı olabilirler. |
Nurbaki | Erkek | Arapça | Sürekli aydınlık olan, nurlu sabah |
Nurbanu | Erkek | Farsça | Nur yüzlü hanım, gelin, prenses. - Nur ve ba-nudan birleşik isim |
Nurbay | Erkek | Türkçe | Nurlu, aydınlık kimse |
Nurçağ | Erkek | Türkçe | Nur ve çağ kelimelerinin birleşiminden oluşmuş bir isimdir. |
Nurcan | Erkek | Türkçe | Canlı, neşeli, hayat dolu |
Nurçe | Erkek | Farsça | çe: Küçültme edatı olap bu mânâ ile Farsça isimlere eklenir. Nur: Aydınlık, parıltı, parlaklık, niran. 2. Mekke’deki Hıra dağı. Işığın bir şeye yansımasından meydana gelen parlaklık. Zünnureyn: Hz. Peygamberin 2 kızıyla evlendiği için Hz. Osman’a verilen unvan, onur sahibi. Kur’an-ı Kerim’in 24. suresinin adı ve toplam 20 ayette geçmektedir. |
Nurcihan | Erkek | Farsça | Cihanın nuru, ışığı. Dünyaya ışık saçan. Türk-Hind imparatoru Cihangirin zevcesi |
Nurçin | Erkek | Farsça | Nur toplayan, ışık derleyen |
Nurcivan | Erkek | Farsça | 1. Parlak, neşeli, genç. 2. Mert, gözüpek, genç. |
Nurdağ | Erkek | Türkçe | Nurdağı, Nurdan dağ |
Nurdan | Erkek | Türkçe | Nura ait, nurdan yapılmış |
Nurdanay | Erkek | Türkçe | (bkz. Nurdan) |
Nurdil | Erkek | Farsça | Nurlu, ışıklı gönül |
Nurdoğan | Erkek | Türkçe | Nurlu insan |
Nureddin | Erkek | Arapça | Dinin nuru, ışığı |
Nurefşan | Erkek | Farsça | Aydınlık veren, ortalığı ışık içinde bırakan. -Nur ve efşan kelimelerinden birleşik isim |
Nurel | Erkek | Türkçe | Nurlu el |
Nurer | Erkek | Türkçe | Nurlu insan |
Nurersin | Erkek | Türkçe | (bkz. Nurer) |
Nurettin | Erkek | Arapça | (Nureddin) Aydınlatan / Dinin getirdiği nur |
Nurfer | Erkek | Farsça | Işık ve aydınlık |
Nurfidan | Erkek | Farsça | Taze ve pırıl pırıl genç, zarif hanım |
Nurgök | Erkek | Türkçe | Nurlu, aydınlık gökyüzü |
Nurgül | Erkek | Farsça | Gülün en parlak olanı |
Nurgün | Erkek | Türkçe | 1. Nurlu gün, ışıklı gün. 2. Günün ve bütün hayatın nurlu parlak olması. |
Nurhan | Erkek | Türkçe | Nurun yöneticisi, hakimi |
Nurhayat | Erkek | Arapça | Nur - Aydınlık, parıltı, parlaklık. Hayat - hayat. |
Nurhilal | Erkek | Arapça | (bkz. Nuray) |
Nuri | Erkek | Arapça | Nura ait, nurla ilgili |
Nurinisa | Erkek | Arapça | Nurlu kadın |
Nurışık | Erkek | Türkçe | Bol ışık, aydınlık |
Nuriye | Erkek | Arapça | Işıklı, ışıktan gelme |
Nuriyye | Erkek | Arapça | Rufai tarikatı şubelerinden biri |
Nurkan | Erkek | Türkçe | Temiz, berrak soydan gelen |
Nurkut | Erkek | Türkçe | (bkz. Nurkan) |
Nurmah | Erkek | Farsça | Işıklı ay, ay gibi güzel ve nurlu |
Nurmelek | Erkek | Arapça | (bkz. Melek) |
Nurnigar | Erkek | Farsça | Işıklı, aydınlık, sevgili |
Nurol | Erkek | Türkçe | Nurlu ol, ışıklı ol |
Nurperi | Erkek | Farsça | Işıklı, peri kadar güzel |
Nursabah | Erkek | Arapça | Aydınlık sabah |
Nursaç | Erkek | Türkçe | Işık saç, aydınlat |
Nurşah | Erkek | Farsça | Parlak hükümdar. |
Nursal | Erkek | Türkçe | Işık saç, aydınlat |
Nurseda | Erkek | Arapça | Nur ve seda isimlerinin birleşiminden oluşmuş bir isimdir. Nur : Aydınlık. Seda : Ses, yankı. |
Nursel | Erkek | Türkçe | Nur, ışık seli akışı |
Nurseli | Erkek | Türkçe | (bkz. Nursel) |
Nursema | Erkek | Arapça | Işıklı, aydınlık gökyüzü |
Nursemin | Erkek | Arapça | Nurlu çok degerli eşi benzeri bulunmayan. |
Nursen | Erkek | Türkçe | Nurlu, ışıklı, kişi, insan |
Nurşen | Erkek | Farsça | Çok çok ışıklı, neşeli insan |
Nursena | Erkek | Arapça | Nur ve Sena isimlerinin birleşiminden oluşmuş bir isimdir. |
Nursenem | Erkek | Farsça | Nur ve senem isimlerinin birleşimidir. |
Nursenin | Erkek | Türkçe | (bkz. Nursen) |
Nurser | Erkek | Farsça | Nurlu, aydınlık, münevver kafalı insan |
Nurseren | Erkek | Arapça | (bkz. Nurser) |
Nursev | Erkek | Türkçe | Işığı sev |
Nursevil | Erkek | Türkçe | (bkz. Nursev) |
Nurseza | Erkek | Arapça | Nura layık , ışığa ve aydınlığa layık. Nur ve seza kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. |
Nursim | Erkek | Farsça | Aydınlık ve gümüş gibi parlak |
Nursima | Erkek | Farsça | Işıklı, aydınlık yüz |
Nursine | Erkek | Farsça | Işıklı, aydınlık yürek |
Nursu | Erkek | Türkçe | Nurlu su |
Nursun | Erkek | Türkçe | (bkz. Nurser) |
Nurtaç | Erkek | Türkçe | Nurdan taç |
Nurtan | Erkek | Türkçe | Işıklı tan |
Nurtane | Erkek | Türkçe | Nurlu, biricik insan |
Nurtek | Erkek | Türkçe | (bkz. Nurtane) |
Nurtekin | Erkek | Türkçe | Aydın ve güvenilir, emin |
Nurten | Erkek | Türkçe | Beyaz, parlak, ten |
Nurulhüda | Erkek | Arapça | Allah’ın nuru |
Nurullah | Erkek | Arapça | Allahın nuru |
Nurver | Erkek | Türkçe | (bkz. Nursun) |
Nurveren | Erkek | Türkçe | (bkz. Nursun) |
Nurzat | Erkek | Türkçe | Nurlu, aydınlık kişi |
Nurzen | Erkek | Farsça | Nurlu, ışıklı kadın |
Nurzer | Erkek | Arapça | Altın gibi parlak ışık, altın ışık |
Nuşat | Erkek | Farsça | İçkiden sarhoş olmuş, mest olmuş |
Nuşin | Erkek | Farsça | Tatlı, hoş, güzel |
Nuşirevan | Erkek | Farsça | İranda 531-579 yıllan arasında hükümdarlık etmiş ve doğruluğuyla şöhret bulmuş olan Sasani Şahı, "adil" lakabıyla anılır |
Nusret | Erkek | Arapça | 1. Yardım. 2. Allahın yardımı. 3. Zafer, muzafferiyet. Basan, üstünlük. |
Nusrettin | Erkek | Arapça | 1. Dinin yardım ettiği. 2. Dinin başarılı temsilcisi. |
Nutki | Erkek | Arapça | Söz, lakırdı, konuşma. Nutuk, söylev, söyleyen |
Nüve | Erkek | Arapça | Çekirdek |
Nüveyt | Erkek | Arapça | Çekirdekçik |
Nüvid | Erkek | Farsça | Müjde, muştu. Hayırlı haber. Türk dil kuralı açısından son harf olan "d/t" olarak kullanılır |
Nüvide | Erkek | Farsça | (bkz. Nüvid) |
Nuyan | Erkek | Farsça | Şehzade, prens |
Nüzhet | Erkek | Arapça | 1. Neşe, eğlence, eğlence yerlerini seyredip gezme. 2, Sevinç, ferahlık. |
- bebek isimleri
- N harfi
Tepkini Göster
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Yorumlar
Sende Yorumunu Ekle